23 Kasım 2013 Cumartesi

Beyoğlu'nun En Güzel Abisi - Ahmet Ümit

BEYOĞLU'NUN EN GÜZEL ABİSİ
AHMET ÜMİT
Everest Yayınları
Ekim 2013, 1. Baskı
412 Sayfa


AFD:
    Ahmet Ümit'in son kitabını Kitap Kardeşliği okuma grubumuz ile okudum. Kitap Kardeşliği ile okumanın nasıl farklı bir zevk olduğundan daha önce de bahsetmiştim. Kitap Kardeşliği nedir merak edenler için: http://beyazkitaplik.blogspot.com/2013/01/kitap-kardesligi-kitap-okuma-grubu.html

     Gelelim Beyoğlu'nun En Güzel Abisi'ne, bu kitapta da bizi tanıdık karakterler; Başkomser Nevzat, Ali ve Zeynep komiserler karşılıyor. Mekan Tarlabaşı, Tarlabaşı'nda bir ceset; Engin, Engin'i öldürmüş olma ihtimali bulunan ve suçu birbirlerine atan cinayet zanlıları.

     Her Ahmet Ümit kitabında olduğu gibi katili ararken, romanın alt metninden bir şeyler öğreniyoruz. Alt metinde bu seferki konumuz Tarlabaşı'nın tarihi. Bu kitaptan önce orada ne yaşandığını, üzülerek söylemeliyim ki, bilmiyordum. İstanbul'u pek bilmem ama Tarlabaşı'nın nasıl kötü bir semt olduğunu hep duyardım. Tarlabaşı'nın neden bu durumda olduğunu Ahmet Ümit sayesinde öğrenmiş oldum. Ve Gezi Parkı'nın bence romana işlenmesi gayet güzel olmuş, olayların ne tarafında olursak olalım, orada müthiş bir kenetlenmenin yaşandığını ve uygulanan yanlış politikalarla polisin halka nasıl düşmanmış gibi gösterildiğini maalesef şahit olduk. Ahmet Ümit'te bunları romanının alt metninde kullanmış. Açıkçası beni hiç rahatsız etmedi.

- Kitabın gidişatnı etkileyecek bilgi içerir, kitabı okumayanlar lütfen bu bölümü okumasın-
    Ahmet Ümit'i tek eleştireceğim nokta, kitapta kendinden bahsedip kitaplarını övmesi, bana çok gereksiz ve itici geldi maalesef. Belki okuyucuyu şaşırtmak, farklı bir katil zanlısı profili çizmek adına konmuştur ama olmamış. Tamam ben düşündüm acaba katil yazar mı çıkacak diye, hatta katil yazar çıkarsa bir daha Ahmet Ümit kitabı okumam da dedim. (İyi ki çıkmadı) Fakat gerçekten çok gereksiz olmuş, kitapta sırıtmış ve benim düşünceme göre kimse kendini, yaptığı işi övmemelidir. Sizi başkaları övmelidir. Ki Ahmet Ümit'in böyle bir şeye hiç ihtiyacı yoktu...
- Kitabın gidişatnı etkileyecek bilgi içerir, kitabı okumayanlar lütfen bu bölümü okumasın-

    Genelde Ahmet Ümit okuyanların çoğu, katili çok kolay tahmin ettiğini belirtir ve bu yüzden kitaptan zevk almadığını söyler. Ben böyle düşünenlerden değilim.

    Ahmet Ümit'in Genç Bakış programında gelen "Ahmet Ümit kitaplarını okurken artık kitabın yarısına geldiğimde katilin kim olduğunu tahmin etmeye başladım. Ahmet Ümit'in kurgusuna o kadar alıştım ki, her şeyi görüyorum, beni ne zaman şaşırtacak?" sorusu üzerine verdiği cevap mutlaka okunmalı.

