30 Ağustos 2012 Perşembe

Çiztanbul - Studio Rodeo

ÇİZTANBUL
Alberto Jiménez Alburquerque, Amra Hejub, Aleksandar Zograf, Aleksandar Sotirovski, Charles Vess, Dany Henrotin, Enis Cisic, Esmir Prlja, Roberto Diso
Rodeo Yayıncılık
Editör ve Çevirmen: Murat MIHÇIOĞLU
Nisan 2012, 1. Baskı
112 Sayfa
AFD:
   Beyaz Kitaplık'ta ilk kez bir çizgi roman yorumluyoruz. Çocuk yaşlarımda okuduğum dergilerde bulunan ve yolculuklar sırasında aldıklarımı saymazsak; çok fazla çizgi roman okuyan biri değilimdir. Fakat Çiztanbul'u gördüğüm anda merak etmiştim. Okuduğum çizgi romanlarda hikayenin alt yapısında hep yabancı şehirler vardı. Bu sefer tanıdık mekan Türkiye'nin tarih ve kültür kalbi İstanbul'u görmek çok güzeldi. Evet arka planda İstanbul var, peki ya çizerler? Çizerler ülkelerinde ve dünyada kendini kanıtlamış usta kişiler. Amerikalı, Belçikalı, İtalyan, Sırp, Makedon ve İspanyol çizerler; İstanbul'a gelip incelemişler, araştırmışlar, gözlemlerini yapmışlar ve son olarak da bunları sayfalara dökmüşler. Bence ortaya gerçekten de çok güzel bir iş çıkmış.

   "Balığın gözünden bakınca başka, kedinin gözünden bakınca başka, Martının gözünden bakınca da bambaşka görünür bu şehir.... hiç olmadığımız ve olamayacağımız mâhlukatın, hatta çeşit çeşit insanların gözünden bakabilme şansımız da var hayata ve şehirlere. Beş harfli bir sözcüğü anahtar edinmek yetiyor: Sanat."
   Özellikle bu işin ortaya çıkmasında büyük emeği olan editör Murat Mıhçıoğlu'nun yukarıdaki satırlarında içinde bulunduğu önsözü mutlaka okunmalı.

   Herşey var bu sayfaların arasında: Tarih, aşk, kültür, gizem,  bilim kurgu ve fantastik öğeler...  Sadece çizgi roman severlerin değil tüm okurların ve İstanbulseverlerin beğeneceği bir çizgi roman yıllığı. Yakında yabancı dillerde de yayınlanacak olan ÇİZTANBUL bence her kitapseverin arşivinde bulunmalı.
   Çiztanbul'un görsel özelliklerinden de bahsedelim; 112 sayfa, 22x30 ebatında, iç sayfalar kuşe kağıt, kapak ise kuşe karton ve kapak 4 farklı şekilde tasarlanmış.

Çiztanbul hakkında NTV'de yayınlanan söyleşi:  

Çizerler ve en sevdiğim kareleri:

Nasreddin Hoca'yla bizi, İstanbul'un sadece taş topraktan oluşan geçmişinden, bugününe kadar uzanan bir yolculuğa çıkartan Charles Vess


  İstanbul'u karış karış gezen bir turistin gözünden bize İstanbul'u ve aşkı anlatan Dany Henrotin



 Bizi ve kültürümüzü gözlemleriyle çizgilere aktaran Aleksandar Zograf


Alacakaranlık kuşağını İstanbul'da gün yüzüne çıkaran Roberto Diso

Kız Kulesi efsanesine farklı bakış açısıyla yaklaşan Alberto Jimênez Alburquerque

Atatürk'ün gizli aşkı hakkında bir kurguyla bizi bir gizeme sürükleyen Aleksandar Sotirovski

İstanbul'un ara sokaklarındaki soluk kesen bir bilim kurguyla Enis Cisic

 Geleceğin İstanbul'unda yiğit taksi şoförü Ferdi'nin hikayesiyle Amra Hejub ve Esmir Praja

Çiztanbul'u sosyal medyada takip etmek için;
www.ciztanbul.com

27 Ağustos 2012 Pazartesi

5. Kitap Çekilişimiz


5. Kitap çekilişimiz için seçtiğimiz kitap
TARİHİ DEĞİŞTİREN ASKERLER
ALİ ÇİMEN
Timaş Yayınları

   Severek okuduğumuz Ali Çimen'in Tarihi Değiştiren Askerler adlı kitabından bu sefer iki farklı kişiye hediye ediyoruz.  Kitap yine orjinal ve sıfırdır. Tarihi Değiştirenler Serisiyle tanışmak için güzel bir şans. 

   Tüm katılan arkadaşlarımıza iyi şanşlar...


