31 Mayıs 2012 Perşembe

Karahindiba - Sinan Sülün

KARAHİNDİBA
SİNAN SÜLÜN
Sel Yayıncılık
Eylül 2011, 2.Baskı
136 Sayfa
AFD:
   Karahindiba, bir ilk kitap. 1980 doğumlu Sinan Sülün'ün birbirinden güzel üç adet öyküsünden oluşuyor. Sinan Sülün'le Başucumdaki Kitap'ta yayınlanan öyküsüyle tanışmış ve hemen kendi kitabını ve öyküsünde adı geçen kitapları listemize eklemiştim. İyiki eklemişim, bu kadar tanıdık hikayeleri, bu kadar içten yazan; okurken insanı sıkmayan bir yazar Sinan Sülün. Kitapta; hayatta kendine saygın bir yer edinememiş, aslında o saygın yerde de pek gözü olmayan, dışarıdan bakılınca sıradan fakat aslında kendine müstesna kişiliklere sahip insanların hikayeleri var.

   Aslında çok fazla birşey söylememe gerek yok, Başucumdaki Kitap'ta yayınlanan öyküsünü ve kitaptan yaptığım alıntıları okursanız ne demek istediğimi anlayacaksınız.

   İnsanlar ölümden korktukları ve hayatı aşktan daha büyük kabul ettikleri için zaman her şeyin ilacıdır der. Buna inanırsan, ölmezsin. Bir süre sonra aşk acısı çeken her insan gibi senin de yaran kapanmaya, kabuk bağlamaya, kaşınmaya başlar. Kaşırsın. Kabuk düşer. Artık yaran kanamadığı yahut kabuğunu göremediğin için unutursun. Üzerine yeni aşklar giymeye, yeni sevdalar sürmeye çalışırsın. Gördün mü zaman geçirir demiştik der en yakın arkadaşların aylar sonra. Gülersiniz hep birlikte o uykusuz, gözyaşlarından yastık başlarının, arkadaş omuzlarının sırılsıklam olduğu, uykularından sıçrayarak uyandığın gecelere. Ama sadece sen bilirsin gerçeği. Onların yanından ayrıldıktan sonra hemen eve gidip soyunursun. Yaralarına bakarsın. Oradadır işte izleri. Ne yaparsan yap yok olmazlar. Tekrar sızlamaya başlar. Duyumsarsın. Bazen hiç neden yokken, hayatında yeni birisi varken, her şey iyi gidiyorken, mutluyken, birisini severken ama asla aşık değilken. Aynanın karşısına geçer, o eski yaralarına bakarsın. Ondan sonraki bütün ilişkilerinde çıplaklık konusunda rahat olamamanın sebebi de budur belki. Yeni sevgililerinin görecek diye korktuğun kapanmış yaralarına parmaklarının ucuyla dokunursun. Bir sertlik gelir eline. Yaranın izine bastırdıkça acıtan. Derinin hemen altındadır o gün kırılan kalbin parçası. Vücudun atamamıştır, atamaz da. Artık o senin bir parçandır. Hissedersin. Yeniden batar. Dünyanın tadı bozulur. Ekşir. Yaralarının kabardığını görürsün. Hiçbir şey eskisi gibi olmaz. Olamaz. İşte o zaman anlarsın. Her kalbin tek bir aşk için yaratıldığını. Sf:63

   Kitapta 3 öykü olduğunu belirtmiştim. Aralık;  bir kaybetmişliğin, uğruna herkesi karşısına alacak kadar inandığı işini ve eşini kaybeden Rıfat'ın kendinden ve hayattan bezmişliğinin öyküsü.  
   Mavi Pelikan; tutkulu bir aşkı, çoğumuz gibi sadece korkuları yüzünden sıradanlaştıran Numan'ın hikayesi.  
   Karahindiba ise; hayatı keşkeleriyle yaşayan, hep seçmediği diğer yolların onu nereye çıkaracağını merak eden Adnan Çubuk'un hikayesi.


   Sizi Karahindiba'daki beğendiğim satırlarla başbaşa bırakmadan önce, Sinan Sülün'ün kaleminden çıkacak yeni kitabının bir roman olacağını ve bu romanı sabırsızlıkla beklediğimi de belirtmek isterim.

Altı Çizilesi:
    Çok fazla alıntı yapmış gibi gözükebilirim fakat bunlar sadece birkaçı, Sinan Sülün'ün neredeyse her cümlesi altı çizilecek nitelikte.

   Bize her şeyi yanlış öğretmişler. Bu dünyanın dörtte biri kara, dörtte biri gözyaşıymış. İnsanlıktan ikmale kalmışız haberimiz yok sf:37

   Keşke kıyıya çıkmasaydık anne. Zaten geldiğimiz yer burası değil mi? Geri dönerdik dünyanın rahmine. Sf:39

   Yürümek istiyordu. Durmadan yürümek.  Acısının çoğulluğundan, yakıcılığından kurtulmak isteyen her insan gibi sadece yürümek. Yürümek acıya iyi geliyordu. Sf:40

   Çok konuşmazdı. Çekingen ve sıradandı. “Daha önce sizinle karşılaştık mı?” ya da “Bizim Mehmet’e ne kadar benziyorsunuz?”  denilen insanlar gibi herkese benzeyen, toplu resimlerde “İşte şu ortadaki esmer” diye gösterilirken, “Hangi esmer?” diye sorulan, dar bir yolda karşı karşıya kalındığında ilk kendisinin çekilip yol vereceği bilinen, markette alışveriş yaparken insanların yanına gelip “Salçalar hangi reyonda?” diye sorduğu, isminin sonuna asla ‘Bey’ alamayacak olan, yeni bir yere taşındıktan ancak altı ay sonra komşuları tarafından fark edilen bir tipi vardı. Sf:51