  "Benim sorunum aslında "Katil kim?" meselesi değil. Benim romanlarımdaki ana mesele bu değil. Aslında polisiyede de artık bu bitti. Yani bu mesele Agatha Christie döneminde geçerliydi. "Katil kim?", "Kim yaptı?" ama artık bu değil önemli olan o hikaye içerisinde katilin neden suç işlediği? suçu yaratan koşullar ve cinayetin bir insan ruhunda yarattığı etki. Beni ilgilendiren bu, yani okurların büyük bir merakla o cinayeti takip ederken aynı zamanda hayat hakkında, yaşadıkları ülke hakkında, kendileri hakkında bilgi sahibi oluyorlarsa benim için bu yeterli" Katili ararken öğrendiklerim benim için de yeterli. Belki de bu yüzden seviyorumdur Ahmet Ümit'i.

  Son olarak yukarıda adını andığımız fakat öyle alelade adını anmakla geçiştiremeyeceğimiz, Başkomserimiz Nevzat'tan bahsetmeden olmaz. Benim, belki de herkesin görmek istediği polis profili. Karakter sahibi, babacan, yeri geldiğinde verilen görevi bile eleştirebilen onurlu bir polis Nevzat. Gerçekte böyle polislerimiz de vardır ama sayıları gerçekten çok az. Ya da böyle polislere uzun bir ömür şansı sunulmuyor diyebiliriz. (Rahmetli Gaffar Okan gelir hep aklıma)

    Başkomser Nevzat'ın ortaya çıkışını da şöyle anlatır Ahmet Ümit; Nevzat karakteri şöyle çıktı 1998 yılında Yeniyüzyıl gazetesi Avrupa'da ve Amerika'daki gibi biz de polisiye öykü yayınlayalım dendi ben de tam sayfa bir hikaye yazayım dedim ama burada bir baş karakter olsun dedim, Sherlock Holmes gibi Hercule Poirot gibi, Başkomser Nevzat böyle çıktı. Başkomser Nevzat'ı oluşturan bir gerçek karakter, iki sinema karakteri var. Gerçek karakter 12 Eylül öncesi Adana'da Emniyet müdürü olan Cevat Yurdakul'dur. Cevat Yurdakul öldürülmüştü o zaman. Namuslu ve dürüst bir insandı. Bir o esinledi beni diğerleri de iki sinema karakteri Yavuz Turgul'un Muhsin Bey filmindeki Muhsin Bey karakteri diğeri ise mutlaka izlemeniz önerdiğim Atıf Yılmaz'ın filmi ""Ah Güzel İstanbul"dur. Sadri Alışık'ın oynadığı Haşmet İbriktaroğlu. İki tane kaybetmiş İstanbullu ve bir gerçek polisten yola çıkarak  Başkomser Nevzat Karakterini yarattım.
 
   Ahmet Ümit okumaya, daha doğrusu, Ahmet Ümit'in içinde Başkomser Nevzat olan kitaplarını okumaya yazım sırasıyla başlamak gerekir diye düşünüyorum. Bence bir Kavim'i okumadan İstanbul Hatırası'nı okumak kesinlikle kitaptan alınacak zevki düşürecektir. Başkomser Nevzat kitapları yayınlanma sırasıyla şu şekildedir; Şeytan Ayrıntıda Gizlidir - Kavim - İstanbul Hatırası - Sultanı Öldürmek - Beyoğlu'nun En Güzel Abisi. Bir de henüz okumadığım üç adet çizgi romanı mevcuttur; Çiçekçinin Ölümü, Tapınak Fahişeleri ve Davulcu Davut'u kim öldürdü.

   Yazımı özetlemek gerekirse; Ahmet Ümit ve romanın baş karakteri Nevzat'ı çok sevdiğimden Beyoğlu'nun En Güzel Abisi'ni okurken oldukça keyif aldım ve Ahmet Ümit'e başlangıç kitabı olarak değil de, daha önce Ahmet Ümit okumuş olanlar için mutlaka önereceğim bir kitap.

gokcentunc.deviantart.com
Kitabın kapak fotoğrafının aslı.


