27 Aralık 2011 Salı

Leyla İle Mecnun 38. Bölüm

AFD:
   Bir kitap bloğunda dizinin işi ne diyenler olacaktır. 
   Leyla ile Mecnun'a sıradan bir diziymiş gibi bakmamak lazım.
   Absürd bir dizi olarak lanse edilir aslında absürd olduğu kadar anlamlı ve can alıcı noktaları yakalyan hayattan kopmadan dizi dışındaki herhangi bir şeye gönderme yapabilen bir dizidir.
   Leyla ile Mecnun yeri geldiğinde hep aynı senaryoları değiştirip değiştirip önümüze koyan dizi senaristlerine, yeri geldiğinde "bu bir zam değil güncellemedir" diyen büyüklerimize ( ? ) ve yeri geldiğinde kendi yayınlandığı kanala bile ince ince dokundurabilen sivri zekaya sahip senaristlere, oyuncularına doğaçlama yapma özgürlüğü tanıyan yönetim ekibine ve bir ikisi hariç mükemmel yetenekleri olan (sadece bir bakışıyla güldüren, hüzünlendiren, ağlatan) oyunculara sahip olan bir dizidir.
  Leyla ile Mecnun zihin açar, acaba yine kime dokundurdu der, bu sözü daha önce nerden duymuştum ya da bu sahneyi nerde izlemiştim diye düşünürsünüz dizi boyunca.
   Leyla ile Mecnun'un kendine has sansürleri vardır, (sakız, üzüm vb.) kendine has sövgüleri (duş perdesi, tuvalet terliği vb.) ve bedduaları (İnşallah o bıyıkların uzar böyle ağzının içine girer böyle bütün ağzını kapatır konuşamazsın! yada,  Çengel bulmaca çözerken fotoğraftaki sanatçıyı bulama inşallah! gibi)...
  Mükemmel bir ekibin mükemmel bir iş çıkardığı, her yönüyle kendine has izlenilesi bir dizidir Leyla ile Mecnun

Not: Mutlaka izleyin, kaçırmayın çünkü zordur böyle güzel yapımları Türk televizyonlarında görmemiz.
Hiç izlemeyip yeni başlayacaklara not: Mutlaka ilk bölümden başlayın.
Çok önemli not: Kahkalarla güldürür daha kahkahanız bitmemiş hatta gülmekten gözünüz yaşarmışken bir anda sizi salya sümük ağlatır aman dikkat.



38. Bölüm İncelemesi

-izlemeyen okumasın-

Yakalanan Ayrıntılar:
 Sedef'in (geçen bölüm Mecnun'un eline tutuşturduğu) gül yaprağını kurutmak için sayfalarının arasına koyduğu kitap:
Samed Bahrengi -Küçük Kara Balık - Can Yayınları
   (Gelin, kulak verin büyük masal ustası Samed Behrengi'nin sesine. Bakın ne diyor masalında, cesur bir Küçük Kara Balık annesine:
    'Anneciğim, ben istemiyorum bugünden sonra boş boş dolaşmak. Artık tek amacım var; içinde yaşadığımız bu derenin sonuna ulaşmak' diyerek kesmiş Küçük Kara Balık annesinin sözünü...)
   Erdal Bakkal'ın veresiye defterini günlük gibi tutması:
Sevgili veresiye defteri
Bugün kimse veresiye teklif etmedi.


   Sedef'in Mecnun'a "silceksin beni msn'den engelleyeceksin" repliğiyle malum "senden ötürü" videosu hatırlatılmış ve çok güldürmüştür..


   İsmail Abi'nin "Benim dedem Şarlo'du. He o en büyük dedemdi ya. Benim dedemin amcasının kaynı Sherlock Holmes'tü!" repliğiyle bir anda kendimizi Sherlock Holmes romanında bulduk. "Aga cinayet var cinayet" repliğiyle gözümüzde bir Behzat Ç. klasiği canlandı.


   Metin bey ve fanları plankingden sonra ownling de yapmışlardır :)






   Erdal Bakkal reklamını da yapmıştır. "Çay erdal bakkal'da içilir"

   İsmail Abi'nin repliği  Milli Eğitim Bakanı'nın "öğretmenler başka işlere yönelmeli" sözünü tekrar hatırlatmıştır.  "Dün gittim butün gün iş görüşmesine, hep öğretmenleri almışlar bütün işlere biliyon mu? Her yer öğretmen." 



 İskender taksi yıkayarak para kazandıktan sonra eve gelir Mecnun'u uyurken bulur ve bir  Metin Akpınar - Zeki Alasya filmi olan "Her Gönülde Bir Aslan Yatar" ı yeniden canlandırır.
Bu soru bütün dizinin özetidir: Bir insan bir başkasını nasıl bu kadar sevebilir?
 
   Mezarlık sahnesiyle ağlatır, Mecnun'un sümüklü çocuğu üvey kardeş olarak düşünüp abilik taslamasıyla güldürür ve en son sahne (tren garı sahnesi) tam gözlerimiz dolarken yine bizi kahkalara boğar bizi.


-izlemeyen okumasın-

7 yorum:

  1. Sigortalı iş bulunca beşinci kattan atlayan İsmail Abi, gözlüklü çocuk, Erdal Bakkal, Çakma sakallı ve ak sakallı dedeler gibi çok farklı karakterleri sayesinde pazartesi sendromunu ortadan kaldırmış bir dizidir.
    Eline sağlık dostum.

    YanıtlaSil
  2. pazartesi sendromunu ortadan kaldırdı da, bir daha ki pazartesiyi bekleme sendromu başladı.:)

    YanıtlaSil
  3. Çiçekçisinden doktoruna tüm karakterleri sevilen bir dizi.Ama İsmail Abi, İskender ve Erdal Bakkal'ın yeri başka gibi:))
    Şu an itibariyle izlediğim tek dizi...

    YanıtlaSil
  4. Aynen ben de sadece Leyla ile Mecnun izliyorum diğer türk dizilerini izleyeceğime eski Leyla ile Mecnun bölümlerini izlemeyi tercih ederim. İsmail Abi'nin o tüm kalbiyle geleceğine inandığı kuru yük gemisine el sallayışını, İsmail, Yavuz, Mecnun sohbetlerini :)))

    YanıtlaSil
  5. ne güzel betimlemişsin..ne güzel ayrıntılar yakalamışsın..yüreğine sağlık..

    YanıtlaSil
  6. Teşekkürler...
    Yeni bölümlerin incelemeleri de olacak bizi izlemeye devam edin :)

    YanıtlaSil
  7. Herkes bu diziyi pek anlamadığından mı ne hep kötü ve saçma diye düşünüyorlar.Ama kimse o İsmail abinin ince fikrini,temiz kalbini,İskender abinin sert gibi görünen yumuşak kalbini,Mecnun'un o hüznünü,Yavuz'un Zeynep için yaptıklarını,o görmüyor diye saatlerce ona kitap okumasını ve en sonunda Erdal abinin genelde insanı sinir eden biri olsa da yine de sevilmesi...Kimse görmüyor mu yada tek ben mi görüyorum bunları bazen hiç anlamıyorum.Ben genelde böyle uzun bişeyi yazmaya üşenirim ama konu Leyla ile Mecnun olunca neden ben böyleyim.Çünkü yukarıda uzun uzun saydığım o tüm kişileri seviyorum.İSMAİL ABİ O GEMİ DE BABANLA BİRLİKTE GELECEK!GELMEK ZORUNDA!

    YanıtlaSil