28 Temmuz 2012 Cumartesi

Uyumsuz Defne Kaman'ın Maceraları "SU" - Buket Uzuner

UYUMSUZ DEFNE KAMAN'IN MACERALARI
""SU""
BUKET UZUNER
Everest Yayınları
Mart 2012, 1.Baskı
329 Sayfa

MRW:

   Buket Uzuner’i okumaya yeni başladım, evet biliyorum biraz geç kalınmış bir seçim ama zararın neresinden dönsen kardır demişler değil mi? Geçen ay “İki Yeşil Su Samuru”nu okumuştum, hala bloğa yazma imkanı bulamadım ama.. Şimdi “Su”, bundan sonra da “Kumral Ada Mavi Tuna” ile devam edeceğim inşallah.

   Su kitabı ilk çıktığı zamandan beri bende bir anti pati oluşturmuştu, niyeyse Uyumsuz Defne Kaman falan deyince, sanki ergenlik dönemlerinde bir genç kız ve atıldığı maceralar gibi bir izlenim uyandırmıştı kitabın ismini duyar duymaz. Sonra arkasındaki Şamanizm, Kamanlık gibi kelimeleri de okuyunca, dedim aman sıkıcı, hiç benlik bir roman değil. Ama çok yanılmışım. Kitap ilk sayfasından öyle bir sardı ki beni.. çok merak uyandırıcı, eğlenceli, keyifli, akıcı, bilgi verici.. daha ne desem kesinlikle okunması gereken bir kitap. Bloğumuzu okuyanlar bilir, biz öyle okuduğumuz her kitabı tavsiye eden bloggerlardan değiliz. Açık açık eleştiri yapıp, gerçek düşüncelerimizi söylüyoruz burada. O yüzden, Su kitabının kesinlikle okunulası bir kitap olduğunu belirtmek isterim. Özellikle kitabın kapağında da bulunan resimlerin, bazı iç sayfalarda da olması, ayrıca Kutadgu Bilig’den alıntıların yapıldığı, Su kitabından yazıların da olduğu sayfalardaki süslemeler gerçekten çok hoştu, kitaba ayrı bir güzellik, renk katmıştı.

   Biraz da konudan bahsedecek olursak; dilinin kemiği olmayan ve inanmadığı hiçbir şeyi savunmayan gazeteci Defne Kaman, ninesi Umay Bayülgen, komiser Ümit Kaman, sahaf Semahat'den oluşan ana karakterlerle büyüyen bir roman. Komiser Ümit sevdiğine kavuşmaya çalışan, geleneklerin arasına sıkışmış genç bir erkek, Semahat kendini sahaf dükkânına ve kedilerine adamış genç bir kadın. Umay Nine kaman geleneklerini yaşayan ve yaşatan bir otacı ve ortada bir gazeteci Defne Kaman. İşte ipuçları bu kadar, puzzle'ı tamamlamak için de geriye bu güzel kitabı okumak kalıyor. Sonu da öyle bir bitiyor ki insanın Sayın Buket Uzuner’e "hadi Buket Hanım çabuk yazın 2. kitabı öleceğim meraktan" diye mesaj atası geliyor! : )