Kitabın Tanıtımından:
   "TARİHİ DEĞİŞTİRENLER" SERİSİ DEVAM EDİYOR…

   Daha önce "Tarihi Değiştiren Savaşlar", "Tarihi Değiştiren Konuşmalar", "Tarihi Değiştiren Olaylar" adlı kitapları çıkan Ali Çimen, "Tarihi Değiştiren Askerler" kitabı ile seriye devam ediyor. Çimen, yeni çalışmasla dünya tarihinde nam salmış başlıca kumandanların hayatlarını, hayatlarındaki dönüm noktalarını, onları tarihi değiştiren kouma getir savaşların öncesini ve sonrasını ele alarak okurlarının beğenisine sunuyor.

   Serinin diğer başlıkları olan tarihi değiştiren 'Konuşmalar', 'Savaşlar' ve 'Olaylar'da olduğu gibi, bu çalışmada da aynı yol haritası takip ediliyor. Askerlerin kitaptaki dizilişi kronolojik sırayı izlese de, asıl hareket noktası; günümüz medyasındaki aktüel-popüler bilgi akışı esnasında kendisine en fazla atıfta bulunulan; Hitler, Napolyon, Büyük İskender, MacArthur, Sezar gibi askerlerin okuyucuya daha iyi tanıtılması oldu.

   Bununla birlikte Pearl Harbor limanını bombalayarak Amerika'nın İkinci Dünya Savaşı'na girmesine sebep olan Japon Amiral Yamamoto, yine İkinci Dünya Savaşı'nda Nazileri geri püskürten ve belki de gerçek anlamda savaşın kaderini değiştiren Rus Mareşal Zhukov, Napolyonik Savaşlar sırasında Fransızları Akdeniz'den silerek İngiltere'nin neredeyse bir asır boyunca 'denizler hakimi' olmasını sağlayan Amiral Nelson ve Güney Amerika'yı kılıcıyla İspanyollaştırıp, Yeni Dünya'nın zenginliklerini Avrupa'ya taşıyan Cortes gibi; tarihte köklü izler bırakmış, lakin ülkemizde pek gündeme gelmeyen isimler de kitapta yer alıyor. Tüm bunların yanı sıra 'Tarihi Değiştiren Askerler' ile Halid Bin Velid, Alparslan, Selâhaddin Eyyübi, Fatih Sultan Mehmet, Barbaros Hayreddin Paşa, Kanuni Sultan Süleyman ve tabiî ki Atatürk gibi, tarafı olduğumuz siyasal kültürel sahnenin önemli aktörlerinin dünyasına da misafir olabileceksiniz.

Kitap hakkında yorumumuz için:



Çekilişe katılmak için tek şart:
08.09.2012 saat 23:59'a kadar, izleyicimiz olmak ve bu yazımıza  yorum yazmak. (Adsız yorumlar dikkate alınmayacaktır)

Not: Kargo ödemesi tarafımızdan karşılanacak olup sadece Türkiye içi gönderim yapılacaktır.

Şansınızı arttırmak isterseniz:
1. Blogunuz ya da sitenizde çekilişimizi fotoğraflı olarak duyurursanız (+1)
2. Facebook'ta Beyaz Kitaplık'ı beğenip çekiliş duyurumuzu herkese açık olarak paylaşırsanız (+1)
3. Twitter'da Beyaz_Kitaplik 'in takipcisi olup çekiliş duyurumuzu paylaşırsanız (+1)

Not:  
Blog, site, facebook veya twitterda çekiliş duyurusunu paylaşanların linklerini yorum olarak yazması gerekmektedir.
Çekiliş Random.org ile yapılacaktır.

26 Ağustos 2012 Pazar

1. Çanakkale Kitap Fuarı


   Haberi duyar duymaz paylaşmak istedik. Sonunda Çanakkalemiz de kitap fuarına kavuşuyor. Başka illerde fuar oldukça içimiz gider, aylar öncesinden heyecanlanır, bir iki gün de olsa o tadı yaşayabilmek için iznimizi ayarlamaya çalışırdık. Bazen ne kadar istesek de şatlar el vermez gidemezdik. Artık ilinde kitap fuarı düzenlenen şanslı kişilerden biri de biz olacağız.

  7-11 Kasım 2012 tarihleri arasında düzenlenecek olan fuarda bakalım hangi yayınevleri ve yazarlar katılacak.

  Hangi yayınevleri ve yazarların katılacağını öğrenir öğrenmez paylaşacağız.

