25 Mayıs 2013 Cumartesi

Çavdar Tarlasında Çocuklar (Gönülçelen) - J.D.Salinger

ÇAVDAR TARLASINDA ÇOCUKLAR
(Gönülçelen)
The Catcher in the Rye
J.D. SALINGER
Çevirmen: Coşkun Yerli
Yapı Kredi Yayınları
Mayıs 2012, 30.Baskı
198 Sayfa

MRW:
     Diğer adı GÖNÜLÇELEN olan bu kitap kült eserler arasında yerini almış bir klasik olmasına rağmen "ahlâk dışı" ve "açık saçık" bulunduğundan ABD'nin birçok tutucu bölgesinde uzun süre yasaklı kalmış hatta hâlâ bazı Amerikan kütüphanelerinde yasaklı kitaplar arasındaymış. Bütün bunlar ve özellikle de ismi ( bence kitabın ismi çok ilgi çekici ve merak uyandırıcı) bu kitabı almamız için yeterli sebeplerdi. Uzun süredir kitaplığımızda bekleyen kitabı okumak istediğimde eşimle küçük bir önce ben okuyacağım hayır ben okuyacağım krizi yaşadık, gördüğünüz gibi ben kazandım :) (Ufff bıraksaydım da o okusaydı keşke..)

    "Modern zamanların başyapıtı" olarak değerlendirilen bu eser beni şok etti desem? Okumaya başladığım ilk sayfalardan beri bu nasıl bir kitap ya nidalarıyla, bunu okumaya devam etsem mi gerçekten düşünceleriyle ve vaktimi kesinlikle boşa harcıyorum hissiyle kitap bitti. Beğenmediğimi söylediğimde eşim çok şaşırdı, bunun klasik bir eser olduğunu ve kitabı o dönemin şartlarında değerlendirmem gerektiğini söyledi, ben de ona sen de oku sonra tartışalım bu gerçekten öyle dönemin şartlarında değerlendirilecek bir kitap değil, cidden çok saçma dedim ama bana inanmadı :) 

   Kitap, Holden Caulfield adlı karakterin 3 gününü, okuldan kovulmasıyla başlayan süreci ve başına gelenleri kendi ağzından anlatıyor. Kayda değer hiçbir şey yok, aksine bolca argo kelime var. (ergenliğin getirileri olsa gerek). Sanırım bu kitabı beğenmeyen bir tek ben varım. İnternetten biraz araştırdım ve inanamadım okuyanların neredeyse %99’u beğenmiş. Bir kitap için kült eser, klasik deyince zaten herkes için akan sular duruyor, herkes beğenmek zorunda hissediyor kendini galiba, kral çıplak diyemiyor kimse...
Kitabın Tanıtımından: 
    "Pek çok insanın hakkında konuştuğum için üzgünüm. Bildiğim tek şey; size anlattığım herkesi biraz özlüyorum. Bizim Stradlater'ı ve Ackley'yi bile, sözgelimi. Sanırım o lanet Maurice'i bile özlüyorum. Sakın kimseye bir şey anlatmayın. Herkesi özlemeye başlıyorsunuz sonra." Çavdar Tarlasında Çocuklar, Salinger'in tek romanı. Ergenlik çağının içinde, yetişkin dünyanın düzenine karşı isyankar bir çocuğun, bir Noel öncesi başına gelenler... Bu sürecin bir psikiyatri kliniğinde noktalanışı. Holden Caulfield'in masumiyet arayışının iç burkucu romanı. 
25 Mayıs 2013 tarihinde "Çavdar Tarlasında Çocuklar"ı en uygun fiyatla satan internet siteleri:
D&R 7,99 TL
KitapSihirbazı 8,28 TL 
İdefix 8,40 TL 
OkuOku 8,40 TL
AceleGelsin 8,64 TL
MaxKitap 8,88 TL

J.D.Salinger Hakkında:
   Asıl adı Jerome David Salinger'dır. 1 Ocak 1919, New York'da doğmuştur. 1951 tarihli Gönülçelen romanıyla ve münzevi yaşam tarzıyla tanınan ABD'li yazar. Yayımlanmış son özgün eseri 1965 tarihlidir ve son röportajını 1980'de vermiştir.

