Şubat 2015, 7. Baskı
İlk Basım: 1995
76 Sayfa
İlk Basım: 1995
76 Sayfa
AFD:
İlk defa Ferit Edgü okudum. Kalemini çok beğendim, öykülerini şiir gibi yazmış. Beğendiğimiz bir şiiri tekrar tekrar okuruz ya, bu kitaptaki öyküler de bana aynı hissi yaşattı. Çocukluğumu gurbette, Doğu'da geçirmiş biri olduğumdan herhalde her öykü beni derinden etkiledi. Kendimi yazarın yerine koydum, ya da yazarı benim yerime, öyküleri sanki ben yazmışım, yaşamışım gibi... Çünkü yazar gibi dışarıdan gelip belirli bir süre Doğu'da yaşarken öykülerde anlatılanların çoğunu gördüm ya da işittim.
Kitap 4 uzun 17 kısa hikayeden oluşuyor. Uzun hikayelerde konu sizi sarıp sarmalarken kısa hikayeler yukarıda da belirttiğim gibi şiir tadında, tekrar tekrar okunası. Yazarın kitap için yazdığı önsözünden bir kısmı paylaşacağım. Sanırım kitabın etkisini anlatmak için verilebilecek en güzel örnek; kitabın önsözü.
Oraya ilk ayak bastığımda
-yıllar yıllar önceydi-
bu insanları anlayabileceğimi sanıyordum.
Çok uzaklardan geliyordum ve birbirimizin dilini
konuşmuyorduk.
Doğrusu, o sıralar pek önemsemiyordum bunu.
Ortak dilin, ortak sözcükler olmadığını biliyordum.
Dağ başındaki o köyde,
uzun, bembeyaz bir kış boyu
o insanlarla birlikte yaşadım.
Günlük dertlerimizin iletişiminde güçlük çekmiyorduk.
Günlük dertlerimiz de gereksinimlerimiz de, (hemen hemen)
aynıydı.
Ama onların yalnızlığıyla benim yalnızlığım aynı değildi.
Sanırım onların yalnızlık diye bir sorunları yoktu.
Ya da bunun bilincinde değillerdi.
Ya da bambaşka, benim tanımadığım bir yalnızlık söz konusuydu.
Bilmiyorum.
Bildiğim, ben onlara yaklaştıkça
onlar benden uzaklaşıyordu.
Onlar bana yaklaştıkça
ben onlardan uzaklaşıyordum.
- Hoca radyoda ne haberler var?
Onlara haberleri özetliyordum.
Ama bu haberler onların haberleri değildi.
Onları ilgilendirmiyordu.
Onlar ölüyor ve öldürüyorlardı.
Niçin? diye sorduğumda,
Başımı taş bir duvara çarpmış gibi oluyordum:
Sorumu -"Niçin öldürüyorsunuz birbirinizi?"-
kimse anlamıyor gibiydi.
Kitap biter bitmez Ferit Edgü'nün diğer kitapları da okunacaklar listeme eklendi. Biliyorum Hakkari'de Bir Mevsim'i de bir an önce okumalıyım. :)
Kitap 4 uzun 17 kısa hikayeden oluşuyor. Uzun hikayelerde konu sizi sarıp sarmalarken kısa hikayeler yukarıda da belirttiğim gibi şiir tadında, tekrar tekrar okunası. Yazarın kitap için yazdığı önsözünden bir kısmı paylaşacağım. Sanırım kitabın etkisini anlatmak için verilebilecek en güzel örnek; kitabın önsözü.
Oraya ilk ayak bastığımda
-yıllar yıllar önceydi-
bu insanları anlayabileceğimi sanıyordum.
Çok uzaklardan geliyordum ve birbirimizin dilini
konuşmuyorduk.
Doğrusu, o sıralar pek önemsemiyordum bunu.
Ortak dilin, ortak sözcükler olmadığını biliyordum.
Dağ başındaki o köyde,
uzun, bembeyaz bir kış boyu
o insanlarla birlikte yaşadım.
Günlük dertlerimizin iletişiminde güçlük çekmiyorduk.
Günlük dertlerimiz de gereksinimlerimiz de, (hemen hemen)
aynıydı.
Ama onların yalnızlığıyla benim yalnızlığım aynı değildi.
Sanırım onların yalnızlık diye bir sorunları yoktu.
Ya da bunun bilincinde değillerdi.
Ya da bambaşka, benim tanımadığım bir yalnızlık söz konusuydu.
Bilmiyorum.
Bildiğim, ben onlara yaklaştıkça
onlar benden uzaklaşıyordu.
Onlar bana yaklaştıkça
ben onlardan uzaklaşıyordum.
- Hoca radyoda ne haberler var?
Onlara haberleri özetliyordum.
Ama bu haberler onların haberleri değildi.
Onları ilgilendirmiyordu.
Onlar ölüyor ve öldürüyorlardı.
Niçin? diye sorduğumda,
Başımı taş bir duvara çarpmış gibi oluyordum:
Sorumu -"Niçin öldürüyorsunuz birbirinizi?"-
kimse anlamıyor gibiydi.