 
Fuara katılım için iletişim adresi:
HERA Wedding & Organizasyon 
Arzu TÜRKYILMAZ - Ümit YAVAŞ
Tel: 0286 212 03 13 
E-posta: canakkalekitapfuari@gmail.com

Çanakkale Haber'in Kitap Fuarı ile ilgili haberi:
   Uluslararası olarak düzenlenecek kitap fuarında okuyucular yeni çıkan kitapların yanı sıra bazı yazarlar ile de buluşma imkanına kavuşacak. Ücretsiz olarak gezilebilecek fuarda yerli ve yabancı yüzlerce kitabın okuyucular ile buluşması sağlanacak. Fuarı gezenler istedikleri kitapları satın alma imkanına kavuşabilecekleri gibi o gün orada bulunan yazar ile de sohbet etme imkanına kavuşabilecek. Fuarı düzenleyecek yetkililer hazırlıkların bütün hız hızıyla sürdüğünü belirterek,  Ekim ayında gerçekleşecek bu etkinliğin büyük ilgi görmesini beklediklerini söylediler.

25 Ağustos 2012 Cumartesi

Tarihi Değiştiren Askerler - Ali Çimen



TARİHİ DEĞİŞTİREN ASKERLER
ALİ ÇİMEN
Timaş Yayınları
Eylül 2011, 8. Baskı
352 Sayfa

AFD:
   Şu an toplam 10 kitabın olduğu Tarihi Değiştirenler serisi oldukça ilgimi çeken bir seriydi ve okuduğum ilk kitap Tarihi Değiştiren Askerler oldu. Tarihte yaptıklarıyla; savaşları, planları, kanunları, hırsları ve de tutkularıyla yer etmiş kişiler. Kitapta anlatılan kişilerin hepsi asker; kendi ülkelerinde veya topluluklarında sevilen, düşmanları tarafından ise nefret duyulan askerler. Bu kitap sayesinde onlara daha objektif bir açıdan bakabiliyoruz.

   Kitabın türü popüler tarih olarak geçiyor, popüleriği; tarih okumayı sevmeyen insanlara bile, sıkmadan tarih öğretebilecek bir kitap olmasından geliyor. Ya tarih okumayı sevenler, daha önce bir çok kitap okuyup araştırma yapanlar için; onlar için de tarihin en önemli askerlerini toplayan bir başucu kitabı olacaktır diye düşünüyorum. Elimde Tarihi Değiştiren serisinden Olaylar ve Günler adlı kitaplar var. En yakın zamanda bunları okuyup serinin eksik kalan kitaplarını da kütüphanemize eklemek istiyorum.

   Okuduğum kitap 8.baskıydı, bir kaç yazım hatası görüp Timaş yayınlarına ilettim, samimiyetle ilgilendiler. Bir daha ki basımda sanırım Beyaz Kitaplık'ın minicik de olsa katkısı olmuş olacak :)

   Sözün özü; çok beğendiğim bu kitap bence her kitaplıkta olmalı.

   Youtube'da Tarihi Değiştirenler mutlaka takip edilmeli: http://www.youtube.com/user/tarihidegistirenler

Kitapta tarihi değiştiren hangi askerlere yer verilmiş:
Sun Tzu - Büyük İskender - Hannibal - Jül Sezar - Atilla - Halid Bin Velid - Charlemange - Sultan Alparslan - Selâhaddin Eyyubi - I.Richard - Cengiz Han - Fatih Sultan Mehmet - Barbaros Hayrettin Paşa - Hernan Cortes - Kanuni Sultan Süleyman - Oliver Cromwell - Büyük Petro - George Washington - Amiral Nelson - Napolyon Bonaparte - Josef Stalin - Douglas Macarthur - Enver Paşa - Mustafa Kemal Atatürk - Amiral Isoroku Yamamato - General Patton - Adolf Hitler - Dwight David Eisenhower - Mareşal Zhukov

Tarihi Değiştirenler serisi tanıtım filmi

Tarihi Değiştirenler Serisi Kitapları:
  • Tarihi Değiştiren Savaşlar 
  • Tarihi Değiştiren Konuşmalar
  • Tarihi Değiştiren Olaylar
  • Tarihi Değiştiren Askerler  
  • Tarihi Değiştiren Bilginler
  • Tarihi Değiştiren Kadınlar
  • Tarihi Değiştiren İmparatorluklar
  • Tarihi Değiştiren Diktatörler
  • Tarihi Değiştiren Günler
  • Tarihi Değiştiren Gizli Servisler



Altı Çizilesi:
   Tarihe baktığımızda yaşadıkları dönemlere ve bazı durumlarda kendilerinden sonraki kuşakların hayatlarına da damgasını vuran en etkili liderlerin, mabetlerden, hükumet konaklarının koridorlarından ya da bilim merkezlerinin parıltılı odalarından değil, daha çok barut, kan ve ter kokan cephelerden geldiklerini görürüz.