   Manhattan'da büyüyen Salinger, lise yıllarında hikâye yazmaya başladı ve II. Dünya Savaşı'nda görev almadan önce 1940'larda bu öykülerin birçoğunu yayımlattı. İlk öyküleri, Whit Burnett'ın çıkarttığı Story isimli dergide yer aldı. 1948'de eleştirmenler tarafından övgüyle karşılanan Muz Balığı İçin Mükemmel Bir Gün isimli öyküsü, daha sonraki birçok eserinin de yer alacağı The New Yorker dergisinde yayımlandı. 1951 tarihli ilk romanı Gönülçelen (Çavdar Tarlasında Çocuklar) popüler başarıyı hemen yakaladı. Romanın protagonisti Holden Caulfield'de, bir ergenin yabancılaşmasını ve masumiyetini kaybedişini anlatması, özellikle ergen okurlar arasında ilham kaynağı oldu. Halen okunan ve tartışılan roman yılda yaklaşık 250.000 adet satılmayı sürdürmektedir.

    Gönülçelen'in yakaladığı başarı dikkatlerin ve ilginin yazarın üzerinde toplanmasına sebep oldu. İnsanlardan uzaklaşan Salinger münzevi bir hayat sürmeye başladı ve gittikçe daha az yeni eser yayımladı. İkinci kitabı olarak Dokuz Öykü isimli hikâye derlemesi (1953), ardından ise bir novella ve bir kısa öykü içeren Franny ve Zooey (1961) yayımlandı. Son kitabı iki novella içeren Yükseltin Tavan Kirişini, Ustalar ve Seymour: Bir Giriş (1963) oldu. Yazarın yayımlanmış son eseri ise, The New Yorker'da 19 Haziran 1965'te yer alan Hapworth 16, 1924 isimli öyküydü.

    Sonraki dönemde Salinger, ilgiden uzak yaşamanın mücadelesini verdi. 1980'lerde biyografi yazarı Ian Hamilton'a dava açtı. 1990'larda, anılarını yazan eski sevgilisi Joyce Maynard ve kızı Margaret Salinger ile sorunlar yaşadı. 1996'da ufak bir yayınevi, Hapworth 16, 1924öyküsünü kitap olarak yayımlamak konusunda yazar ile anlaşmaya vardığını açıkladı, ancak duyurunun ardından gelen yoğun ilgi sebebiyle bu tasarı süresiz olarak ertelendi. Haziran 2009'da başka bir yazarın, Gönülçelen'deki karakterlerden birini kendi eserinde kullanması sebebiyle açılan telif hakkı ihlali davası uzun süre gündemde kaldı. Salinger, 27 Ocak 2010'da Cornish, New Hampshire'daki evinde doğal sebeplerden vefat etti.
Kaynak: Wikipedia

J.D.Salinger Kitapları:
Gönülçelen/Çavdar Tarlasında Çocuklar (1951)
Dokuz Öykü (1953)
Franny ve Zooey (1961)
Yükseltin Tavan Kirişini, Ustalar ve Seymour: Bir Giriş (1963)



10 yorum:

  1. Ben de yorumunuzu okurken sasirdim desem? :) Internette arastirmistim daha once ve hemen hemen herkes tarafindan sevilen bir kitap oldugunu gordum. Degerlendirmelerde hep yuksek not verilmis bir klasik. Bu sizin yorumunuz okuyacak olanlarin (ben de dahil) bir kez daha dusunmesini saglayacak. Farkli bakis acilari her zaman onemlidir. Tesekkurler. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Elif Hanım, kitabı okuyup yorumlamanızı çok isterim. bilmiyorum ne desem, belki de ben anlayamadım böyle büyük bir kült eseri :) diyeceğim ama ..
      zaten o değerlendirmelerde 3-4 kişi yüksek not verdi mi gerisi aynı notlarla gidiyor. bence değerlendirme yapanlar birbirlerinin yorum ve puanlarından çok etkileniyorlar.

