YARM YÜZLÜ ADAM
H. HÜSEYİN ÜTÜN
Cinius Yayınları
Nisan 2012, 1. Baskı
158 Sayfa
158 Sayfa
AFD:
Yarım Yüzlü Adam, Hüseyin Ütün'ün ilk kitabı. Kitabı okumaya başlamadan önce bir roman okuyacağımı düşünüyordum. (Kitabın ilk sayfasında oyun yazmasına rağmen farketmemişim.) Bu yüzden kitabın ilk sayfalarında, roman okumaya hazırlanan bünyem biraz sarsıldı. Tüm karakterler o kadar uzun uzadıya ve tüm söz sanatlarını,
benzetmeleri kullanarak konuşuyordu ki, bir anda garipsedim kitabı. Hüseyin Bey'in bir karakterinin de dediği gibi bir durum hissettim ben de.
Aman anlatma. Toprak üzerindeki çimeni ciltlerce anlatan bayan, sevdiğinden bayıltana kadar bahseder anca.
Aman anlatma dedim ben de. Bir neyiniz var, ne oldu? diyecek olan karakter bir paragraf konuşuyordu ve kitaptaki tüm karakterler böyleydi. En kötü karakter bile, en can acıtacak sözlerini öyle güzel söylüyordu ki... Fakat sonra alıştım kitaba, kitap okuyor gibi değil de sanki bir oyun izliyor gibi oldum. Oyun izlediğimi düşündükçe de kitaptan ayrılamadım. Çok kısa sürede bitti kitap ve tadı damağımda kaldı diyebilirim.
Yarım Yüzlü Adam'da etrafı tarafından çok sevilen ve takdir gören yakışıklı Ömer'in bir trafik kazasında yüzünün yarısını kaybetmesiyle içine kapanmasını, yarasını ve kendisini insanlardan, hatta ailesinden bile saklaması işleniyor. Ömer her ne kadar insanlardan uzak durmaya çalıssa da, insanların güzellikleri ya da servetlerinden ziyade kalpleriyle ilgilenen Zeynep onun karanlık yüzünün arkasındaki ışığı farkedip onu saklandığı yerden çıkarmaya çalışıyor. Zeynep Ömer ile ilgilenirken, Zeynep'i seven Cem de bu Yarım Yüzlü Ucube'nin gerçek yüzünü ortaya çıkarmaya çalışarak Zeynep'i elinde tutmak istiyor ve olaylar gelişiyor.
Hüseyin Bey bu kitabı bir serinin başlangıç kitabı olarak yazmış. "Nefes" adını verdiğini hastalık ve deformasyon temalı serinin ilk kitabı bence gayet başarılı. Bu arada serinin ikinci kitabı Aralık ayında çıkacakmış, gerçekten merakla bekliyorum.
Kitabı çok beğendiğimi söylüyorum fakat yok mu hiç sevmediğim ya da eksik gördüğüm bir yanı? Aslında var. Kitabın asıl hikayesi Yarım Yüzlü Adam üzerine fakat kitap yan hikaye ile başlıyor, Kerem ile Buse'nin hikayesiyle başlıyor ve son olarak da onların hikayesi ile bitiyor. Kitap bittiğinde kitabın Kerem ile Buse'nin hikayesiyle başladığını hatırlamıyordum bile, ne zaman başladı bunların hikayesi diye merak edip baktığımda farkettim, ilk sayfalarda da onlara yer verildiğini. Bence kitap Yarım Yüzlü Adam'ın hikayesiyle başlamalı arada diğer hikayeler yedirilmeli ve kitap Yarım Yüzlü Adam ile bitmeliydi. Beyin asıl hikayeye odaklandığından, kalp onu daha çok kabullenip etkileniyor. Kitap biterken de son olarak o hikayenin tadı damağımızda kalmalıydı diye düşünüyorum. Hani insanın son dakikalarında tüm yaşamı gözünün önünden film şeridi gibi geçer derler ya, kitabı kapattığımızda asıl hikayeyle o hissi yaşamak isterdim.
Bir de sanki çok fazla karakter var gibi geldi. Kafam bazen çok karıştı, arada bu kimin nesi diye düşünüyordum. Okuyacak olanaların kafasının benim gibi çok karışmaması için bir Karakter listesi hazırladım umarım yardımcı olur. - "Yarım Yüzlü Adam" kitabında geçen karakterler -
Cinius Yayınları'nın yayın politikasını az çok biliyorum. Kitabınızı bastırmak için belirli bir ücret veriyorsunuz onlar da basıp, satışa sunuyorlar. Demek istediğim; Hüseyin Bey kitabını kendi çabasıyla, kendi alınteriyle yayınlatmış ve üzülerek kitabı neredeyse taslak halinde yayınlattığını da belirtiyor. Bu yüzden olmalı ki, kitabın bir arka kapak yazısı bile yok. Kitabın içinden alınan cümleler var sadece. Bu kitabı, adı duyulmuş başka bir yazar yazsaydı yok satacağına eminim. İlk başta güzel bir reklam çalışması yapılırdı. Kitabın arkasına övgü dolu ve merak uyandıracak cümleler yazılırdı. Sonra kitap üzerine tartışmalar açılır, kitap hemen tiyatrolarda oynanmaya başlanırdı ve böylelikle bir çok satanımız daha olurdu.