   Tarih boyunca, karizmatik, ihtiraslı, askerlik sezgisi yüksek ve her şeyden önce de, askerliğin mütemmim cüzü cesaretten nasibi almış askerler; milletlerini zaferden zafere koşturmuş, ülkelerinin sınırlarını genişleterek tarih kitaplarının haklı aktörleri olmuşlardır. Ve tabii ki, ihtirasın ölçüsünü kaçırıp, haklılık çizgisinin dışına taşarak ülkelerini felaketlere sürükleyenler ve lanetlenenler de yok değildir. (sf:9)

   "Mükemmellik her savaşta çarpışarak kazanmak değildir. En iyi strateji savaşmadan kazanmaktır." -Sun Tzu- (sf:13)

   "Bir kuzunun komuta ettiği bir arslanlar ordusu beni korkutmaz. Ama aynı şeyi, bir arslan tarafından komuta edilen kuzu ordusu için söyleyemem..." -Büyük İskender- (sf:18)

   "Ya bir yol bulacağız, ya bir yol yapacağız." -Hannibal (sf:27)

   "Sadece bir aptal, kazanamayacağı belli olan bir savaşı sürdürür." -Cengiz Han- (sf:111)

   “ Devleti kontrol etmek için büyük bir ordu gerekir,
        Bu orduyu desteklemek için ise büyük bir zenginlik gerekir,
          Bu zenginliği elde etmek için halkın refah içinde olması gerekir, 
           Halkın refah içinde olması için ise kanunların adil olması gerekir, 
             Eğer bunlardan herhangi biri ihmal edilirse devlet çöker” (sf:170)

   "Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi, olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi" -Kanuni Sultan Süleyman- (sf: 173)

   "Sert. dayanıklı ve mücadeleci. Bence harika bir subay. Kelimenin tam manasıyla mükemmel bir yönetici." -Liman Von Sanders'in Mustafa Kemal Atatürk için sarf ettiği cümleler- (sf:271)

   "Üzüntüm, onunla tanışmak için duyduğum büyük arzuyu gerçekleştirme imkanımın artık olmaması. Sovyet Rusya Dışişleri Bakanı Litvinof ile görüştüğümde kendisine, Avrupa'daki en değerli ve en dikkate değer devlet adamının kim olduğunu sormuştum. Cevabı Türkiye Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal olmuştu" -Franklin D. Roosevelt- (sf:271)

   Atatürk, özellikle batılılar tarafından, bu üst yapı devrimlerini güç kullanarak hayata geçirdiği iddiasıyla sıklıkla diktatör olmakla suçlansa da, herkesin pes etmeye yaklaştığı bir anda inisiyatif alarak ulusunun onurunu korumuş, karizması, örgütçülüğü, askeri dehası ve stratejik düşünme yeteneğiyle, bugün bölgesinin en güçlü ülkesi olan, demokrat, laik ve modern Türkiye'nin tarih sahnesine çıkmasında başrol oynamıştı. (sf:291)

   Atatürk soyadını kendi seçmesine rağmen, kendisine "Ata" şeklinde hitap edilmesinden hoşlanmazdı. (sf:293)

   Atatürk, Reşat Nuri Güntekin'in Çalıkuşu isimli eserini, özellikle milli mücadele döneminde yanından ayırmadı. (sf:293)

18 Ağustos 2012 Cumartesi

Günahkar - Tess Gerritsen

GÜNAHKAR
Orjinal Adı: Sinner
TESS GERRITSEN
Çevirmen: Elif SEZGİNCİ
Martı Yayıncılık
2011, 1. Baskı
408 Sayfa
MRW:
   İşte serinin 3. Kitabı Günahkar. Neden daha önce okumadım acaba? Bugünlerde kitap okumaya biraz ara vermek istemiştim, bir süre okumayacağım bir şey demiştim sonra kitaplıkta Tess Abla serisi çarptı gözüme, dedim Günahkar’ı alayım bir başlayayım. İlk ara verdiğimde 100 sayfa bitmişti bile. Cerrah’ı beğenmiştim, Çırak daha da iyiydi, Günahkar mı? süperdi!

    Jane ve Maura bu kez manastırda işlenen cinayetlerin peşinde. Kendini tamamen Tanrı’ya adamış bu kadınlardan kim ne istemiş, üstelik işin içinde bir de bebek varsa bu manastırda neler olmuş olabilir? Tüm bu koşuşturmanın içinde sevgili Ölüm Kraliçesi’nin yalnızlığını geçmişin tozlu sayfalarından biri paylaşırsa ve Jane kendi hayatıyla ilgili çok ciddi kararlar vermek zorunda kalırsa.. Kilisede başlayan kitap son sayfada yine kilisede bitiyor hem de sürpriz bir gelişmeyle, bu şok gelişmenin olumlu mu olumsuz mu olduğunu öğrenmek içinse size sadece bu kitabı okumak kalıyor.