      Sil
  2. Benim de uzun süredir merak ettiğim kitaplar arasında. Sizin yorumlarınıza ve fikirlerinize çok önem veriyorum ve güveniyorum. Şimdi merakım ikiye katlandı diyebilirim:)
    Keyifli okumalarınız daim olsun.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. çok teşekkür ederiz. iyi kitap kötü kitap yoktur. zaten herkes aynı kitabı sevip aynı kitabı beğenmeseydi bugün ortada bu kadar çok kitap ve yazar olmazdı.
      şimdi bu kadar merak edince kısa zamanda okursunuz sanırım :) ben de sizin yorumunuzu merakla bekliyorum :)
      sevgiler..

      Sil
  3. Şu yorumu görünce o kadar sevindim ki. Beğenmeyenlere beni de yazabilirsiniz. Okurken ve bitince acaba ben mi yanlış okudum diye düşündüm. Zaten ikinci yarı çok zor bitti. Yorum bile yapmadım çünkü biliyorum topa tutulacağım.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. :) yayınlamadan önce yazdığım yorumu eşime okuttum. of of of topa tutacaklar seni dedi. ee napim yani beğenmedim yalan yanlış mı yazsaydım dedim. yazdıklarım da arkasındayım. bakın siz de benimle aynı fikirdeymişsiniz ne güzel :)

      Sil
  4. Bir süre ertelemekte fayda var o halde:).Tanıtım için teşekkürler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. bilemiyorum tabi belki de siz beğenirsiniz ? :)

      Sil
  5. lise yıllarımda bana edebiyata farklı açılardan bakmamı sağlayan değerli bir öğretmenim hediye etmişti bu kitabı bana geçenlerde. lise biteli yıllar oldu ama görüşürüm hala. kitap başlarda çok tuhaf geldi bana. dili fazlaca basit gibiydi, hakkın var. fakat brn ayrıntılara acayip takılan bir insanım ve bu kitabın ayrıntılarında çok güzel cümleler gizli. onca argonun, onca bu ne yaaa nın aralasına sıkışıp pısıp kalmış güzel cümleler var. bunu fark ettim.

    YanıtlaSil
  6. The Catcher in the Rye, basit bir dilin nasıl olup da böylesi bir sanat formuna sokulmuşluğuyla benzersiz bir şeydir. Sanat eseri olması bir yana, kültlüğü de hafif hafif buradan gelir. Ama bu biraz kişisel bir yaklaşım. Daha evrensel övgüsü; gözden kaçmış, hatta bilerek gözden kaçırılan, hiçkimsenin dillendirmeye kayık görmediği basit gözlemleri ustaca aktarmasından kaynaklanıyor gibi algılıyorum. Ve buna ilaveten tabii ki bunu tam da yaşının karakteriyle yapması durumu var.

    Üzerine çok şeyler söylenebilir ama bu kitap tam bir "güneşin altında yaşanan yeni bir şey yok" kitabıdır. Ki bu özellik başta edebiyat olmak üzere tüm sanatların en güncel nüvesidir. Ve Holden karakterini iyi analiz etmek lazım. Kendisi aslında bir arketiptir. Çok sevilmesi de sevilmemesi de biraz bundan kaynaklanır.

    Emin olun tek değilsiniz sevmeyen olarak, bırakın tek olmayı azınlık bile değilsiniz. Sevmeyen sürüyle insan var. Kütüphanemde en az duran kitaplardan biridir kendileri. Devamlı veririm okumaları için ama sevenlerin sayısı çok az. Üzerine yapılan muhabbete evrilmiş sohbetler biraz daha empatik bakmayı sağlıyor ama bu kitabı tam sevenler için yeterli olmuyor :) Sevmemek tabii ki doğal bir hak ama gönül en azından Gönülçelen'de kullanılmasını istemiyor bu hakkın :)

    Holden'ın kitaplara olan yaklaşımını da hatırlamak lazım :)

    Sevmek başka mesele ama bu kitabı okumamak olmaz. David Lycnh'i de herkes sev(e)mez ama izlememek sinemanın hakkını verme durumunu muallakta bırakır. Sanat bir bütünü kapsar ve sevgi bunun altbaşlıklarından biridir.

    YanıtlaSil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...