   Bu arada kitabı okuyunca Şamanizm’i araştırdım ve ilk dinlerin başlangıcı olduğunu, bizim de inandığımız bir din olduğunu ve aslında bugün bile hala şaman geleneklerini kullandığımızı gördüm. İşte bunlardan bazıları;
  • Gidenin arkasından su dökmek eski Türklerdeki su kültünün doğurduğu bir adettir. 
  • Ağaçlara bez ve çaput bağlanması da Şamanizm döneminden günümüze aktarılan geleneklerdir.
  • Yine, istenmeyen bir olay duyulduğunda tahtaya el ile tokmak gibi üç kere vurulması da, kötülükten korunmak, kötü ruhların duymasını önlemek amacına yönelik eski bir Şaman inanışıdır.
  • Kurşun Dökme de Şaman geleneklerinden kalan bir âdettir. Şamanlar bu ritüele “Kut Dökme” anlamına gelen “Kut Kuyma” adını vermişlerdi.
  • Loğusa kadınların başına bağlanan kırmızı kurdele Şaman döneminden günümüze kadar ulaşmış bir adettir. Bu kurdelenin anneyi ve yeni doğan çocuğu, albız denen şeytana karşı koruduğuna, özelikle Alevilik'de gözlemlenen mezarın başına bağlanan kırmızı kurdelenin da ölüye kötü ruhların musallat olmasını engellediğine inanılır
  • Toplumda ulu kabûl edilen kişilerin ölümünden sonra ruhlarından medet ummak mezarları kutsamış ve bu yerler medet umulan yerler hâline gelmişlerdir. Günümüzde mezar, türbe, yatır ve benzeri yerlerin ziyareti ve bunlardan medet umulması da bu inanç sisteminin devamı olarak ortaya çıkmıştır.
  • Anadolu’da halk arasında “nazar” olgusu çok yaygın bir inançtır. Bazı insanların olağandışı özellikleri olduğu ve bunların bakışlarının karşılarındaki kimselere rahatsızlık verdiğine, kötülük yaptığına inanılır. Bunun önüne geçmek için “nazar boncuğu”, “deve boncuğu”, “göz boncuğu” v.s. takılır. Nazar olgusu da eski Türk inançlarındandır.
  • Şaman'ın üzerine giydiği giysiye yılan, akrep, çiyan, kunduz gibi yabanî ve zararlı hayvan şekilleri çizilerek onların kaçırılacağına inanılırdı. Bugün Anadolu’da Türkmen köylerinde dokunan halı, kilim gibi örgüler Şaman giysilerinin izleri taşımaktadır.

Altı Çizilesi:
   Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, Dedem Korkut ile Ninem Umay beşiğimi tıngır mıngır sallar iken’ diye başlayan eski Türk masallarında, uzak çok uzak diyarlarda, ailesini soğuktan korumak için ağaç kesmek zorunda kalan eski Türk, önce, o ağaçtan özür dilermiş. Ağaca, ihtiyacından fazlasını kesmeyeceğine, bundan böyle yediği her yemişin çekirdeğini, tohumunu aynı yerlerde toprağa gömeceğine söz vererek, ağacın canına ve onu yaratan güçlere dua edermiş. (sf: 23)

   Hepsine inandılar ve mantıklı buldular da ne bir yunusun bir insanı koruyacağına, ne de bir insanın ölümden kurtulmak için yunusa dönüşebileceğine inandılar. Kendilerinden boşanmak isteyen karılarını günde beşer beşer bıçaklayıp doğrayan kocalarla, ölmemek için devlete yalvardığı halde korunmayan, göz göre göre ölen kadınların olabilirliğine inandılar. Erkeklere, kendilerini dünyanın hakimi zannetmelerine yol açan resmi eğitime ve kültüre, onların işsiz ve yoksul kalınca kendilerini iktidarsız hissederek, biraz da mecburen karı ve kızlarına işkence ettiklerine,daha ilginci, bunun tabiat kanunu olduğuna bile ikna oldular ama bir yunusun iyilik yapacağına hayatta inanmadılar.. (sf: 307)



Kitabın Tanıtımından:  
   Buket Uzuner'in, bugün Anadolu'da yaşayan her kültürü derinden etkilemiş kadim Kamanlık (Şamanizm) geleneğinin dört unsuru olan SU, TOPRAK, HAVA, ATEŞ'ten ilham alarak yazdığı yeni romanı UYUMSUZ DEFNE KAMAN'IN MACERALARI dörtlemesinin ilk kitabı 'SU' çıktı!..

  Gazeteci Defne Kaman bir yaz akşamı bindiği vapurda arkasında hiçbir iz bırakmadan kaybolur. Onu aramakla görevli Komiser Ali Ümit ile arkadaşı Sahaf Semahat kendilerini aniden tuhaf olaylar ve esrarengiz semboller arasında bulurlar. Bir yandan kendi hayatlarını sakatlayan yasak ve tabulara rağmen ayakta kalmaya çalışırken, kayıp gazeteci Defne Kaman'ın peşinde nefes nefese bir maceraya sürüklenirler.

