PUSLU KITALAR ATLASI
İHSAN OKTAY ANAR
İHSAN OKTAY ANAR
İletişim Yayınları
2012, 44.Baskı
240 Sayfa
AFD:
Puslu Kıtalar Atlası İhsan Oktay Anar'ın ilk kitabı. Kitabın ilk basımı 1995 yılında yapılmış olmasına rağmen, ben 7 yıl sonra İhsan Oktay Anar'ın masalsı dünyasına katılabildim. Kitabın ilk sayfalarından itibaren bu geç kalmışlığın pişmanlığı arttıkça arttı. İnsanı bir anda çevreleyen, düşler alemine sürükleyen bir tarzı var İhsan Oktay Anar'ın. Puslu Kıtalar Atlası'nı okuyan neredeyse herkesin dediği gibi çok fazla eski kelime vardı ama o kelimeler öyle yerinde kullanılmıştı ki, kitabın masalsı havasını daha da yüceltiyordu. Tabii benim elimin altında Ebediyen Edebiyat blogunun hazırlamış olduğu sözlüğün de olması, kitabın büyüsünü korumama oldukça yardım etti.
Kitapta bir ana karakter yok, neredeyse her karaktere ana karaktermiş gibi özen gösterilmiş, açıkçası romanın bu yanını da çok beğendim.
İhsan Oktay Anar'ın, Rene Descartes'in düşüncelerini Rendekar adıyla farklı bir boyuta taşıdığını fark etmiştim, fakat kitap hakkında yaptığım araştırmalarda Uzun İhsan Efendi adıyla yer alan karakterin de İhsan Oktay Anar'ın kendisi olduğu görüşüne rastladım. Uzun İhsan Efendi'nin karakterini düşününce de gayet mantıklı geldi. Uzun İhsan Efendi karakteri sadece Puslu Kıtalar Atlası'nda değil, Kitab-ül Hiyel ve Efrasiyab'ın Hikayeleri'nde de yer alıyormuş. Hatta Yedinci Gün'de Uzun İhsan Efendi gitmiş İhsan Sait gelmiş.
Son olarak her Puslu Kıtalar Atlası okuru gibi ben de, okumayı seven herkes mutlaka İhsan Oktay Anar'ın kalemiyle tanışmalı diyorum.
Kitapta bir ana karakter yok, neredeyse her karaktere ana karaktermiş gibi özen gösterilmiş, açıkçası romanın bu yanını da çok beğendim.
İhsan Oktay Anar'ın, Rene Descartes'in düşüncelerini Rendekar adıyla farklı bir boyuta taşıdığını fark etmiştim, fakat kitap hakkında yaptığım araştırmalarda Uzun İhsan Efendi adıyla yer alan karakterin de İhsan Oktay Anar'ın kendisi olduğu görüşüne rastladım. Uzun İhsan Efendi'nin karakterini düşününce de gayet mantıklı geldi. Uzun İhsan Efendi karakteri sadece Puslu Kıtalar Atlası'nda değil, Kitab-ül Hiyel ve Efrasiyab'ın Hikayeleri'nde de yer alıyormuş. Hatta Yedinci Gün'de Uzun İhsan Efendi gitmiş İhsan Sait gelmiş.
Son olarak her Puslu Kıtalar Atlası okuru gibi ben de, okumayı seven herkes mutlaka İhsan Oktay Anar'ın kalemiyle tanışmalı diyorum.
Altı Çizilesi:
Yeniçeriler kapıyı zorlarken Uzun İhsan Efendi hala malum konuyu düşünüyor, fakat işin içinden bir türlü çıkamıyordu..."Rendekar doğru mu söylüyor? Düşünüyorum, öyleyse varım. Oldukça makul. Fakat bundan tam tersi bir sonuç, varolmadığım, bir düş olduğum sonucu da çıkar: Düşünen bir adamı düşünüyorum. Düşündüğümü bildiğim için, ben varım. Düşündüğünü bildiğim için, düşlediğim bu adamın da varolduğunu biliyorum. Böylece o da benim kadar gerçek oluyor. Bundan sonrası çok daha hüzünlü bir sonuca varıyor. Düşündüğünü düşündüğüm bu adamın beni düşlediğini düşlüyorum. Öylese gerçek olan biri beni düşlüyor. O gerçek, ben ise bir düş oluyorum."
Kapı kırıldığında Uzun İhsan Efendi kitabı kapandı. az sonra başına geleceklere aldırmadan kafasından şunları geçirdi:
"Dünya bir düştür. Evet, dünya..Ah! Evet, dünya bir masaldır.
...hazine odasındaki paraları yağma eden şu zavallılara bak. eğer kitaplıktakı ciltler dolusu bilgiyi kullanabilecek durumda olsalar, talan ettikleri paranın on katını, belki de yüz katını elde edebileceklerini bilmiyorlar. teşkilattaki altın ve gümüşten yapılma her şeyi yağmaladıktan sonra burayı ateşe vereceklerini de biliyorum. koskoca bir beyin böylece yok olacak.
..."bu dünyada insanların korktuğu tek şey öğrenmekti. acıyı, susuzluğu, açlığı ve üzüntüyü öğrenmek onların uykularını kaçırıyor, bu yüzden daha rahat döşeklere, daha leziz yemeklere ve daha neşeli dostlara sığınıyorlardı. dünyaya olan kayıtsızlıkları bazen o kerteye varıyordu ki, kendilerine altın ve gümüşten, zevk ve sefadan, lezzet ve şehvetten bir alem kurup, keder ve ızdırap fikirlerinin kafalarına girmesine izin vermiyorlardı. oysa uzun ihsan efendi, dünya'nın şahidi olmanın gerçek bir ibadet olduğunu sık sık söylerdi. her insan şu ya da bu şekilde dünyayı okumalıydı...