    Cerrah ve Çırak’ı okuduysanız, Günahkar’ı okumakta benim gibi geç kalmayın, çünkü bir solukta okuyacağınıza ve çok seveceğinize eminim. 


Günahkar - Tess Gerritsen (Okur Testi)

Günahkar - Tess Gerritsen
Okur Testi
İyi Eğlenceler...

13 Ağustos 2012 Pazartesi

Aylak Adam - Yusuf Atılgan


AYLAK ADAM
YUSUF KREDİ YAYINLARI
Yapı Kredi Yayınları
Mayıs 2011, 23.Basım
158 Sayfa

AFD:
   Bence insanın adı onunla en az ilgili olan yanıdır. Doğar doğmaz, o bilmeden başkaları veriyor. Ama yapışıp kalıyor ona. Onsuz olamıyor. (sf: 61) diye düşünen karakterin bir isme sahip olması ne kadar mümkündür ki? Yok, karakterimizin bir ismi yok, sadece "C" diye biliyoruz onu. Peki bu "C" ne yapar? Necidir? Bu sorulara cevabı: "Aylakım ben" "Aylaklık dünyanın en zor işi" oluyor.


   Bir işi, hatta ismi bile olmayan bir karakterin romanı Aylak Adam. İşi yok derken bizim kalıplarımıza göre bir işi yok, oysa o; kimsenin görmediği, farketmediği ayrıntılar üzerine kafa yoran (sokaklara isimlerinin neden verildiğini düşünmek gibi), diğer insanların bu tekdüze hayatta nasıl varolduklarını her an sorgulayan ve gerçek, saf aşkı arayan bir "aylak".

   Biliyorum sizi. Küçük sürtünmelerle yetinirsiniz. Büyüklerinden korkarsınız. Akşamları elinizde pakatlerle dönersiniz. Sizi bekleyenler vardır. Rahatsınız. Hem ne kolay rahatlıyorsunuz. İçinizde boşluklar yok. Neden ben de sizin gibi olamıyorum? Bir ben miyim düşünen? Bir ben miyim yalnız? (sf:39)

  Babasından kalan evlerin kirasıyla geçinen, paraya değer vermeyen, yalnız "C" için hayat aslında iki kişiliktir. Sürekli bu ikinci kişiyi arıyor, yollarda, tramvayda, vapurda... Bazen bulduğunu sanıyor ve onun için günlerce kahve köşelerinde pinekleyebiliyor. Çok yakınlaşırken aradığına, aslında bulduğunun da; sıradan, "diğer insanlar ne der acaba" diye düşünen, "hayat sadece iki kişiliktir" düşüncesine uymayan bir insan olduğunu görüp, tekrar yollara düşüyor, aramak için... Acaba onu bulabilecek mi?

"Olanla yetinerek, aramadan, düşünmeden yaşanılsın diye yaratılmış bir dünyada yalnızdı." (s.156)


 Türk edebiyatının en önemli eserlerinden biri olan "Aylak Adamı mutlaka okunmalı, " "Aylak Adam"ı çok sevdim yok mu bunun gibi karakterler?" diyenler içinde Sabahattin Ali'nin "Kürk Mantolu Madonna"sı ve Oğuz Atay'ın "Tutunamayanlar"ı ideal olacaktır.

Altı Çizilesi:
 Kitapta çok güzel tespitler, altı çizilecek mükemmel cümleler var. İşte bunlardan bazıları...

Ne yamansınız dökme kalıplarınızla; bir şeyi onlara uydurmadan rahat edemezsiniz. (sf:10)

Yoksa her şey ben olmadığım zaman, benim olmadığım yerlerde mi oluyordu? (sf:11)

Biriniz gitse 'İki Öksüzler Sokağı'nın resmini yapsa ne olur? Hem sokağı, hem dirsekteki 'Ah'ı, hem iki öksüzü bize anlatacak sizler değilmisiniz? Ama çıkamazsınız burdan. Çekinirsiniz. Ya soğuktan, ya sıcaktan, ya da sokağın önüne sehpayı kurduğunuz zaman insanların alayından korkarsınız. Oysa bir başlasanız alışacak hepsi; bir gün yaptığınız resma merakla bakan bir haylaz oğlandan başka kimse görmeyecek sizi. Çekinmeyin... (sf:15)