   Buket Uzuner, SU romanında bütün canlı varlıkları eşit değerde kabul ederek doğayı ve yaşamı kutsayan kadim Türk geleneği Kamanlık'a (Şamanlık) selam ederken, okurları hem eko-feminist bir okumaya, hem de 1000 yıl önce Uygur harfleriyle ön-Türkçe yazılmış olduğu düşünülen (Mutluluk Bilgisi) KUTADGU BİLİG ŞİFRESİ ile zihin oyunlarına davet ediyor.

   Kutadgu Bilig yazarı Yusuf Has Hacib'in;
   "Aklın süsü dil, dilin süsü sözdür. Kişinin süsü yüz, yüzün süsü gözdür."
   beyitiyle açılan romanın bir Kutadgu Bilig şifresi kitabı olarak da okumak olasıdır. Yazar, SU romanı yazarken yakından inceleme şansı bulduğu Kutadgu Bilig'in bilinen üç orijinal nüshasından ilkini Uygur harfleriyle Türkçe yazdığı düşünülen Yusuf Has Hacib ile bu önemli eseri 1947'de günümüz Türkçesine çeviren Prof. Reşit Rahmeti Arat'ı şükranla anıyor ve bugüne kadar Türkiye'de ve dünyada hak ettiği önemi ve sevgiyi göremeyen bu güzel eserin, romanda bir şifreler kitabıymış gibi kullanılmasıyla özellikle gençler arasında ilgi göreceğini umuyor.

   "Uyumsuz Defne Kaman'ın Maceraları", SU romanından sonra TOPRAK, HAVA ve ATEŞ ile devam edecektir.
 
 Buket Uzuner'in kitabını anlattığı 5N1K programı 

28.07.2012 tarihde farklı sitelerde "Uyumsuz Defne Kaman'ın Maceraları - SU"yun  fiyatı:
http://www.pandora.com.tr 14,40 TL
http://www.idefix.com 15,30 TL

Buket Uzuner Hakkında:
görsel alıntıdır
   Romancı, hikayeci ve gezi yazarı Buket Uzuner 3 Ekim 1955 Pazartesi günü Ankara’da doğdu. Hacettepe Üniversitesi, (Norveç) Bergen Üniversitesi, (ABD) Michigan Üniversitesi’nde moleküler biyoloji ve çevre bilim eğitimi aldı. (Finlandiya) Tampere Teknik Üniversitesi ve O.D.T.Ü Çevre Müh.’de araştırmacı olarak çalıştı, ders anlattı.
    Kuzey Sahra Afrikası, Kuzey Amerika, Kanada ve Avrupa’da uzun tren seyahatleri yapan ve yaşayan Buket Uzuner, gezgin, araştırmacı ve öğrenci olarak hayatını yurt dışında sürdürebilmek için kazandığı üniversite burslarına ek olarak yaşadığı ülkelerde çocuk bakıcılığı, garsonluk, çevirmenlik, barmenlik ve aşçılık yaptı. Tam zamanlı yazar olabilmek için akademik yaşamına son verince, sinema, turizm, reklam ve yabancı dil sektörlerinde çalışarak hayatta kaldı.
    Buket Uzuner, Türkiye Cumhuriyeti’nin 75. Kuruluş yılında Türkiye üniversiteleri, basını, meslek kuruluşları ve 87 ilin valiliklerinden oluşturulan jürinin oylarıyla ‘Cumhuriyetin 75 Başarılı Kadını’ndan biri olarak seçilmiştir.
    Romanları sekiz dile çevrilen Buket Uzuner 1996 yılında (ABD) Iowa Üniversitesi’nin (IWP) onur üyesi olmuş, 2004 yılında da ODTÜ senatosu tarafında takdir belgesiyle onurlandırılmıştır. 
Buket Uzuner'in resmi internet sitesi: http://buketuzuner.com 
Buket Uzuner'in twitter hesabı: https://twitter.com/BuketUzuner
 