Bir "ilk kitap", Türkçe edebiyatta yeni ve pırıltılı bir yazar... "Yeniçeriler kapıyı zorlarken" düşler üstüne düşüncelere dalan Uzun İhsan Efendi, kapı kırıldığında klasik ama hep yeni kalabilen sonuca ulaşmak üzeredir: "Dünya bir düştür. Evet, dünya... Ah! Evet, dünya bir masaldır." Geçmiş üzerine, dünya hali üzerine, düşler ve "puslu kıtalar" üzerine bir roman. Hulki Aktunç'un önsözüyle...
http://www.maxkitap.com: 15,20 TL
Görsel Alıntıdır... |
Kaynak: http://www.ihsanoktayanar.com
İhsan Oktay Anar'ın yayınlanmış kitapları:
Puslu Kıtalar Atlası
Efrasiyab'ın Hikayeleri
Kitab-ül Hiyel
Amat
Suskunlar
Yedinci Gün
Efrasiyab'ın Hikayeleri
Kitab-ül Hiyel
Amat
Suskunlar
Yedinci Gün
Yazarı ilk olarak bu kitabı ile tanıdım ardından susukunlar ve amat geldi. Aradan yıllar geçtiği için okur testine katılmayı gözüm yemiyor :) bir ara bakarım, bakalım ne kadar hatırlıyorum. Herkesin söylediği gibi dili ağır ama sıkıcı değil. Yeniden hoş geldiniz.
YanıtlaSilTesti yaptım. Yakama kurdele takacağım üstün başarımdan dolayı % 40 :)
Siltekrar mı okusam ne.
Hoşbulduk, çok sağolun.
SilSorular biraz zor mu olmuş? :((
Okuduğunuz dönem de konuşmuştuk zaten, sözlüğün kullanılması beni çok mutlu etti. Bildiğim ilk aktif kullanıcısı olduğunuz için sözlük hakkında herhangi bir olumsuz eleştiriniz varsa duymak da çok memnun eder beni, sonraki sözlüklerin hazırlanmasında yol gösterici olur, duymak isterim =)
YanıtlaSilTankut Bey tekrar elinize, emeğinize sağlık, gerçekten çok yararlı oldu. Sizin seçtiğiniz kelimeler dışında anlamını bilmediğim birkaç kelime daha çıktı, onları e-posta ile size ileteceğim.
SilBir ihtimal o kelimelerin anlamlarını bulamamış da olabilirim ama gözümden kaçmış da olabilir, gönderirseniz seve seve eklerim hemen =) Güzel yorumlarınız için ben de teşekkür ederim ayrıca...
SilBen de yazarın bu kitabını çok severek okumuştum.Şimdi Yedinci Gün'ü okumak istiyorum kısmetse
YanıtlaSilsevgiler :)
Yedinci Gün'ü ben de çok merak ediyorum.
SilBende ilk bu kitabı ile taıdım yazarı ve başta her ne kadar karışık gelsede çok sevdim dilini. Hele "Suskunlar" kitabını çook beğendim.
YanıtlaSilBu arada bir şey sormak istiyorum; paragrafınızın başında" afd" yazıyor ya, ne demektir?
Blogu eşimle beraber tutuyoruz, MRW ve AFD. Kısaltmalarımız diyelim :)
SilAnladim teşekkürler. keyifli okumalar
SilRica ederiz, sizlere de keyifli okumalar...
SilElimde okunma sırasını bekleyen bir kitap.Hazır sözlük de yapmış sağolsun arkadaşlar.Okumam lazım..Tanıtım için teşekkürler..
YanıtlaSilHazır sözlükle okuması gerçekten keyifli oluyor.
SilBenim de ilk okuduğum İhsan Oktay Anar romanıdır bu, ilk başta yazım dilini yadırgasam da okudukça çok hoşuma gitti, büyülü bir dünyaya yolculuğa çıkmış gibi oluyor insan. Bu arada blogdaki yorumuma verdiğin link için teşekkürler ;)
YanıtlaSilHer cümlenize katılıyorum. Güzel yorumunuzdan herkesin yararlanması lazım.
SilATLAS YAZARIN EN SEVDİĞİM KİTAPLARINDAN.. suskunları da şiddetle tavsiye ederim.. ihsan oktay anar popüler olduğu için okunan değil okunduğu için popüler bir yazar düşüncesine de tamamiyle katılıyorum... yönlendirme için de teşekkürler...
YanıtlaSilSuskunlar sırada, mutlaka okuyacağım. Kitabı almamızda yorumunuzun katkısı büyük yönlendirmeden olmazdı.
Silalibaz ve çetesi süperdi:)
YanıtlaSilkitab-ül hiyel de herkese tavsiye ederim.
Alibaz ve çetesini ben de çok sevdim. Bu yüzden Efrasiyab'ın hikayelerini de çok merak ediyorum.
Silİhsan Oktay'la bu kitabı aracılığıyla tanıştım.. Aradan yıllar geçmesine rağmen hala hatırımdadır... Ardından Yedinci Gün'ü okudum.. Ve şimdi de Suskunlar'ı okuyorum... Üslubu çok farklı. Alışılmışın dışında.. Ve hayal dünyası çok geniş..
YanıtlaSilGirişte dilinden dolayı insanı ürküten, ama yine aynı nedenle(ağdalı sözlerle yüklü giriş) bir zaman yolculuğuna çıkarıp masalsı bir dünyaya taşıyan, zaman zaman okura muzipçe göz kırpan , zevkle okunan bir kitap.
YanıtlaSilHenüz yeni başladım kitaba, ilk başta çok ağır dille girdi ama düzelmeye başladı gibi. Umarım güzel biter. Selamlar...
YanıtlaSil