Hüseyin Bey'in kendi deyimiyle "Sivrisinek Konseri" adlı kısa film çalışması dışında, herhangi bir akademik kariyeri yok. Ekmek parasını kazanmak adına birbirinden farklı işlerde çalışan, inşaat işçiliğinden web tasarımına, grafikerlikten gül budamacılığına kadar değişik sektörlerde boy gösteren, buralarda çalışırken farklı insanları gözlemleyen ve hayatının geri kalanını yazmaya adamak isteyen bir insan. Kendi adıma Hüseyin Bey'in kitabını okuduğum için kendimi şanslı kişiler kategorisinde değerlendiriyorum.
Hüseyin Bey'in Yarım Yüzlü Adam kitabının bazı bölümlerini ve diğer çalışmalarını yayınladığı Arkası Yarın Roman adlı blogunu mutlaka takip etmenizi tavsiye ederim.
Hüseyin Bey'i daha yakından tanımak adına Evekitap'ta yayınlanan söyleşisi: http://www.evekitap.com/blog/yarim-yuzlu-adamin-yazari-h-huseyin-utunun-ile-soylesi/
Altı Çizilesi:
Kardeş payımı alayım acından. (sf:13)
Yaralı olanın uykusu nasıldır acaba? Aynı rüyaları mı görür neşeli ile solgun? Belki de unutmak için tek yoldur uyumak. (sf:15)
Deliler yeterince zaman bulanlardır! (sf:19)
Çaresizliğin çaresizliği... Geri döndürülemez mi hiç bir şey? Peki, o zaman nerede bu düzenin adaleti? Hani şu umutlu hikayeler var ya. Hepsi düzmece olmasın! Ne yani şimdi, ölüler hiç dirilmedi mi mezarlarından, aslan kusmadı mı avını? Seke seke devam edemedi mi o yenilen? Yıkılan tekrar eski ihtişamında dikilmedi mi? Ömrünü hiçlikle heba etmiş hüzünlü bir ihtiyar gençliğine tekrar dönemedi mi? Ne kadar acımazıssın yaşam! Mutluluğu anlarda tattırıp, gaflet zamanlarında tüketiyorsun. Dertleri, belaları ise uzun zamanlarda anlara bölüp yavaşça tattırıyorsun! Mutluluk kolayca lekenebilirken, her an hızlıca yaşlanırken, mutsuzluk hiç solmayan bir yaban çiçeği sende. (sf:36)
Derin anlamlarla süslenmiş yaşama karşı ne küstahlık! Süsten püsten unutmuşum analığımı. Ayaklar çamur olmasın diye bahçene bile beton dökersen, ne analık kalır insanda ne de aklı başında düşünce. (sf.42)
İstediği seviyeden olsun. Üstün üstü olsun, hatta hiç görünmesin. Bahsettiğiniz sonuçta insan. Beş gün yıkanmayınca kokar derisi! (sf:48)
Evet, çok hoştur farklı renklerin meydana getirdiği gök kuşağı, ama yoğun siyahın, masum beyaza yapabileceği tek şey kopkoyu bir gridir! (sf:83)
Güzel olan çevresinde topladığı merakla böbürlenir. Haberi yoktur, en güzel çiçek bile solduğu zaman vazosunda çöplüğe layıktır. (sf:99)
Ve seviyorum diyen dudukla aynı fikirde olmaz bazen kalp! (sf:113)
Körler sağırlar, iyi ki varsınız. Her iğrençliğe istem dışı sahip olamıyorsunuz. (sf:157)
Kitabın Tanıtımından:
Kerem: Ne de hoş yürüyor baksana azalarım! Çiğnediği yer ne şanslı ki, müthiş bir güzellik üstünde tepiniyor. Güzelin hoyratlığı bile tatlıdır çünkü. Güneş bir sanatçı bugün, kapkara da olsa, o güzelin resmini bir kez daha yere çiziyor. Gölgelerdeki sureti bile tatlı. İkiyken bile yokluğunu düşündürüyor. Yalnız bu sert rüzgâr da ne? Besbelli denizden esiyor. Saçları dağıtan bir yaramaz... Dur aklım, bu düşünce ağır. Ama öyle, rüzgâr onu okşuyor. Sarıyor tenini tıpkı âşık gibi! Ey nice helaklara yol açan haşmetli rüzgâr. Yaratanına şikâyet ediyorum seni. Bir zikir ehli, dileniyor, sakın hafife alma. Çek tutkunum olduğum kadından heybetli bedenini.