Doğru, hep başkayız. Ayak bastığımız yer dünyanın merkezi oluyor. Her şey bizim çevremizde dönüyor... (sf:15)

İki saat sonra kalabalığın içinde, sinemadan bir dar sokağa çıkan sanki başka birisiydi. Düşünüyordu: "Çağımızda geçmiş yüzyılların bilmediği, kısa ömürlü bir yaratık yaşıyor. Sinemadan çıkmış insan. Gördüğü film ona bir şeyler yapmış. Salt çıkarını düşünen kişi değil. İnsanlarla barışık. Onun büyük işler yapacağı umulur. Ama beş-on dakikada ölüyor. Sokak sinemadan çıkmayanlarla dolu; asık yüzleri, kayıtsızlıkları, sinsi yürüyüşleriyle onu aralarına alıyorlar, eritiyorlar." ... "Bunları kurtarmanın yolunu biliyorum. Kocaman sinemalar yapmalı. Bir gün dünyada yaşayanların tümünü sokmalı bunlara. İyi bir film görsünler. Sokağa hep birden çıksınlar..." (sf:18)

Birden kendi kapısını kapamadığı aklına geldi. Hırsız girse bile kitapları çalmazdı. Ötekiler umrunda değildi. (sf:36)

Biliyorum sizi. Küçük sürtünmelerle yetinirsiniz. Büyüklerinden korkarsınız. Akşamları elinizde pakatlerle dönersiniz. Sizi bekleyenler vardır. Rahatsınız. Hem ne kolay rahatlıyorsunuz. İçinizde boşluklar yok. Neden ben de sizin gibi olamıyorum? Bir ben miyim düşünen? Bir ben miyim yalnız? (sf:39)

Günlerin adı,sürelerince yaşanılan olayların değerine göre değişebilir. Bugün,şimdilik "paltosunu ilk çıkardığı gün"dü,sonra "Güler'i ilk gördüğü gün" olacaktı. (sf:47)

 "Siz anlanamaz, sen anlanır. Bazı kitaplarda sizi seviyorum'u okuyunca gülerim. Sanki siz sevilebilirmiş! Sen sevilir, değil mi?" (s.63)
 
"Belki de insanlar kendi kendilerini düşünmek, hayaller kurmak için yeteri kadar yalnız kalamadıklarından anlayışsız oluyorlardı." (s.109)


"İnsanlar haksızken daha çok bağırır." (s.137)

"İki insan ayrılırken birbirlerinde bir şeyler bırakıyorlardı." (s.142)

10 Ağustos 2012 Cuma

Siz Hiç LSV Dükkan Çikolatası Tattınız mı?


LSV Dükkan yani Lösev Dükkan’ında lösemili çocuklarımızın anneleri kendi elleriyle hazırladıkları organik kurabiyeler ve birbirinden renkli el emeği, göz nuru el işlerini sizlere sunuyor. LSV Dükkan bundan tam 12 sene önce LÖSEV Ankara’da, küçücük bir atölyede 5 anne ile başlayan bir çalışmayken bugün yüzlerce annenin ekmek parasını kazandığı meslek atölyeleri haline geldi.

Beslenme ile kanser arasındaki yakın ilişkiye dikkat çekmek için kurulan bu minicik atölye, seneler içerisinde azim, sevgi ve inançla büyüdü. Giderek büyüyen ve insanın içini ısıtan bu başarı öyküsü, LSV Dükkan markasını yaratmaya kadar uzandı. Lösemili çocuklarımızın annelerinin umutlarını, hayallerini işlediği, sevgiyle yoğurduğu her bir LSV Dükkan ürünü sevgili çocuklarımızı hayata bağlayacak.

Tüm renkleri ve lezzetleri ile Türkiye’nin her yerinden LSV Dükkan’a www.lsvdukkan.com üzerinden ulaşabilir ve sipariş verebilirsiniz.

Lösev’i Twitter’da @losev1998 hesabından takip edebilir, #LosevHayatVerir hashtag’i ile paylaşımlarınızla destekleyebilirsiniz.

Bir bumads sosyal sorumluluk içeriğidir.

8 Ağustos 2012 Çarşamba

Soğukkanlılıkla - Truman Capote


SOĞUKKANLILIKLA
Orjinal ismi: In Cold Blood
TRUMAN CAPOTE
Çevirmen: Ayşe ECE
Sel Yayıncılık
Mayıs 2011, 3.Baskı
419 Sayfa

AFD:
   Truman Capote'la Tifanny'de Kahvaltı'nın filmiyle tanışmıştım. Soğukkanlılıkla ise yazarın okuduğum ilk kitabı. Kitabı okuma listeme almamın başlıca sebebi ise; gerçek bir olayı anlatması ve kurgusal olmayan (non-fiction) tarzda ilk roman oluşu. 

