Çevirmen: Ahmet ERGENÇ
Sel Yayınları
Kasım 2014, 1. Baskı
Orijinal İlk Basım: 1965
276 Sayfa
AFD:
"Amerikan Rüyası"nda kahramanımız; II. Dünya Savaşı'ndan bir kahraman olarak dönen Stephen'dır. Bu kahramanlık onu ülke çapında ünlü yapmıştır. Bir üniversitede ders vermekte hatta bir Talk-Show programı da yapmaktadır. Yani hayatı tam anlamıyla bir "Amerikan Rüyası"dır. Fakat her rüyanın bir sonu olduğu gibi kahramanımız da uyanmaya başlamıştır. Hayatta her şeyi yaşadığını düşünmektedir. Hayattan zevk almamaya başlar ve bu düşünce onu farklı yollara sevk eder...
Ben kitap okurken kahramanı ve seçimlerini çok önemserim. Eğer kahramanı sevmemişsem o kitap elimde sürünmeye başlar. Maalesef "Amerikan Rüyası"nın kahramanı Stephen'ı sevemedim. Hayat onlara tüm imkanlarını sunmuşken, şükür edip keyfini çıkarması gereken insanların, gereksiz şımarıklıklara yönlenerek hayatlarını mahvetmelerini algılayamıyorum. Bu tür insanlardan gerçek hayatta hazzetmediğim gibi kitaplarda da onların hikayelerini okumayı sevmiyorum.
Ben kahraman takıntım yüzümden kitaptan çok fazla keyif almasam da Norman Mailer, "Amerikan Rüyası"nda, II. Dünya Savaşı'ndan yeni çıkan Amerika'daki yaşama eleştirel bir gözle bakıyor. Kitabın bir kısmı, Norman Mailer'ın yaşamıyla paralel ilerlemektedir. Yazarımız da kitabın kahramanı gibi II. Dünya Savaşı'na katılmış, ilk yazdığı roman "Çıplak ve Ölü"nün büyük ses getirmesiyle şöhretle tanışmış ve "Amerikan Rüyası"nı yaşamaya başlamıştır. Kendi yaşadığı durumu ve dönemi eleştirmesi açısından ele alındığında "Amerikan Rüyası" okunmaya değecek bir kitap.
Kitabın Tanıtımından:
Stephen Rojack bir savaş kahramanı ve eski bir politikacıdır. “İyi” bir işi, “başarılı” bir evliliği vardır. Bu son derece normal ve bir o kadar tek düze yaşamın sınırları içinde nefes alamaz hale geldiğinde Amerikan Rüyası’na son verir ve içindeki canavarı serbest bırakır.
Bir anlık çılgınlıkla başladığı tehlikeli oyunda Rojack, toplumsal normların yaldızlı kabuğunu soyarak kötülüğün ve acımasızlığın karanlık dünyasında baş döndürücü bir yolculuğa çıkar.
Yayınlandığı dönemde sert dili ve alışılmadık içeriğiyle büyük tartışmalar yaratan Amerikan Rüyası’nda Mailer, İkinci Dünya Savaşı sonrası toplumsal yapıya yıkıcı bir eleştiri yöneltirken, insanın karanlık yönünü de açığa çıkarıyor.
Bir anlık çılgınlıkla başladığı tehlikeli oyunda Rojack, toplumsal normların yaldızlı kabuğunu soyarak kötülüğün ve acımasızlığın karanlık dünyasında baş döndürücü bir yolculuğa çıkar.
Yayınlandığı dönemde sert dili ve alışılmadık içeriğiyle büyük tartışmalar yaratan Amerikan Rüyası’nda Mailer, İkinci Dünya Savaşı sonrası toplumsal yapıya yıkıcı bir eleştiri yöneltirken, insanın karanlık yönünü de açığa çıkarıyor.
Norman Mailer Hakkında:
(1923-2007) ABD’nin New Jersey eyaletinde doğdu. Brooklyn’de büyüyen Mailer on altı yaşındayken mühendislik okumak için Harvard Üniversitesi’ne girdi. İkinci Dünya Savaşı’nda Filipinler’de görev yaptı. 1948’de yayımlanan ünlü ilk romanı Çıplak ve Ölü’nün temelinde orduda edindiği deneyimler vardır. Yazar, Deer Park ve Barbarlık Kıyısında’nın ardından 1964’te dördüncü romanı Amerikan Rüyası’nı Esquire dergisinde sekiz aylık bir tefrika halinde yayımlamış, daha sonra yayımlanan gözden geçirilmiş nüshanın editörlüğünü de E.L. Doctorow yapmıştır. Roman dışında da pek çok alanda eserler veren Mailer, Armies of the Night ve Celladın Şarkısı adlı eserleriyle iki kez Pulitzer Ödülü’ne layık görülmüştür.
Kaynak: Sel Yayıncılık
achievement.org |
Kaynak: Sel Yayıncılık
Aklıma Kaptan Amerika'nın ilk filminde o kadar süper asker olmuş karakterin tiyatro, şov malzemesi gibi kullanılmasını hatırladım. Savaştan çıkmak çok ciddi etkiler bırakıyor insanda. Etrafında bu kadar ölüm olan bir yerden çıkıp normal kalabilmek kolay bir şey değil.
YanıtlaSilKarakterle yaşadığım sorun; karakterin anormal olmasında değil aslında.
SilEvet, büyük bir savaş yaşamış bir karakter, dediğiniz gibi etrafında onca ölüm görmüş fakat yine de, bana göre yaptığı olayı hiç bir yaşanmışlık affettirmiyor.
Yoksa normal olmayan karakterlerle bir sorunum yok :)
İlginç bir kitaban benziyor, özellikle dönem romanlarını (ve filmlerini) çok severim, 50'li -60'lı yıllar da favorim, merak ettim:) Ama benim de aslında sizin gibi karakteri sevmedim mi romana ısınmam zor oluyor.. keyifli okumalar:)
YanıtlaSil