Ekim 2013, 1. Baskı
180 Sayfa
Altı Çizilesi:
- Bir ilişkinin en tehlikeli dönemi üçüncü ve yedinci yıllardır. Orayı geçtin mi tamam.
Gene bilmiş bilmiş anlatıyor Gülten. Öğlen yemeğinde beni esir aldı. Rüzgarlı alışveriş merkezinin en havalı, en modalı mekanındayız. Pahalı saatini takmış ama sağ bileğine takmış. Çünkü sol bileğindeki saat izi halkasını gururla taşıyor. Teknede ne kadar bronzlaştığının kanıtı o. Kalkıp gitmemek için kendimi zor tutuyorum.
Çocuklar uyudu. Şimdi bu balkonda kendimleyim. Boşlukla aramda demirden korkuluklar. Yarı belime kadar. Sözde beni engelleyen, koruyan, korkutan korkuluklar. Bir zıplamayla tepesine çıktığım. Bir ip cambazı gibi dengemi buluyorum. Özgürlük hoşuma gidiyor. İnsanlar yükseklikten korkmaz. İçlerinde kabaran aşağıya atlama arzusundan korkar.
Gökdelenlerin camları açılmaz. Açılsa da en fazla otuz derece. Kimse atlamasın diye aşağıya. Ama bizim balkonumuz var, biz zenginiz. Biz her yerden atlayabiliriz.
180 Sayfa
AFD:
2014 Yunus Nadi Ödülü'nü öykü dalında alan Teklifinizle İlgilenmiyorum Başar Başarır'ın okuduğum ilk kitabı.
Başar Başarır'ın kalemini, mizahını sevdim. Farklı farklı konular, karakterler işlemiş Başar Başarır; yeri gelmiş aldatılmış bir kadının, yeri gelmiş Türk bürokrasinin kurbanı bir ilaç mümessilinin, yeri gelmiş bir devenin hikayesini anlatmış bizlere.
Hikayeleri okurken gerçekten keyif aldım. Bazen "şu dedelerimizden duyabileceğimiz küfürlü deyimler, atasözleri acaba fazla mı kullanılmış?" diye düşündüğüm de oldu fakat bu durum yine de kitabı sevmeme engel teşkil etmedi. Özellikle kitaptaki ilk öykü "Seher" ve Gezi olaylarının işlendiği son öykü "Hangi Şeyler" en sevdiğim öyküler oldu.
Keyifle okuduğum bu kitaptan sonra Başar Başarır'ın bir diğer ödüllü kitabı; 2004 Sait Faik Hikaye Armağanı'nı kazanan "Getirin O Günleri Yakalım Bu Öyküleri" de tabii ki okuma listeme girimiş oldu.
Başar Başarır'ın kalemini, mizahını sevdim. Farklı farklı konular, karakterler işlemiş Başar Başarır; yeri gelmiş aldatılmış bir kadının, yeri gelmiş Türk bürokrasinin kurbanı bir ilaç mümessilinin, yeri gelmiş bir devenin hikayesini anlatmış bizlere.
Hikayeleri okurken gerçekten keyif aldım. Bazen "şu dedelerimizden duyabileceğimiz küfürlü deyimler, atasözleri acaba fazla mı kullanılmış?" diye düşündüğüm de oldu fakat bu durum yine de kitabı sevmeme engel teşkil etmedi. Özellikle kitaptaki ilk öykü "Seher" ve Gezi olaylarının işlendiği son öykü "Hangi Şeyler" en sevdiğim öyküler oldu.
Keyifle okuduğum bu kitaptan sonra Başar Başarır'ın bir diğer ödüllü kitabı; 2004 Sait Faik Hikaye Armağanı'nı kazanan "Getirin O Günleri Yakalım Bu Öyküleri" de tabii ki okuma listeme girimiş oldu.
Altı Çizilesi:
- Bir ilişkinin en tehlikeli dönemi üçüncü ve yedinci yıllardır. Orayı geçtin mi tamam.
Gene bilmiş bilmiş anlatıyor Gülten. Öğlen yemeğinde beni esir aldı. Rüzgarlı alışveriş merkezinin en havalı, en modalı mekanındayız. Pahalı saatini takmış ama sağ bileğine takmış. Çünkü sol bileğindeki saat izi halkasını gururla taşıyor. Teknede ne kadar bronzlaştığının kanıtı o. Kalkıp gitmemek için kendimi zor tutuyorum.
Çocuklar uyudu. Şimdi bu balkonda kendimleyim. Boşlukla aramda demirden korkuluklar. Yarı belime kadar. Sözde beni engelleyen, koruyan, korkutan korkuluklar. Bir zıplamayla tepesine çıktığım. Bir ip cambazı gibi dengemi buluyorum. Özgürlük hoşuma gidiyor. İnsanlar yükseklikten korkmaz. İçlerinde kabaran aşağıya atlama arzusundan korkar.
Gökdelenlerin camları açılmaz. Açılsa da en fazla otuz derece. Kimse atlamasın diye aşağıya. Ama bizim balkonumuz var, biz zenginiz. Biz her yerden atlayabiliriz.