Çevirmen: Tülin - Tayfun TÖRÜNER
Tudem Yayınları
Tudem Yayınları
Nisan 2015, 18. Baskı
Orijinal İlk Baskı: 2006
205 Sayfa
AFD:
"Çizgili Pijamalı Çocuk" bugüne kadar okuduğum en etkileyici kitaplardan biri. Kitapta, 2. Dünya Savaşı esnasında Auschwitz Toplama Kampı'nda tanışan 9 yaşındaki iki çocuğun hikayesi anlatılıyor. Çocuklardan biri; Auchwitz Toplama Kampı komutanının oğlu Bruno, diğeri ise toplama kampında esir olarak bulunan Shmuel.
Hikaye aslında bize, savaşın ne kadar anlamsız olduğunu anlatıyor. Hikayedeki Bruno ile; beyni yıkanmamış, ailesi veya çevresi tarafından kalbine zehir işlenmemiş bir çocuğun gözünde, herkesin masum olduğu, kimsenin ırkına, cinsine ya da rengine göre ayrılmadığını görüyoruz. Bruno'nun gözünde Shmuel, etrafında gördüğü, tanımış olduğu çocuklar gibi sıradan bir çocuk. Kıyafetlerinin biraz kirli olması dışında.
Hikayemiz Bruno'nun gözünden anlatılıyor, ben de Bruno'nun durumunu anlatarak girdim konuya fakat hikayedeki can alıcı nokta; hiçbirşeyden haberi olmayan Bruno'nun davranışları mı yoksa tüm yaşanılanlardan haberi olan, annesinden zorla ayrılan, küçücük yaşında ölümler, katliamlar gören ve buna rağmen bu katliamların baş sorumlularından biri olan komutanın, kendisine bir dost gibi yaklaşan oğlu ile arkadaş olabilen Shmuel'in tutumu mu?
Kitabı herkese şiddetle öneririm. Doğduğumuz yeri, ırkımızı ve ailemizi seçemiyoruz, önemli olan etrafımızdaki tüm koşullara rağmen kalbimizi temiz tutabilmek. Keşke her kalp Bruno'nun kalbi gibi temiz kalabilse ve her kalp tüm yaşadıklarına rağmen Shmuel'in kalbi gibi büyük olabilse...
Altı Çizilesi:
Bruno hala Shmuel'in elini sımsıkı tutuyordu ve dünyadaki hiçbir şey Bruno'yu onun elini bırakmaya razı edemezdi.
Hikaye aslında bize, savaşın ne kadar anlamsız olduğunu anlatıyor. Hikayedeki Bruno ile; beyni yıkanmamış, ailesi veya çevresi tarafından kalbine zehir işlenmemiş bir çocuğun gözünde, herkesin masum olduğu, kimsenin ırkına, cinsine ya da rengine göre ayrılmadığını görüyoruz. Bruno'nun gözünde Shmuel, etrafında gördüğü, tanımış olduğu çocuklar gibi sıradan bir çocuk. Kıyafetlerinin biraz kirli olması dışında.
Hikayemiz Bruno'nun gözünden anlatılıyor, ben de Bruno'nun durumunu anlatarak girdim konuya fakat hikayedeki can alıcı nokta; hiçbirşeyden haberi olmayan Bruno'nun davranışları mı yoksa tüm yaşanılanlardan haberi olan, annesinden zorla ayrılan, küçücük yaşında ölümler, katliamlar gören ve buna rağmen bu katliamların baş sorumlularından biri olan komutanın, kendisine bir dost gibi yaklaşan oğlu ile arkadaş olabilen Shmuel'in tutumu mu?
Kitabı herkese şiddetle öneririm. Doğduğumuz yeri, ırkımızı ve ailemizi seçemiyoruz, önemli olan etrafımızdaki tüm koşullara rağmen kalbimizi temiz tutabilmek. Keşke her kalp Bruno'nun kalbi gibi temiz kalabilse ve her kalp tüm yaşadıklarına rağmen Shmuel'in kalbi gibi büyük olabilse...
Altı Çizilesi:
Bruno hala Shmuel'in elini sımsıkı tutuyordu ve dünyadaki hiçbir şey Bruno'yu onun elini bırakmaya razı edemezdi.