     Soğukkanlılıkla; hapishanede tanışmış iki arkadaşın, kendi deyimleriyle bir "vurgun" yapmak için 4 kişilik bir aileyi "soğukkanlılıkla" nasıl katlettiklerini öncesi, işlenişi ve sonrasıyla ele alıyor.

    Truman Capote bu cinayetlerin haberini bir gazeteden okur ve olayı bir muhabir olarak arkadaşı (Bülbülü Öldürmek adlı kitabın yazarı) Harper Lee ile birlikte inceler. Tüm tanıklarla, polislerle ve hatta katillerle bile görüşür. Cinayeti tüm yanlarıyla ele alır ve okura olduğu gibi yansıtır. Yaklaşık 6 yılın sonunda kitap basıma hazır hale gelir. 

     Capote; hiç tanımadıkları, hayatlarında bir kez bile görmedikleri Clutter ailesinin evine, bir vurgun için girip evde para veya kasa bulamamalarına rağmen tüm aileyi gözlerini kırpmadan öldüren Dick (Richard) Hickok ve Perry Smith'in psikolojilerini de inceler. Cinayetler nasıl işlenmiştir? Tam bir pislik olan şiddet bağımlısı ve cinsel zaafları olan Hickok mudur asıl suçlu? Yoksa her yönüyle iyi bir insana benzeyen, öldürecekleri kişilerin rahat etmesi için başlarının altına yastık koyacak kadar düşünceli Perry Smith mi? Ya da her ikisi de mi? 

  Buraya kadar anlattıklarımla kitabın gidişatını, okuma zevkini etkileyecek bir ipucu vermediğimi düşünüyorum. Soğukkanlılıkla - Truman Capote (Detaylı İnceleme) adlı bu bölümü ise kitabı okuyanlar için kendi yaptığım araştırmaları toparladığım bir kaynak olarak hazırladım. 

  İşlendiği yıl büyük sansasyon yaratan bu cinayetin tüm gerçeklerini öğrenmek için mutlaka "Soğukkanlılıkla"yı okuyun, kesinlikle öneriyorum. 

  Bu arada kitabın sinema uyarlaması 1967 yapımı In Cold Blood ve Capote'nin büyük çıkış yaptığı bu kitabını nasıl yazdığını anlatan 2005 yapımı "Capote" adlı filmi de var. Ben en yakın zamanda filmleri izlemeyi düşünüyorum. Yine bu olayları anlattığı iddia edilen 2006 yapımı "Infamous" da izlenebilir. 


Altı Çizilesi:
   Yüzün kirli olduğu için utanmamalısın; ama yüzünü temizlemeyip, kirli tutuyorsan işte o zaman utanmalısın." (sf: 172)

   Sorumluluk konusuna gelince, hepimiz içinde yaşadığımız topluma karşı sorumluyuz ve o toplumun kurallarına uymak zorundayız. .. Herkes "ben birey olmak istiyorum; sorumluluk sahibi olmadan kafamdan geçenleri özgürce ifade emek ve dilediğim şeyi yapmak istiyorum" derse yaşadığımız dünya nasıl bir yer olurdu? Kaos içinde yaşamaya başlardık. Hepimiz bireysel olarak istediğimizi söylemekte ve yapmakta özgürüz; ama bu özgürlüğün önemli bir koşulu var. Bu özgürce konuşma ve eylemde bulunma hakkını, başkalarına zarar vermediğimiz sürece kullanabiliriz. (sf: 175)

Soğukkanlılıkla - Truman Capote (Detaylı İnceleme)


Soğukkanlılıkla adlı kitabı okumayanların bu yazımızı kesinlikle okumaması önerilir.

  Bilgileri yenilemeden önce hazırladığımız Okur Testi'ni çözmek isterseniz: Soğukkanlılıkla Okur Testi

   Kitapta gerçek olan bir olay anlatılıyor, merak edip araştırma yaptım, gördüğüm fotoğraflar olayları daha iyi anlamlandırmamı sağladı. Benim gibi merak edenler için burada toplu halde paylaşmak istedim. Fakat önceden uyarmalıyım, fotoğrafların arasında herkesin bakmak istemeyeceği türden fotoğraflar da bulunuyor.

   Tüm yazılar Sel Yayıncılık'ın Mayıs 2011 basımı Truman Capote imzalı eseri Soğukkanlılıkla'dan alıntılanmıştır. Tüm görseller ise alıntıdır.