Altı Çizilesi
   Genç arkadaşlarımızı daha iyi yetiştirmek için polis akademisine mutlaka bir vicdan ya da empati dersi konulması gerekiyordu. 

  Gezi Parkı'nda neler yaşandığını hatırlıyordum, korkunçtu. Hükümet acımasızca sürmüştü bizim çocukları göstericilerin üstüne. Hepimiz için utanç vericiydi. Bir kez daha anlamıştık ki bir ülkede otoriter bir yönetim varsa ilk kaybeden polis teşkilatı olurdu.

   Devlet, vatandaşa karşı olan görevini gerektiği gibi yerine getirse ne Beyoğlu'nun en güzel abisi olur ne de en şahane babası... Devlet işini yapmadığı için, görevini yapan memurlar kahraman muamelesi görüyor. 

  Şiddeti kullanarak ideal bir toplum yaratamazsın.

 "İnsan yaşadığı yere benzer" demişti bir şair. Hukukumuz da yaşadığımız yerler gibiydi, eskimiş, işlevini yitirmiş, çürümeye terk edilmiş, yıkılmak üzere...

  Bu ülkede canlı cansız her şey satılık. Paran varsa her şeyi satın alabilirsin, elbette en başta da insanları. Doktorları, hakimleri, savcıları, polisleri... Bu ülkenin sorunu ahlaksızlık, şeref yoksunluğu, onur kaybı...

  Kaybetmiş insanları, kazananlardan daha yakın bulurum kendime.



Kitabın Tanıtımından: 
  Yılbaşı gecesi işlenen bir cinayet... Tarlabaşının arka sokaklarında bulunan bir erkek cesedi. Öldürülmüş erkeklerin en yakışıklısı, belki de en kötüsü. Karanlık sırların ortaya çıkardığı utanç verici bir gerçek. Gururlarının kurbanı olmuş erkekler, onların hayatlarını yaşamak zorunda olan kadınlar. Bu cinayetler yatağında, bu kötülükler bahçesinde, bu insan eti satılan can pazarında masumiyetini korumaya çalışan bir adam. Bir zamanlar İstanbulun en gözde yeri olan Beyoğlunun hazin hikâyesi. 

    Karanlık... Soğuk havayla iyice ağırlaşan bir karanlık. Uzaklardan şarkılar geliyor kulağına, neşeli kadın çığlıkları, ayarını yitirmiş sarhoş naraları, biri küfrediyor belki ana avrat, belki ağlıyor biri hıçkıra hıçkıra, belki biri sessizce ölüyor bu gürültünün, bu hengâmenin ortasında. Umurunda değil. Hepsinden sıyrılmış, sadece öfke... 

    Nereye gittiğini bilmeden yürüyor, nefret tarafından kuşatılmış olarak. Kıskançlık denen o canavar, çelikten pençesine almış yüreğini, habire sıkıyor. "Kadınlar," diyor bir ses zihninin derinliklerinden... "Kadınlar, onlarla oynayamazsın... Oynadığını zannedersin ama bir de bakmışsın, asıl oyuncak sen olmuşsun." Hayatına giren kadınların yüzleri beliriyor sokağın zemininde. Birer birer düşüyor görüntüleri ayaklarının dibine. Hepsinin boynu bükük, hepsinin gözlerinde keder. Hepsi üzgün... Aldırmıyor, bir su birikintisiymiş gibi basıp geçiyor üzerlerinden ama yeniden düşüyor görüntüler zemine. "Kadınlar," diyor o ses yine, "Kadınlardan asla kurtulamazsın, hayaletleri hayatın boyunca seni takip eder."