Buket Uzuner Kitapları:
Hikaye:
  • Benim Adım Mayıs (1986),
  • Ayın En Çıplak Günü (1988),
  • Güneş Yiyen Çingene (1989),
  • Karayel     Hüznü (1993),
  • Şairler Şehri (1994),
  • Şiirin Kızkardeşi Öykü(2003)
  • Yolda (2009)
Gezi:
  • Bir Siyah Saçlı Kadının Gezi Notları (1989),
  • Şehir Romantiğinin Günlüğü (1998),
  • New York Seyir  Defteri (2000)
Roman:
  • İki Yeşil Susamuru, Anneleri, Babaları, Sevgilileri ve Diğerleri (1991),
  • Balık İzlerinin Sesi (1993   Yunus Nadi Roman Ödülü) (1992),
  • Kumral Ada~Mavi Tuna (1998 İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Ödülü) (1997),
  • Uzun Beyaz Bulut- Gelibolu (2001),
  • İstanbullular (2007)
  • Uyumsuz Defne Kaman’ın Maceraları/SU (2012)
Biyografi:
  • Gümüş Yaz, Gümüş Kız (2002)
Deneme:
  • Selin ve Cem’le Yolculuklar    (2004)
  • Benim Adım İstanbul  (2011)
Çizgi Roman
  • İstanbullular (2011- çizer Ayşe Nur  Ataysoy)
Kaynak: http://buketuzuner.com 

17 yorum:

  1. Su romanının Ateş, Hava ve Toprak şeklinde devamı geleceğini duydum. Hikaye nasıl bitiyor? Bir sonuca bağlanıyor mu yoksa ucu açık mı? Serilere başlasam da hiç bitiremediğimden cesaret edemiyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. sonu şaşırtıcı ve merak uyandırıcı bir olay ile bitti :( dediğim gibi bir an önce çıksa da okusam diyorum.
      çok güzel bir kitap, Buket Uzuner çok güzel yazmış yine bence mutlaka okuyun :)

      Sil
  2. çok şaşırdım :| hiç bilmiyordum bu geleneklerin şamanizm ile ilgili olduğunu

    YanıtlaSil
  3. Şuanda Kumral Ada Mavi Tuna kitabını okuyorum. Çok güzel, tavsiye ederim. Su kitabını da merak ediyordum. Yorumunuz için teşekkürler. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. evet Kumral Ada Mavi Tuna'yı beğenmeyen yok sanırım, mutlaka okuyacağım ama bir arkadaşıma vermiştim hala gelmedi.. bakalım en yakın zaman ne zaman olacak:)
      bu arada İstanbullular da çok güzelmiş, belki onunla devam ederim.
      Su kitabı ise dediğim gibi kesinlikle tavsiyedir :)

      Sil
  4. Su'yu beyaz kitaplıkta gördüğüme çok sevindim :)
    ben Buket Uzuner'le ortaokulda Kumral Ada Mavi Tuna ile tanışmıştım, öyle etkilenmiştim ki, her önüme gelene kitabı armağan etmiştim. Uzunca bir süre tek muhabbet konumuz olmuştu, elbette ardından yazarın öteki kitapları geldi.
    Kumral Ada Mavi Tuna ile ilgili yazınızı da sabırsızlıkla bekliyor olacağım, ve hatta ben de tekrar okuyabilirim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. kesinlikle çok merak ediyorum, yorumumun yayınlanması uzun sürmeyecek sanırım, ah bir de gelse kitabım.. :)

      Sil
  5. Aslına bakarsanız bende isminden ilk başlarda sizin gibi düşünmüştüm.Ergen romanı diye ama değilmiş.Tamam okuruz o halde:)

    YanıtlaSil
  6. Böylesine detaylı incelemeniz için teşekkürler. Okuduğuma memnun oldum. Bu kitap yeni çıktığı zamanlarda Buket Uzuner televizyonda bir söyleşideydi. Kitabın içindeki çizimlerin kendisine ait olduğundan da bahsetmişti.

