TAHAR BEN JELLOUN
Çevirmen: Gönül AKGERMAN
Can Yayınları
2004, 1. Baskı
248 Sayfa
AFD:
10 Temmuz 1971 gecesinden itibaren 23 tutuklunun kaldığı Fas'ta bir hapishane olan Tazmamart'ta geçen yaşanmış olayları anlatıyor kitabımız. Ülkede askeri darbe yapılmak istenir ve krala suikast düzenlenmeye çalışılır. Fakat bu girişim başarılı olamaz. Darbe kararını veren üst düzey rütbeliler işkence görerek öldürülürler. Sadece komutanlarının emirlerini yerine getiren alt düzey subaylar ise kimsenin varlığından bile haberi olmadığı Tazmamart hapishanesi zindanlarına atılırlar.
Bir hapishane düşünün, güneş ışığı yok hatta yapay bir ışık da yok, yatak yok, banyo yok, ziyaretçi yok, telefon yok, mektup yok, kimlik yok, çıkış tarihi yok, çıkış için tek bilet var; ölüm... Bu kadar yokluğun içinde sahip oldukları ise, tuvalet adı altında bir delik, yemek adı altında lapa, günlük 5 litre su ve en önemlisi inanç.
Zindanda bulunan 23 kişi için ucu görünmeyen bir hayatta kalma mücadelesi başlıyor, soğuk, hastalıklar, böcekler ve en zoru; kendi zihinleri ile mücadele başlıyor. Kimileri erken pes ediyor, kimileri ise bu korkunç işkenceye dayanmak için elinden geleni yapıyor.
Tazmamart'ta neler olmuştur, hiç kimse tarafından bilinmeyen bu yerde, yaşadıkları tahmin bile edilemeyen insanlar için bir umut ışığı var mıdır? Babası kralın en yakın adamlarından biri olan tutukluyu gelecekte neler bekliyordur. Kimler savaşacak, kimler ise bilinmezliğe uzanan bu yolda düşüp kalacaktır.
Tazmamart'ta neler olmuştur, hiç kimse tarafından bilinmeyen bu yerde, yaşadıkları tahmin bile edilemeyen insanlar için bir umut ışığı var mıdır? Babası kralın en yakın adamlarından biri olan tutukluyu gelecekte neler bekliyordur. Kimler savaşacak, kimler ise bilinmezliğe uzanan bu yolda düşüp kalacaktır.
Gerçek yaşamdan alınmış hikayeleri severim fakat insanlarda acımasızlığın bir sınırı olmadığını görmek çok etkisi altında bıraktı beni. Bence böyle gerçek hikayeleri, dersler çıkarmak adına mutlaka okumak lazım.
Kitabın bazı yerlerinde çok fazla tekrara düşülmüş. O kısımlar hariç kitabın yazım tarzını da beğendim.
![]() |
Tazmamart Hapishanesi haoran66.wordpress.com |
Altı Çizilesi:
Hatırlamak ölmek demek. En büyük düşmanın hatıralar olduğunu anlamam biraz uzun sürdü.
10 Temmuz 1971 gecesinden beri yaşım yok. Ne ihtiyarladım ne gençleştim. Yaşımı yitirdim. Artık yüzümden okunmuyor. Gerçek şu ki, var olmadığım için ona bir yüz veremiyorum. Hiçliğin yanı başında durdum kaldım, orada zaman yok, rüzgara kapılmış, hafif bir meltemin dalgalandırdığı beyaz çarşaftan oluşan o uçsuz bucaksız sahilde bırakılmış, bağrına sığınan yıldızların, görüntülerin, çocukluk düşlerinin boşaltıldığı gökyüzüne savrulmuş, zamanın içindeki her şey yok olmuş, Tanrı bile.
Hatırlamak ölmek demek. En büyük düşmanın hatıralar olduğunu anlamam biraz uzun sürdü.
10 Temmuz 1971 gecesinden beri yaşım yok. Ne ihtiyarladım ne gençleştim. Yaşımı yitirdim. Artık yüzümden okunmuyor. Gerçek şu ki, var olmadığım için ona bir yüz veremiyorum. Hiçliğin yanı başında durdum kaldım, orada zaman yok, rüzgara kapılmış, hafif bir meltemin dalgalandırdığı beyaz çarşaftan oluşan o uçsuz bucaksız sahilde bırakılmış, bağrına sığınan yıldızların, görüntülerin, çocukluk düşlerinin boşaltıldığı gökyüzüne savrulmuş, zamanın içindeki her şey yok olmuş, Tanrı bile.
Binbir Gece Masalları'nı okumamış olmaktan büyük pişmanlık duyuyordum. Kader işte. İnsan kendi kendine: Nasıl olsa zamanım var, diyor ve kimi kitapları kenara koyuyor; sonra da okumayı unutuyor.
Her yanımızın kitapla dolu olmasının eğitimimizdeki payı küçümsenemez.