23 Kasım 2013 tarihinde "Beyoğlu'nun En Güzel Abisi"ni en uygun fiyatla satan kitap satış siteleri:
MaxKitap 10,00 TL 
HepsiBurada 14,00 TL
KitapZen 14,00 TL
D&R 14,00 TL 
KitapYurdu 14,08 TL
N11 14,44 TL


Ahmet Ümit Hakkında: Ahmet Ümit 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi Kamu Yönetimi Bölümü’nü bitirdi. 1985-1986 yıllarında Moskova Sosyal Bilimler Akademisi’nde eğitim gördü. Kitapları Almanya, Avusturya, Kore ve Yunanistan’da ilgi gören usta yazar Ahmet Ümit’in ‘Masal Masal İçinde’ adlı kitabı Kore’de, ‘Sis ve Gece’ isimli eseri Almanya’da ‘Beyoğlu Rapsodisi’ Yunanistan’da, ‘Kukla’ adlı romanı ise Fransa’da yayımlandı. Ve yazar hakkında, gazetelerde övgü dolu çok sayıda makale yer alıyor.




Ahmet Ümit Kitapları:
1. Sokağın Zulası (1989)
2. Çıplak Ayaklıydı Gece (1992)
3. Bir Ses Böler Geceyi (1994)
4. Masal Masal İçinde (1995)
5. Sis ve Gece (1996)
6. Tapınak Fahişeleri (1997)
7. Agatha'nın Anahtarı (1999)
8. Kar Kokusu (1998)
9. Patasana (2000)
10. Şeytan Ayrıntıda Gizlidir (2002)
11. Kukla (2002)
12. Beyoğlu Rapsodisi (2003)
13. Aşk Köpekliktir (2004)
14. Başkomser Nevzat Çiçekçinin Ölümü (2005)
15. Kavim (2006)
16. Ninatta'nın Bileziği (2006)
17. İnsan Ruhunun Haritası (2007)
18. Olmayan Ülke (2008)
19. Bab-ı Esrar (2008)
20. İstanbul Hatırası (2010)
21. Başkomser Nevzat Davulcu Davut'u Kim Öldürdü? (2011)
22. Sultanı Öldürmek (2012)
23. Beyoğlu'nun En Güzel Abisi (2013)
24. Elveda Güzel Vatanım (2015)

10 yorum:

  1. merak ettiğim bir kitaptı.. teşekkürler

    YanıtlaSil
  2. bir şy için , tek bir şey için bu kitabı okuyacağım , şu çirkinin fotosu , maaşaAllah ona , :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Okumaya elinizin gitmediği kitapları söyleyin de, onlarla da foto çekinelim :)

      Sil
  3. yeni bitirdim bende...ne yazsa okurum dediğim yazarlardan..
    bir beyoğlu rapsodisi ya da patasana değildi benim için ama yine de güzeldi..
    postu da ayrı bir keyifle okudum.söylemeden geçmeyeyim;)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kesinlikle bir Kavim'de değildi ama yine de güzeldi :)

      Sil
  4. Ben daha önce böyle bir kitap okumamıştım.Gerçekten muhteşem bir kitap.Kitapta beni çok şaşırtan bir şeye denk geldim.Bundan bahsetmiycem.Okuyanlar anlayacaklardır zaten.Bir Ahmet Ümit hayranı olduğum için bu kitap süperdi...

    YanıtlaSil
  5. Su siralamayi ogrendigim iyi oldu İstanbul hatirasi ndan baslayacaktim daha gerilerden alayim bari :)

    YanıtlaSil
  6. Ben beyoğlunun en guzel abisini okudum ve ilk defa bu kadar akici guzel bir kitap gormedim istanbul hatirasini okuyacagim inşallah oda guzeldir

    YanıtlaSil
  7. Ben beyoğlunun en guzel abisini okudum ve ilk defa bu kadar akici guzel bir kitap gormedim istanbul hatirasini okuyacagim inşallah oda guzeldir

    YanıtlaSil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...