AFD:
   Capote bu cinayetlerin haberini bir gazeteden okur ve olayı bir muhabir olarak arkadaşı (Bülbülü Öldürmek adlı kitabın yazarı) Harper Lee ile birlikte inceler. Tüm tanıklarla, polislerle ve hatta katillerle bile görüşür. Cinayeti tüm yanlarıyla ele alır ve okura olduğu gibi yansıtır. Yaklaşık 6 yılın sonunda kitap basıma hazır hale gelir. 

     Capote; hiç tanımadıkları, hayatlarında bir kez bile görmedikleri Clutter ailesinin evine, bir vurgun için girip evde para veya kasa bulamamalarına rağmen tüm aileyi gözlerini kırpmadan öldüren, Dick (Richard) Hickok ve Perry Smith'in psikolojilerini de inceler. Cinayetler nasıl işlenmiştir? Tam bir pislik olan şiddet bağımlısı ve cinsel zaafları olan Hickok mudur asıl suçlu? yoksa her yönüyle iyi bir insana benzeyen, öldürecekleri kişilerin rahat etmesi için başlarının altına yastık koyacak kadar düşünceli Perry Smith mi? ya da her ikisi de mi? 



Truman Capote ve Harper Lee
   Clutter cinayetini araştıran Truman Capote ve bu araştırmasında yanında olan Harper Lee

Olayın geçtiği  Clutterlar'ın "River Valley" adlı çiftliği

Soğukkanlılıkla - Truman Capote (Okur Testi)

SOĞUKKANLILIKLA - Truman CAPOTE
Okur Testi
İyi Eğlenceler...

4 Ağustos 2012 Cumartesi

Kapak Kızı - Ayfer Tunç

KAPAK KIZI
AYFER TUNÇ
Can Yayınları
Nisan 2011, 4.Basım
262 Sayfa

MRW:
   Ayfer Tunç’tan güzel bir kitap okudum yine. Diğer blog yazarlarının tavsiyesi üzerine aldığım bir kitaptı. Üstelik daha bitirmeden devamı niteliğinde olan “Yeşil Peri Gecesi” adlı kitabı da aldım.

   Kapak Kızı, şehirlerarası bir tren seyahatinde başlıyor. Trende çalışan Bünyamin, Şebnem’in amcasının oğlu Ersin, Şebnem’in eniştesinin kızı Selda ve bir erkek dergisinin kapak kızı olan Şebnem. 3 farklı karakterin 1 kişi etrafında kendi hayatlarını sorgulayışının hikâyesi de diyebiliriz bu kitap için. Bünyamin, karısı Cennet’le evliliğinde içinden çıkamadığı bir sorunla çırpınır. Ersin, kariyerinde yüksek bir noktaya gelmiş olmasına rağmen hiç mutlu değildir ve delikanlılığında takılıp kaldığı bir olay yüzünden pişmanlıkları vardır. Selda ise işinde gücünde huzurlu bir kadındır, ta ki bir gün bir erkek dergisinin kapak kızını görünceye dek.. bu üç karakter Şebnem’in üzerinden kendi hayatlarını sorgulamaya başlarlar.

   Kitabın ilk sayfalarında o kadar çok karakter ismi vardı ki bir ara kayboldum ama sonra alıştım ve isimleri ayrıştırabildim. Genel olarak konusunu çok beğendiğim, alışılmışın dışında olduğunu düşündüğüm, bilindik ve yavan bir olaylar zincirinden oluşan romanlara hiç de benzemeyen bu kitabı başarılı bulduğumu söylemek isterim. Ayfer Tunç’un 26 yaşında yazmış olduğu “Kapak Kızı” özellikle bu yönlerden övgüyü hak ediyor bence.

   Şebnem ve annesi için diğer akrabaların görüşleri, Bünyamin’in arkadaşlarının düşünceleri, Ersin’in maço fikirleri, insanların el alem ne der kaygısı.. hepsi güzel bir biçimde işlenmişti romanda.

   Şebnem dergideki çıplak fotoğrafı yüzünden eleştiri alıyor ve bazı kişilerde şehvet uyandırmasına rağmen kötü gözle bakılıyor, tabiri caizse neredeyse damga yiyor. Hâlbuki onu eleştiren kişilerin hayatları, yanlışları, çarpıklığı yine romanda gözler önüne seriliyor. Tüm kitap boyunca şu soru sorgulanıyor; acaba kim daha çıplak?

   Kapak Kızı’nın devamı niteliğinde olan Yeşil Peri Gecesi’nde ise bu defa okuyucuya sadece derginin kapağından sessizce bakan Şebnem konuşuyor, diğerleri susuyor. Şebnem’in hayatına yön veren olayları ve düşüncelerini öğrenme fırsatını Yeşil Peri Gecesi’nde buluyoruz.

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...