    Bir de şimdi aklıma geldi, elimde 3 tane Buket Uzuner kitabı vardı. Üniversitede hocalarımdan birinin arkadaşıydı. Ben de aslında bir cevap alacağımı düşünmesem de kendisine yakınlarda imza günü olup olmadığımı sormuştum e-mail ile. Cevap vermekle kalmadı, bir de kahve içmeye davet etti (imza günü düzenlemeyecekmiş o dönem, "kahve içeriz o sırada imzalarım" demişti). Ben aslında çok etkilenmiştim böyle bir fırsattan, en kısa zamanda bir tarih ayarlamayı umuyordum, ama çok da streslendim. Çok çekindim ve öylece kaldı malesef...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. çizimlerin kendisine ait olduğunu bilmiyordum. teşekkür ederim bilgi için :)

      Demek sizi kahve içmeye ve size özel bir imza gününe davet etti! gerçekten çok asilce bir davranış ve inanamıyorum neden çekindiniz ki, ben olsam o gün koşa koşa giderdim :) biz İstanbul'da ikamet etmediğimiz için imza günlerine hiç katılamıyoruz malesef :( süper bir fırsatmış gerçekten.

      Bu arada Buket Hanım'ın böyle alçakgönüllü olmasına çok sevindim. Kalbi de sesi ve yüzü gibi yumuşacık desenize :)

      Sil
    2. Şimdi ben de pişmanım ama ne bileyim çok heyecan yapmıştım. Gerçekten çok alçakgönüllü ve farklı bir insan.

      Sil
    3. Merhaba, Buket Hanım'ı bugün gene arasınız durumu anlatsanız bile çok hoşuna gidecek ve tekrar çağıracaktır sizi. Okurlarıyla yeni insanlarla tanışmayı onlarla bir yerlerde turmayı çok sever. O yüzden öyle bir fırsatı kaçırmış değilsiniz. Bu arada twitterı çok sıklıkla kullanıyor tüm imza günlerini yayınlıyor, inceleyebilirsiniz: https://twitter.com/BuketUzuner

      Sil
  7. Su'u ben de çok beğenmiştim ve aynı sizin gibi bitirince Şamanlığı araştırdım.Buket Uzuner insana yeni yeni ufuklar açıyor.
    Elinize sağlık,sevgiler :)

    YanıtlaSil
  8. Kitapla alakalı Taraf Gazetesinde Onur Koçyiğit'in röportajı aşağıdaki adresten okunabilinir:

    http://www.medyatakip.com/medya_sistem/yb_kupurgoster.php?gnosif=qTi_JMi6bEG1oQOI-lBaSw..&mnosif=3TodG_ch-0k.&st=2

    Ayrıca benim kitaptan tek ve en sevdiğim alıntıyı paylaşmak istiyorum:

    ..."Pek çok güzel, lezzetli, sevecen gelenekleri olan kültürümüzün en zayıf tarafı, 'çok büyük ve derin bir erkek sorunu' olduğunu görmezden gelmesidir. Bu yüzden bizim kültürümüzde, sadece 'kadın olmak' çok zor ve karmaşık bir işe dönüştürülmüştür. Ancak Türkiye'de kadın olmaktan daha zor bir şey daha vardır, o da genç ve yalnız bir kadın olmaktır. Tabii genç ve yalnız bir kadının etnik kökeni ve
    dini inancı veya inançsızlığı da durumunu daha da zorlaştıran etkenlerdir. ... Bir kadının kadınlığını yok sayması, örtmesi, saklaması, nikahlı kocasının istediği dozda, sırada ve yerde yaşaması dışında tamemen unutması onu değerli kılan tek formüldür. Dünya düzeninin temelini 5000 yıl önce cinsel güçleri nedeniyle korkutucu buldukları özellikle genç kadınların kendi hayatlarını kendi istedikleri gibi yaşamasına engel olabilmek için kanunlar ve inanç sistemleri oluşturup bunlar üzerine kuranların zorbalıkları sonunda öyle başarılı olmuştur ki, kadınlar bile bu düzenin milyonlarca yıldır hep böyle olduğuna inanmıştır. İşin tuhafı, 21. yüzyılda Türkiye dahil birçok ülkede hala bu sahte 'tabiat kanunu'nun devam edebilmesi ve bu konuda konuşanlara duyulan güçlü öfkenin anlaşılmamasıdır."

    YanıtlaSil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...