İletişim Yayınları
2012, 2. Baskı İlk Baskı: 2011
166 Sayfa
AFD:
Sinek Isırıklarının Müellifi benim okuduğum ilk Barış Bıçakçı romanı. İlk olduğu kadar son olmayacağı da kesin olan bir kitap oldu benim için.
Bazı kitaplarda kurgu önemlidir; "Nedir?", "Ne olacak?", "Bu kim?", "Tekrar barışacaklar mı?", "Onu affedecek mi?" ya da "Katil kim?" gibi soruların cevaplarını ararız bu kurgularda. Cevapları aradığımız süreçte kitabın bizde bıraktığı his ile kitabı iyi ya da kötü olarak değerlendiririz.
Bazı kitaplarda ise kurgudan çok cümleler önemlidir. Ne anlatıldığından ziyade nasıl anlatıldığı önemlidir. Hani kitapta her cümlenin altını çizmek, üzerinde düşünmek isteriz ya, işte bu kategoriye giriyor bence Sinek Isırıklarının Müellifi.
Kitabımızın kahramanı; kitap yazmak için mesleğinden (inşaat mühendisi) ayrılmış, yazdığı kitabın yayınevi tarafından incelenmesini ve editör tarafından verilecek cevabı bekleyen ve bu sırada ev işleriyle uğraşıp doktor olan eşi Nazlı'yla toplukonutlarda bulunan 1+1 evlerinde yaşayan Cemil'dir.
Cemil karakteri bana, Oğuz Atay'ın Hikmet Benol'ünü, Yusuf Atılgan'ın Aylak Adamı C'yi, Sabahattin Ali'nin Raif Efendisi'ni ve Ahmet Hamdi Tanpınar'ın Hayri İrdal'ını hatırlattı. Bence yıllar sonra bu isimlerle birlikte anılacak bir karakter Cemil. Neden yıllar sonra? Çünkü biz maalesef, bir şeyin değerini onu kaybettikten sonra anlarız.
Kitap hakkında aslında çok da fazla söylenecek bir söz yok. Yukarıda saydığım karakterleri seven her okurun seveceği bir kitap. Bence çok yeterli bir tanımlama oldu.
Yazarımız Barış Bıçakçı hakkında ise söylenebilecek çok fazla/az şey var. Okuduğum her kitaptan sonra yazar hakkında araştırma yaparım. Röportajlarına göz gezdirmek, fotoğraflarına bakmak isterim. Bu kitaptan sonra da aynı yola başvurdum fakat Barış Bıçakçı hakkında neredeyse hiçbir şey bulamadım. İlk kitabı 2000 yılında yayınlanmış, bugüne kadar hepsi çok satan 7 kitap yazmış bir yazar hiç mi röportaj vermez? Vermemiş. Peki hiç mi fotoğraf çektirmez? Bir, iki fotoğraf dışında çektirmemiş. İzafi dergisi Barış Bıçakçı hakkında bir dosya hazırlamış ve 2008 Frankfurt Kitap Fuarı kataloğunda bulunan resmini kullanmış. Sonrasında ise bu resim olay olmuş, Barış Bıçakçı'nın sevenleri tarafından dergi "magazin" yapmakla eleştirilmiş. O kadar fazla eleştiri gelmiş ki dergi şu açıklamayı yapmış: http://izafidergisi.wordpress.com/2013/05/20/baris-bicakci-fotografina-dair-aciklama/
Barış Bıçakçı'nın bu gizli kalma tercihi bana, hayatını hakkında araştırma yaparken öğrendiğim Salinger'i anımsattı. Salinger sürekli ilgiden uzak yaşamaya çalışmış, biyografisini izinsiz yazan bir yazar ve anılarını yazan eski sevgilisi ile büyük sorunlar yaşamış. İnşallah Barış Bıçakçı'nın gizli kalma tercihi bu kadar saplantı halinde değil de sadece mütevazi yaşam anlayışını sürdürme isteği halindedir. Yine de keşke bir kaç röportajı olsaydı da yazarı yakından tanıma fırsatımız olsaydı demeden geçemeyeceğim.
Son söz olarak kitabımıza dönersek; Cemil için güzelliğin tanımı şu şekilde:
"Şiir çok güzeldi. içinde hemen eve dönme isteği uyandı. Cemil için güzelliğin şaşmaz ölçütü bu olmuştu: hemen eve dönme isteği uyandıran şey güzeldi.''
Ben de bu cümleden esinlenerek, iyi kitabın ölçütü: sizden izler bırakan cümlelerden oluşan, yazarın diğer kitaplarını veya daha fazla kitap okuma isteği uyandıran kitaplar iyi kitaptır derim. Sinek Isırıklarının Müellifi gerçekten de iyi kitaptı...
Not: Kitapta adı geçen kitap, film ve müzikler için buraya bakmakta fayda var: http://cellocalankedi.blogspot.com.tr/2013/06/cemilin-okuduklar-dinledikleri.html
Altı Çizilesi:
Dünyamızda alışılmışın dışındaki her şeyin açıklanması gerekir ve bu hiç de masum bir gereklilik değildir. açıklama yaparsınız, neden gösterirsiniz, makul gerekçeler sunarsınız, sonra bir de bakmışsınız tam da sizden açıklama bekleyenlerin dilini kullanıyorsunuz.
Askerler babamı almak için geldiklerinde annemin Buırda dergilerinin model paftalarını gizli planlarmış gibi dikkatle incelemişler, ne olduğunu anlamadıkları için de oracıkta paramparça etmişlerdi. Askerler çok az şey biliyorlardı, bilmedikleri şeylerden korkuyor, yok etmek istiyorkardı. Biz askerlerden daha çok şey biliyorduk ve biz de bildiğimiz dünyanın bir an önce yıkılıp gitmesini istiyorduk.
Siz de bilirsiniz, anlatmaya değer şeyleriniz olduğunu, bir gün bunları anlatacağınızı düşünmek ne güzeldir ve bu düşünce bir kez yer etti mi nasıl da perişan eder insanı! Şu dünyadaki en yüksek mertebe olan okurluk mertebesi size yetmemeye başlar. Dünya olmak istersiniz.
Edebiyat okurları aslında okudukları her kitapta insanı muayene ve ameliyat eder. Bu yolla edindikleri bilgi, görgü yaşayarak elde edemeyecekleri kadar büyüktür ve insana dair her şeyi anlarlar, sahiden anlarlar.
Çünkü aşk başta anlam olmak üzere pek çok şeyi karşısına alır, huzuru örneğin, kararlılığı ve dengeyi. kendi kendine sözler söylersin. boşunadır...
Gidecek misin yoksa kalacak mısın bilmemek gençliğe özgü bir şey değil mi zaten! Ne istediğini yaşlılar bilir.
Zaten bu dünyada çoğunluğu, herkesin kendisine hayran olduğunu düşünenler ile kimsenin kendisini sevmediğini düşünenler oluşturur, geri kalanlar ise Vüs'at O. Bener okurudur
Yazmak bir bakıma anlatılmaya değmez olanı anlatmaktır. böylelikle anlamsız olanı anlamlı kılmaya cüret etmektir.
Uyarsan huzurlu olmaya çalışacağın bir kural arıyorsun sen.
"Cemilin bütün gün evde ruhsal söküklerle uğraştığını da biliyordu Nazlı. Ev, iplik parçalarıyla, kırpıklarla dolu oluyordu, iki ucu bir araya getirilememiş hatıralarla ve partal fikirlerle. Yaşamak bu küçük evde de eksik kalıyordu; elli dört metrekare içinde Cemilin yetişemediği, tamamlayamadığı şeyler vardı. Sessizlikler vardı. Hissettiği şeyi tam o anda kimseye söyleyememiş Cemilin kuytuya köşeye bıraktığı sessizlikler, yutkunmalar ve toz."
Aşk üzerine küçük bir roman. Toplu konutta aşk ama...
Edebiyat üzerine küçük bir roman. Edebiyatla hayatın birbirine karıştığı ama...
Arkadaşlıklar üzerine bir roman. Hepsi üç kişi ama...
Barış Bıçakçıdan yeni bir kitap. Aması yok.
"Ben Barış Bıçakçının metninde... kendine has bir üslup görüyorum. Kısa cümlelerle, fazla derine inmiyormuş gibi gözükerek ince ayrıntılarda kahramanlarını var ediyor.
Yalın bir anlatımı var, parlatmıyor, gereksiz cümlelerle şişirmiyor... Kısa, çok kısa bölümler ilk bakışta birbirleriyle ilgisiz gibi görünseler de bir bütünü oluşturuyorlar.
Son zamanlarda tek tipleşen, olaya dayalı roman anlayışına karşı kendine has dili, anlatımı, kurgusuyla seçkinleşiyor Barış Bıçakçı."
Metin Celâl
25 Nisan 2014 tarihinde "Sinek Isırıklarının Müellifi"ni en uygun fiyatla satan kitap satış siteleri:
İdefix 10,50 TL
KitapZen 10,80 TL
Arkadaş 11,10 TL
KitapYurdu 11,25 TL
D&R 11,49 TL
KitapDenizi 12,00 TL
Arkadaş 11,10 TL
KitapYurdu 11,25 TL
D&R 11,49 TL
KitapDenizi 12,00 TL
Barış Bıçakçı 1966'da Adana'da doğdu. Hüseyin Kıyar ve Yavuz Sarıalioğlu ile birlikte, Ocak 1994 ve Ekim 1997 tarihlerinde iki şiir kitabı yayımladı. İlk romanı Herkes Herkesle Dostmuş Gibi (2000) yılında İletişim Yayınları tarafından yayımlandı.
Kaynak: iletisim.com.tr
Barış Bıçakçı Eserleri:
Veciz Sözler (2002)
Aramızdaki En Kısa Mesafe (2003)
Bizim Büyük Çaresizliğimiz (2004)
Baharda Yine Geliriz (2006)
Bir Süre Yere Paralel Gittikten Sonra (2008)
Sinek Isırıklarının Müellifi (2011)
Sinek Isırıklarının Müellifi'ni her cümlesinden zevk alarak okumuştum. Bizim Büyük Çaresizliğimiz'i öneririm, filmi de aynı başarıya sahip naif bir hikayedir...
YanıtlaSilHer kitabını okumayı düşünüyorum fakat önceliğinizi öneriniz Bizim Büyük Çaresizliğimiz'e vereceğim mutlaka.
Silo kitabı zorla okuduğum günleri hatırladım da.. Zorla mı? diye kızacaksınız belki ama öyleydi yani. bana göre çok yalın ve sıkıcı bir kitaptı. :/
YanıtlaSilEstağfurullah :) Bence doğru zamanda buluşamamışsınızdır. Bence bu kitaba ileride bir şans daha vermelisiniz.
Silgüzel bir tanıtım olmuş.. teşekkürler..
YanıtlaSilBenim de sıradaki kitaplarımdan biri, yorumlarınızla daha bir keyifli okuyacağım sanırım... :)
YanıtlaSilBarış Bıçakçı okumadım hiç ama paylaştığınız cümlelerden anlıyorum ki çok şey kaçırıyorum. Bu kitabından önce "Bizim Büyük Çaresizliğimiz"i okusam daha iyi olacak gibi. ;)
YanıtlaSilEvet, en çok beğenilen kitabı "Bizim Büyük Çaresizliğimiz"miş.
Silgerçekten her cümlesi ayrı güzel kitaplardan birdir , sevmiştim :)
YanıtlaSilBende merak ettim şimdi yazarı,yorumları ve tanıtımı okuyunca.Ayrıca alıntılara göz attımda kitabı seveceğime inanıyorum.Teşekkürler.
YanıtlaSilçok severek okumuştum.. en sevdiğim arkadaşımdan hediyeydi. benim için özel bir romandır..
YanıtlaSilMerhaba Metin Bey, öncelikle emeğinize sağlık, Barış Bıçakçı benim de en sevdiğim yazarlardan biridir bu nedenle onunla ve edebiyatiyla ilgili bir yazı okumak keyifli oldu. Fakat düzeltmek isterim ki fotograftaki Barış Bıçakçı değil Seyfi Teoman. Yani Bizim Büyük Çaresizliğimiz filminin yönetmeni. Sizin de yazınız da belirttiğiniz gibi Bıçakçı nın hali hazırda bulunan hiçbir fotoğrafı yok.
YanıtlaSilEsra Hanım çok teşekkürler uyarınız için. Fotoğrafı aldığım sitede Barış Bıçakcı diye bu fotoğrafa yer verilmiş. Ben de öyle zannettim.
SilBenim ismim de Metin değil ya :) olsun isimlerin ne önemi var.