   Aşk ne zaman karşına çıkacağını bilmediğin, asla engelleyemeyeceğin, kabul etmekten başka çarenin kalmadığı bir fırtına gibidir. Kendini onun kollarına, senin için seçtiği yazgıya bırakırsın. Fırtına dindiğinde belki kendini güneşin bütün bedenini ısıttığı bir bulutun içinde mutlulukla süzülürken bulursun, belki de soğuk ve yalnız kayalardan başka hiçbir şeyin olmadığı bir kıyıda. Ne olacağını asla bilemezsin. Ben sende bu bilinmezliği sevdim. Sf:56

   Sen, hepiniz çirkin bir balıkçının oltasına yakalanmışsınız. Balıkçılarının ayaklarının dibindeki kovanın içinde yaşamak için çırpınıp duruyorsunuz. Dünyayı o kova, yaşamayı ölmemek sanıyorsunuz. Özgürlüğünüz o kovanın hacmi, ömrünüz gün bitip balıkçı eve dönünceye kadar.
   Dışarıda koskoca bir dünya var. Zıplasan, çıksan göreceksin. Ölürüm diyorsun, denize kadar gidemem diyorsun. Gitme, öl, ne çıkar. Kovanın içinde senin gibi onlarca korkakla yaşayacağına, hiç değilse cesur ve özgür olarak ölürsün. Ama sen o kovadan atlayamayacak kadar korkaksın. Sen, senin için tüm hayatını vermeye hazır birini sevemeyecek kadar korkaksın. Sf:66

   Galiba bu dünyada herkes bir iz bırakmak için yaşıyordu.
  Duvardaki resim bunu sökülürken duvarın sıvasını yanında götürerek yapıyor, inşaat işçisi ustabaşından gizli bir tuğlanın üzerine ismini kazıyor, tapu kadastrodaki memur üç çocuk yapıyor, salyangoz ardında sümüğünü, don lastiği belde tahrişini, kalem kağıtta yazısını bırakıyor, zenginler okul yaptırıyor, yoksullar fotoğraf çektiriyor, an’lar hatıralaşıyor, kimisi intihar ediyor, kimisi resim yapıyor, kimisi roman yazıyordu.
İyi kötü hepsinin varlığını kanıtlayacak izler oluyordu. Yaşadıklarını başkalarına hatırlatacak, kendilerini iyi hissettirecek, bu dünyadan çekip giderken “Ben buradaydım, ben unutmayın” dedirtecek izleri.
   Oysa ben yaşarken unutulmuştum. sf:98

  Ben bu satırların altındayım sevgili okur. Şu an kafamı kaldırmış sana bakıyorum. Seni görebiliyorum. Senin hissettiklerini hissedebiliyorum. Senin de beni gördüğünü, neler hissettiğimi bildiğini biliyorum. O kadar yalnızdım ki, gidecek hiçbir yerim yoktu benim. Bu yüzden bu kitabın içindeyim. Öyle bir yere gelmiştim ki yazmaktan başka çarem kalmamıştı. Sf136

Kitap Hakkında: 
   Tanrı benden bir ısırık almış, tadımı beğenmemiş, bir kenara fırlatıvermişti.

   "Karahindiba, her dört kişiden birinin işsiz olduğu, otuz kişilik bir iş kadrosuna beş bin kişinin başvurduğu, üniversite mezunlarının asgari ücret + prim + yol formülü ile bile iş bulamadığı, iş görüşmelerinde "Eğer ormanda bir canlı olsaydınız ne olurdunuz?" gibi garip sorular soran insan kaynakları uzmanlarının ve sigortanın olmazsa olmaz olduğu gerçek ama bir o kadar da fantastik bir dünyayı, mizahın teselli edici, lezzetli dilini kullanarak anlatıyor.

  Sinan Sülün ilk hikâye kitabı Karahindiba'da fonda duyulan hevesli bir uğultuyu heyecanlı kalp çarpıntılarıyla dengeliyor ve sıkı bir yazarın geleceğinin müjdesini veriyor.Okuyun, pişman olmayacaksınız."-Metin Üstündağ

31.05.2012 tarihde farklı sitelerde "Karahindiba"nın  fiyatı: 

Sinan Sülün Hakkında:
    1980 yılında İstanbul'da doğdu. 2002 yılında İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi'nden mezun oldu. 2002-2005 yılları arasında Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, İletişim Anabilim dalında okudu. Hayvan Kültür Sanat Dergisi'nde ve Zipİstanbul dergilerinde editör olarak çalıştı. Birçok dergide ve gazetede röportajları, yazıları yayınlandı. Öğrencilik yıllarından itibaren tezgâhtar, garson, gişe memuru, redaktör, muhabir, editör, reprezant olarak birçok işte çalıştı. Halen uluslararası bir ilaç firmasında çalışmaktadır. Karahindiba ilk kitabıdır.

7 yorum:

  1. Teşekkürler detaylı tanıtımınız için..
    İsmini ve kapağını çok beğendiğim kitaplardan birisi Karahindiba..Sipariş ettim ben de, okuyabileceğim artık :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Rica ederim.
      Kesinlikle keyifli bir okuma sizi bekliyor.

      Sil
  2. tez vakitte okunmalı bu kitap bence de :)

    YanıtlaSil
  3. Çok güzel bir tanıtım olmuş.Teşekkürler.İlgimi çekti kitap,sevgiler...

    YanıtlaSil
  4. bu kitapla ikinci karşılaşmam... listeye aldım... paylaşımınıza teşekkürler..

    YanıtlaSil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...