Kitap biter bitmez Ferit Edgü'nün diğer kitapları da okunacaklar listeme eklendi. Biliyorum Hakkari'de Bir Mevsim'i de bir an önce okumalıyım. :)
Altı Çizilesi:
Muhtar çoktan dördüncü karısını da almıştı. Ve ondan da yedi çocuğu olmuştu. Böylece toplam yirmi altı çocuğu vardı Muhtarın, ölenleri saymazsak, ki o, saymıyordu.
Muhtarın oğullarından dördü evlenmişti, kızları saymazsak, ki o, saymıyordu.
Köylülerden birine sordum :
- Doruğa varılabilir mi?
Bu soruma aldığım yanıt, üç soru oldu :
- Doruğa varmak mı? Bu mevsimde mi? Ne yapacaksın dorukta?
- Hiçbir amacım yok. Yalnızca soruyorum : Doruğa varılabilir mi?
- Tabii varılır, dedi. Eğer kendinde o gücü görüyorsan ve oraya niçin çıkmak istediğini biliyorsan.
Doruğa niçin ulaşmak istediğimi bilmiyordum. Ama ne zaman doruğa baksam, orda olmak istiyordum. Belki doruğu da aşıp, dağın öbür yamacını görmek. Kuşkusuz bu istek, bir güçten değil, bir güçsüzlükten kaynaklanıyordu. Önünde sonunda ben de bir insanoğluydum. Birtakım insanoğulları gibi bir yere varmaya çabalamak istiyordum. Bir yeri aşmaya. Görmediğimi görmeye. Oraya varmak, sonra ordan geri dönmek.
Bu dağ başında bile, utanç diye..."
"Kuşkusuz var, Hoca, dedi Halit. Yalnız bu dağ başında değil, bu dağ başındaki inde yaşayan ayıda bile vardır utanç. Ama kentte ya da köyde kimi insanoğlunda hiç mi hiç yoktur."
Yıkılmış köy. Öldürülmüş insanlar, atlar, köpekler.
-Bunlar Tanrı'dan korkmaz mı? diye bağırdım.
Bekledim.
Sesimin yankısı yok.
-Burası ne biçim bir yer Tanrım! diye ekledim.
-Tanrı'nın bu dağ başında işi ne? diye yanıtladı yanımdaki adını bilmediğim köylü. Biz burda kendi işimizi kendi aramızda görüyoruz. Sustuk.
Sonra uzaktan bir köpek havladı.
Kitabın Tanıtımından:
Bu kitapta yer alan 4 uzun, 17 çok kısa öykü, Doğu’nun kuş uçmaz, kervan geçmez dağlarında geçiyor. Ferit Edgü, Hakkâri’de Bir Mevsim’le başladığı yolculuğunu, çaresiz insanların öyküleriyle sürdürüyor. Yalın sözcüklerle dile getirilen acılı yaşam kesintileri.
1936’da İstanbul’da doğdu. İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi Resim Bölümü’nde başladığı öğrenimini Paris’te sürdürdü. 1976-1990 yılları arasında, kurucusu olduğu Ada Yayınları’nda, çağdaş Türk ve dünya yazarlarının, şairlerinin yapıtlarını yayınladı. Edebiyatın çeşitli alanlarında onlarca ürün verdi. "Bir Gemide" adlı kitabıyla 1979 Sait Faik Armağanı, "Ders Notları" ile 1979 Türk Dil Kurumu Ödülü, "Eylülün Gölgesinde Bir Yazdı" ile 1988 Sedat Simavi Edebiyat Ödülü’nü aldı. Abidin Dino, Yüksel Arslan, Bedri Rahmi, Eren Eyüboğlu, Füreya, Aliye Berger, Ergin İnan gibi sanatçılar üzerine yayınlanmış kitapları vardır.
Ferit Edgü Kitapları:
Roman
Kimse (1976)
O/Hakkari'de Bir Mevsim (1977)
Eylülün Gölgesinde Bir Yazdı (1988)
Öykü
Kaçkınlar (1959)
Bozgun (1962)
Av (1968)
Bir Gemide (1978)
Çığlık (1982)
Binbir Hece (1991)
Doğu Öyküleri (1995)
İşte Deniz, Maria (1999)
Do Sesi (2002)
Avara Kasnak (2005)
Nijinski Öyküleri (2007)
Yaralı Zaman
Senaryo
Hakkâri'de Bir Mevsim (O adlı romanından senaryo, Onat Kutlar ile birlikte)
Deneme
Tüm Ders Notları (1978)
Yazmak Eylemi (1980)
Şimdi Saat Kaç? (1986)
Yeni Ders Notları (1991)
Seyir Sözcükleri (1996)
Devam (2001)
Sözlü/ Yazılı (2003)
İnsanlık Halleri (2003)
Şiir
Ah Min-el Aşk (1978)
Dağ Şiirleri (1999)
Anı
Görsel Yolculuklar (2003)
Biyografi
Abidin (2003)
Avni Arbaş (2001)
Osman Hamdi-Bilinmeyen Resimleri (1986)
Çocuk Kitabı
Doğa Dostları (2004)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder