Haziran 2013, 31. Baskı
İlk Basım: 1946
İlk Basım: 1946
238 Sayfa
AFD:
Ahmet Hamdi Tanpınar, kitabın önsözünde tek cümleyle özetliyor aslında Beş Şehir'i: “Beş Şehir'in asıl konusu hayatımızda kaybolan şeylerin ardından duyulan üzüntü ile yeniye karşı beslenen iştiyaktır."
Beş Şehir, Tanpınar'ın gözünden yeni kurulan Cumhuriyetin; Ankara, Erzurum, Konya, Bursa ve İstanbul'unun; tarihi, mimari ve kültürel yönünden ele alındığı muhteşem bir eser. Tanpınar'dan dinledikçe, daha önce o şehirlerde yaşamış/gezmiş olunmasına rağmen, o şehirleri Tanpınar'ın önderliğinde yeniden keşfetmek istiyor insan.
Babamın evi Bursa'da Yeşil Cami'nin bir sokak aşağısındadır. Yeşil Cami'yi kaç defa ziyaret etmişliğim, namaz kılmışlığım var fakat Tanpınar'ın anlattığı çoğu detaya hiç dikkat etmemiştim. Bir sonraki ziyaretimde rehberim kesinlikle Tanpınar olacak. Bursa'yı da, Allah izin verir de diğer şehirlere yolumuz düşerse, diğer dört şehri de Tanpınar rehberliğinde gezmek isterim.
Kitabı okuyacaklara birkaç naçizane tavsiyem var: Elinizin altında ya da telefon/tabletinizde bir sözlük bulundurun. Zira ben kaç defa "vuzuh" ve "aksülamel"in anlamlarına baktığımı hatırlamıyorum. O kadar fazla bakmama rağmen anlamlarını yine unuttum. Ben bir sözlüğe bakıp geleyim. :) İkinci olarak; Anlatılan mekanları, tarihi yerleri, yapıları gözünüzde daha iyi canlandırabilmek adına mutlaka internetiniz olsun. Google sağolsun bana çok yardımcı oldu bu konuda. Son olarak da; kesinlikle Beş Şehir'i roman tarzında sürükleyici bir kitap olarak düşünmeyin. Bir başucu kitabı gibi sindire sindire okuyun.
Altı Çizilesi:
Beş Şehir, Tanpınar'ın gözünden yeni kurulan Cumhuriyetin; Ankara, Erzurum, Konya, Bursa ve İstanbul'unun; tarihi, mimari ve kültürel yönünden ele alındığı muhteşem bir eser. Tanpınar'dan dinledikçe, daha önce o şehirlerde yaşamış/gezmiş olunmasına rağmen, o şehirleri Tanpınar'ın önderliğinde yeniden keşfetmek istiyor insan.
Babamın evi Bursa'da Yeşil Cami'nin bir sokak aşağısındadır. Yeşil Cami'yi kaç defa ziyaret etmişliğim, namaz kılmışlığım var fakat Tanpınar'ın anlattığı çoğu detaya hiç dikkat etmemiştim. Bir sonraki ziyaretimde rehberim kesinlikle Tanpınar olacak. Bursa'yı da, Allah izin verir de diğer şehirlere yolumuz düşerse, diğer dört şehri de Tanpınar rehberliğinde gezmek isterim.
Kitabı okuyacaklara birkaç naçizane tavsiyem var: Elinizin altında ya da telefon/tabletinizde bir sözlük bulundurun. Zira ben kaç defa "vuzuh" ve "aksülamel"in anlamlarına baktığımı hatırlamıyorum. O kadar fazla bakmama rağmen anlamlarını yine unuttum. Ben bir sözlüğe bakıp geleyim. :) İkinci olarak; Anlatılan mekanları, tarihi yerleri, yapıları gözünüzde daha iyi canlandırabilmek adına mutlaka internetiniz olsun. Google sağolsun bana çok yardımcı oldu bu konuda. Son olarak da; kesinlikle Beş Şehir'i roman tarzında sürükleyici bir kitap olarak düşünmeyin. Bir başucu kitabı gibi sindire sindire okuyun.
Altı Çizilesi:
Sevdiğimiz şeyler bizimle beraber değişirler ve değiştikleri için de hayatımızın bir zenginliği olarak bizimle beraber yaşarlar.
Eski medeniyetimiz dinî bir medeniyetti. Beğendiği, benimsediği adama ölümden sonra verilecek tek rütbesi vardı: Evliyalık. Onun içindir ki İstanbul evliya ile doludur.
İstanbul gittikçe ağaçsız kalıyor. Bu hal, aramızdan şu veya bu âdetin geleneğin kaybolmasına benzemez. Gelenekler arkasından başkaları geldiği için veya kendilerine ihtiyaç kalmadığı için giderler. Fakat asırlık bir ağacın gitmesi başka şeydir. Yerine bir başkası dikilse bile o manzarayı alabilmesi için zaman ister. Alsa da evvelkisi, babalarımızın altında oturdukları zamanın kutladığı ağaç olamaz.
Bir ağacın ölümü, büyük bir mimari eserin kaybı gibi bir şeydir. Ne çare ki biz bir asırdan beri, hatta biraz daha fazla, ikisine de alıştık.
İstanbul daima fakiri bol bir memleketti
Gerçekte, tulumbacı, mitolojinin ateşten doğan ve ateşte yaşayan semenderine benzeyen bir mahlûktu.
Eski medeniyetimiz dinî bir medeniyetti. Beğendiği, benimsediği adama ölümden sonra verilecek tek rütbesi vardı: Evliyalık. Onun içindir ki İstanbul evliya ile doludur.
İstanbul gittikçe ağaçsız kalıyor. Bu hal, aramızdan şu veya bu âdetin geleneğin kaybolmasına benzemez. Gelenekler arkasından başkaları geldiği için veya kendilerine ihtiyaç kalmadığı için giderler. Fakat asırlık bir ağacın gitmesi başka şeydir. Yerine bir başkası dikilse bile o manzarayı alabilmesi için zaman ister. Alsa da evvelkisi, babalarımızın altında oturdukları zamanın kutladığı ağaç olamaz.
Bir ağacın ölümü, büyük bir mimari eserin kaybı gibi bir şeydir. Ne çare ki biz bir asırdan beri, hatta biraz daha fazla, ikisine de alıştık.
İstanbul daima fakiri bol bir memleketti
Gerçekte, tulumbacı, mitolojinin ateşten doğan ve ateşte yaşayan semenderine benzeyen bir mahlûktu.
Kitabın Tanıtımından:
Beş Şehir'in asıl konusu hayatımızda kaybolan şeylerin ardından duyulan üzüntü ile yeniye karşı beslenen iştiyaktır. İlk bakışta birbiriyle çatışır görünen bu iki duyguyu sevgi kelimesinde birleştirebiliriz. Bu sevginin kendisine çerçeve olarak seçtiği şehirler, benim hayatımın tesadüfleridir. Bu itibarla onların arkasında kendi insanımızı ve hayatımızı, vatanın manevi çehresi olan kültürümüzü görmek daha da doğru olur. Bizden evvelki nesiller gibi bizim neslimiz de, bu değerlere, şimdi medeniyet değişmesi dediğimiz, bütün yaşama ümitlerimizin bağlı olduğu uzun ve sarsıcı tecrübenin bizi getirdiği sert dönemeçlerden baktı. Yüzelli senedir hep onun uçurumlarına sarktık. Onun dirseklerinden arkada bıraktığımız yolu ve uzakta zahmetimize gülen vaitli manzarayı seyrettik.
Ahmet Hamdi Tanpınar Hakkında:
forumdas.net |
23 Haziran 1901 tarihinde İstanbul'da doğdu. İstanbul'da Ravaz-i Maarif İbtidaisi'nde, Sinop ve Siirt rüşdiyelerinde, Vefa, Kerkük ve Antalya sultanilerinde öğrenim gördü. Baytar Mekteb'ne girdi. Bu okulu bırakarak İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi'ne başladı. 1923 yılında mezun oldu. Erzurum, Konya ve Ankara liseleriyle, Gazi Eğitim Enstitüsü ve Güzel Sanatlar Akademisi'nde edebiyat öğretmenliği yaptı, aynı akademide estetik ve sanat tarihi dersleri verdi (1932 - 1939). 1939 yılında İstanbul Üniversitesi'ne Yeni Türk Edebiyatı Profesörü olarak atandı. Maraş Milletvekili olarak 1942-1946 yıllarında Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde bulundu. Bir süre Milli Eğitim Müfettişliği yaptıktan ve Güzel Sanatlar Akademisinde eski görevinde çalıştıktan sonra 1949 yılında İstanbul Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü'ne yeniden döndü ve bu görevde iken 24 Ocak 1962 tarihinde İstanbul'da vefat etti.
Kaynak: Biyografi.net
Ahmet Hamdi Tanpınar Kitapları:
Roman
Huzur (1949)
Saatleri Ayarlama Enstitüsü (1962)
Sahnenin Dışındakiler (1973)
Mahur Beste (1975)
Aydaki Kadın (1986)
Ayna (1950)
Şiir
Şiirler (1961)
Deneme
Beş Şehir (1946)
Yahya Kemal (1962)
Edebiyat Üzerine Makaleler (1969) (ölümünden sonra derlenmiştir)
Yaşadığım Gibi (1970) (ölümünden sonra derlenmiştir)
İnceleme
XIX. Asır Türk Edebiyatı Tarihi (1949, 1966, 1967)
Hikâye
Abdullah Efendinin Rüyaları (1943)
Yaz Yağmuru (1955)
Hikâyeler (yazarın ölümünden sonra derlenmiş olan bu kitap, iki kitabındaki hiikâyelerin yanı sıra daha önce kitaplaşmamış hikâyeleri de içermektedir)
Kaynak: Wikipedia
Şuan Beş Şehir'in Istanbul kısmındayım. Altını çizdiğim pek çok kelime mevcut. Bazen bilinmeyen bir kelime, bazen mekanlar, bazen de kişiler...
YanıtlaSilKitap şuan için iyi gidiyor bakalım sonu nasıl olacak.
Çizmediğiniz yerler daha fazladır büyük ihtimalle :)
SilRoman tarzında olmadığı için, sonunda da, kitabın bütününde olan dinginliğini koruyor.