Ömer: Bir hayat var orada! Taciz etmem anlamsız. Solgun siluetim ve kederli sözcüklerim neşesini bozmasın kimsenin! Bırakayım gülüşsünler, şakalaşsınlar. Eğlensin herkes doludizgin...
Zeynep: Neden bozasınız ki insanların neşesini? Hangi fikirler akla böylesine karanlık verir? Belki göremediğim biri var onu yargılayan. Öyle ya, yeri gelince en acımasız hâkim, insanın kendisidir...
04.09.2012 tarihde farklı sitelerde "Yarım Yüzlü Adam"ın fiyatı:
http://www.evekitap.com: 5,90 TL
http://www.okuoku.com 9,10 TL
http://www.dr.com.tr 10,49 TL
http://www.ilknokta.com 11,20 TL
H.Hüseyin Ütün Hakkında:
1984 Bursa doğumlu yazar. Grafikerlikten web tasarımcılığına, inşaat işciliğinden gül
budamacılığına ve pazarcılığa kadar birçok iş yapan ve yapmakta olan yazar 25 yaşından beri yazıyor. Bu kadar farklı
işleri yapmasının nedenini; kalıcı bir iş deneyimi kazanmamak ve hayatın
farklı alanlarındaki insanları gözlemlemek olarak açıklıyor.
Aynı kitap bana da Hüseyin Bey'in çekilişinden gelecek ve çok merak ediyordum kitabı açıkçası. Bir parça giderdim merağımı bu yazıyla diyebilirim. Ama bazı paragrafları atlamak zorunda kaldım çünkü, neredeyse tüm kitabı anlatmışsınız :))
YanıtlaSilAslında paragrafları atlamanıza gerek yoktu. Kitabın içeriğinden sadece bir paragrafta bahsetmiştim ve her zaman kitabın okunmasını etkilemeyecek şekilde yazmaya dikkat ettiğimden o paragrafı da okumanızda herhangi bir sakınca yoktu.
SilŞimdi tekrar okuyunca çok da içerik olmadığını gördüm. Ama takdir edersiniz ki daha paragraf başında ''aman ha kitaptan bahsediyor olmasın'' telaşı yaşıyor insan :) Sanırım ondan çekindim okumaya.
SilBeyaz Kitaplık'ta öyle bir endişeniz olmasın. Eğer kitabın içeriğinden okumayanları etkileyecek kadar detaylı bahsediyorsak mutlaka o kısımdan önce okurları uyarıyoruz.
SilBizim de bir kitapsever olarak en sevmediğimiz şeylerden biridir, okumadığımız bir kitabın can alıcı bölümlerini önceden öğrenmek :(
Kitaptan sanırım Muhtarlık duyurusuyla haberdar olmuştum...Sizin yorumunuz kafamdaki negatif imajı sildi, ön araştırmalarımdan kaynaklanan :) Yine de acele etmeyip neredeyse taslak halinde bastırmasaymış, insanın kendi içine tam sinmeden...(gerçi Marquez yayınlandıktan sonra hiçbir kitabını okumazmış, eksik bulacağını bildiğinden).
YanıtlaSilAslında taslak olarak yayınlanmasına rağmen, okuma zevkini etkileyecek hata bulunmuyor.
YanıtlaSilBu kitap bende de .pdf formatında var ama e-okuyucum olmadığı için bir türlü okuyamıyorum. Fırsat bulur da bastırırsam ben de okumayı düşünüyorum. Daha önce okul için bir-iki tiyatro oyunu oyunu okumuştum ama pek ısınamamıştım. Belki bu sefer olur :)
YanıtlaSilPdf'den okumak gerçekten zor oluyor. Keyif alacağınız bir okuma olacağını düşünüyorum.
SilSelam,
YanıtlaSilSüper bir anlatım olmuş. Kitabı merak ettim.
Selamlar :)
SilKesinlikle tavsiye ederim.
Bana lazımdı bu eleştiri.. Teşekkürler
YanıtlaSilRica ederiz, işinize yaradıysa ne mutlu bize.
YanıtlaSilBen de yine sayenizde duyduğum çekilişle tanıdım yazarı ve kitabını; çekilişte şansım yaver gitmedi ancak Hüseyin Bey için çizdiğiniz bir nevi "şansı yaver gitmeyen edebiyatçı" çizgisi merakımı daha da arttırdı. Özellikle Haldun Taner'den, Aziz Nesin'den bu yana adamakıllı tiyatro metni yazılmıyor oluşu -ya da ben habersizim, bilemiyorum- beni üzen bir noktaydı. İlk fırsatta okumaya çalışacağım kendisini...
YanıtlaSilBen gerçekten keyif alarak okudum, umarım siz de aradığınız tadı bulabilirsiniz.
Sil