392 Sayfa
AFD:
Thomas More'un
Ütopya'sını okuduktan sonra mutlaka okumam lazım dediğim iki kitaptan biriydi Devlet (Diğeri Erasmus'un Deliliğe Övgü'sü). Her ne kadar Ütopya kelimesi More'un kitabından sonra kullanılmaya başlansada bilinen ilk Ütopya Platon'un Devlet'iymiş. More'un Ütopya'sından oldukça etkilenmişken Devlet'i okumamak olmazdı.
Önsözleri okumaya çekinen biri olarak bu önsözü güvenle okuyabilirsiniz diyorum. Zaten ilk cümlede önsöz okumayı sevmeyen birilerinin yazdığı bir önsöz olduğu belirtiliyor. :) Bugüne kadar okuduğum en iyi önsöz giriş cümlesiydi.
Kitabın ne kadar değerli olduğu yine önsözde yazan bu bölümle özetleniyor. "Bugün insanlık adı altında topladığımız değerlerin kaynaklarından biri de Platon'un Devlet'idir. Doğuda ve Batıda Hristiyanlık ve Müslümanlıktan önce kutsal değilse bile, en önemli kitap Devlet'ti."
Platon bu eserinde Ahlak felsefesinin kurucusu olarak tanımlanan hocası Sokrates'in birkaç arkadaşı ile birlikte yaptığı konuşmaları diyalog şeklinde bize sunuyor. Bu konuşmalarda "İdeal Devlet"in nasıl olacağı ele alınırken "doğruluk", "mülkiyet hakkı" gibi kavramları "var olan yönetim şekilleri"ni ve "yöneticilerde, askerlerde olması gereken özellikler"i de inceleyerek "İdeal Devlet"e ulaşmaya çalışır.
Devlet de bir defa okunup kenara kaldırılabilecek kitaplardan değil. Üstüne uzun uzun düşünülmesi gereken bir kitap. Bol bol not aldım, tabii ki İdeal Devlet'e ulaşmak adına savunulan her düşüncenin doğru olduğunu, bunların uygulanabilir olduğunu düşünmüyorum. Kendi adıma aldığım notlardan en önemlileri;
Filozofların kral ya da kralların filozof olma fikri.
Filozoflar devletlere kral ya da şimdi kral, önder dediklerimiz gerçekten filozof olmadıkça... devletlerin başı dertten kurtulmaz.
İnsanın ve devletin üç ayrı yanı olduğu düşüncesi ve bu yanların bizi şekillendirdiği.
Parasever: Yiyecek, içecek, cinsel zevke ulaşma arzusu ve bunlara ulaşmak için temel öge olan para kazanma arzusu.
Ünsever: Zafer kazanma, ün salma arzusu
Bilgisever: Gerçeği olduğu gibi yakalama arzusu
Ve İdeal Devlet adına halkın üç sınıfa ayrılması:
İşçi Sınıfı: çiftçiler, zanaatkarlar, çalışanlar. Erdemleri ölçülülüktür.
Koruyucu Sınıfı: Askerler ve bekçiler. Erdemleri cesarettir.
Yönetici Sınıfı: Erdemleri bilgeliktir.
Adalet ise bu üç sınıfın ortak erdemidir.
Her ne kadar bu kitapta "İdeal Devlet" tanımlanmaya çalışılmışsa da bana göre söylenen, uygulanması öngörülen her yöntem doğru değil. En önemlisi tüm yanlış olarak görülen olguların yasaklanması ya da hayattan çıkarılması kesinlikle doğru bir uygulama değildir. Yanlış olmazsa doğruluğun, erdemliliğin bir değeri kalmayacaktır diye düşünüyorum. İnsan kendi isteğiyle yanlıştan uzak durursa bu doğruluktur, erdem sahibi olmaktır. Aksi halde tüm yanlışlardan soyutlanmış bir yaşamda herkes doğrudur ya da sadece öyle gözükür.
Kitap yukarıda da bahsettiğim gibi bir sohbet diyaloğu halinde. Çoğu zaman bu sohbet bir nutuğa dönüşüyor.
Kimi zaman ise, yukarıda resimde de görüldüğü gibi, aslında Sokrates'le tartışan arkadaşları birden tabiri caizse onaylama memuruna dönüyor. Mutlaka okunması gereken kitaplar arasında yer alsa da kolay okunan bir kitap olmadığı kesin.
Altı Çizilesi:
Bütün bilimlerin amacı insanların daha iyi insan olmalarını sağlamaktır.
İnsanın doğruyla eğriyi kendi kendine ayıramayıp, hakeme, yargıca başvurması, adaleti başkalarından beklemesi çirkin bir şey değil midir?
Güzel şey zor olur.
Güzelin yolu çetindir.
Demokrasilerde en kalabalık ve birlik olabilirse en güçlü sınıf halktır.
Zorbanın yükselmesine yardım etmiş hatırı sayılır kimseler arasından sözlerini esirgemeyenler çıkar, en yiğitleri kendi aralarında, hatta zorbanın yüzüne karşı durumun kötülüğünü söylerler.
Başta kalmak isterse zorbanın bu adamları temizlemesi gerekir. Dostları arasında olsun, düşmanları arasında olsun bir tek değerli insan bırakmaz.
Gözünü dört açıp kimlerde yürek, üstünlük, akıl, kudret olduğunu bir bakışta görmek zorundadır. İstesin istemesin, bunlarla uğraşmadan, ayaklarını kaydırmadan rahat edemez. Sonunda devleti temizler hepsinden.
Zorba, devletin kutsal hazineleri varsa , parayı oradan alacak tabii. Sattığı kutsal eşya, masraflarını karşıladıkça halka yüklediği vergileri kısabilir. Satacak şey kalmayınca; sofrasını, dostlarını, gözdelerini beslemek için halka başvuracak tabii.