27 Ekim 2013 Pazar

Sokak Kedisi Bob - James Bowen

SOKAK KEDİSİ BOB
Orjinal Adı: Street Cat Bob
JAMES BOWEN
Çevirmen: Işıl K. ZAİMOĞLU
Yabancı Yayınları
Mart 2013, 3. Baskı
224 Sayfa

AFD:
  Sokak Kedisi Bob sadece bir kedi ile sahibinin hikayesi değil, aynı zamanda sokaklarda yaşamış, uyuşturucu bağımlılığından kurtulmaya çalışan bir sokak müzisyeninin bir kedinin sevgisi sayesinde yaşama nasıl tutunduğunun hikayesi.

  Kedileri çok severim, gerçek olayların anlatıldığı kitapları severim ve hayatın tüm zorluklarını yaşayan, bu zorluklar karşısında dürüstçe yaşama mücadelesi veren insanların hikayelerini okumayı da severim. Tüm bunlar birleşince Sokak Kedisi Bob'la geçirdiğim vakit benim için güzel bir terapi oldu.


   Yukarıda bulunan video, Bob'un henüz ünlü olmadığı zamanlarda çekilmiş. Bu ve bunun gibi birkaç video sayesinde ünü giderek artmış ve James'e Bob hakkında bir kitap yazması teklif edilmiş. James nasıl olacak diye düşünürken, editörlerin de yardımıyla kitap ortaya çıkmış ve Bob hakkettiği ününe kavuşmuş. Filmi de çekilecekmiş diye yazılan haberler var. Bu arada Bob'un ikinci kitabı Bob'un dünyası çıktı, onu da en yakın zamanda okuyacağım.

www.postmedya.com

   Bu kitabı okurken Japonya'da İstasyon Şefliği yapan Tama adlı kediden de haberim oldu. Japonya'da tam bir fenomenmiş Tama, üzerinde resminin olduğu her türlü hediyelik eşya mevcut. Onun da videosunu ekleyelim.


   Edebi anlamda bir beklenti olmadan okursanız, içinizi ısıtacak bir kitap Sokak Kedisi Bob.

Altı Çizilesi:
   Bazı insanların evcil hayvanlarına davranış biçimi gerçekten midemi bulandırıyor.

   Neden bilmiyorum ama sanki toplumun bazı bireylerinin nasıl unutulup gittiği insanların ilgisini çekiyor gibi. Bir kısmının, "Çok şükür benim başıma gelmedi", Herkesin başına gelebilir" hissi ile alakalı olduğunu düşünüyorum.


   Bence Bob benim çocuğum, benim bebeğim. Senin kalkıp bana satıp satmayacağımı sorman, benim sana en küçük çocuğun için ne kadar istersin dememle tam olarak aynı şey.

21 Ekim 2013 Pazartesi

Pinhan - Elif Şafak

PİNHAN
ELİF ŞAFAK
Doğan Kitap
Nisan 2009, 1.Baskı
230 Sayfa


MRW:
   Almış olduğu ödül (1998'de MEVLANA BÜYÜK ÖDÜLÜ)ve okuyanların çoğunluğunun beğenmesi bu kitabı almama sebep olmuştu. Elif Şafak'ın bir iki kitabını çok çok beğenip diğerlerini sırf merakımdan okumak istediğimden ötürü (çünkü bir ikisi hariç diğerlerini pek beğendiğim söylenemez) Pinhan yaklaşık 2 yıldır kitaplıkta bekliyordu. Sevgili Pinuccia'nın okuma şenliğinde canımın istediği kitap kategorisi için olabilir diye düşündüm.

   Aslında Pinhan 1997 yılında yazılmış yani Siyah Süt ve Mahrem'den çok çok önce. ama ben onları Pinhan'dan önce okuduğum için Pinhan'ı okurken (diğer ikisini daha önceden okumuştum) bu iki kitaba gitti aklım hep, neden mi? karakterlerin benzerliği yüzünden tabi ki. Elif Hanım nedense hep yakın isimler seçiyor karakterlerine ve bu isimlerde mutlaka esprili sıfatlar olarak karşımıza çıkıyor. mesela Pinhan'daki karakterlerden bazıları; Karanfil Yorgaki, Dertli Hagopik, Şebgir Kamer, Hoyrat Hacer, Sidikli Safiye, Bedrenk Asiye, Sarsak Zehra, Kaymaktabağı Rana, Hokkagülü İfakat, Ceviziçi Tahir, Sallabaş Dürdane.

   Siyah Süt'deki karakterlerin isimleri; Pratik Akıl Hanım, Sinik Entel Hanım, Hırs Nefs Hanım, Anaç Sütlaç Hanım, Saten Şehvet Hanım, Can Derviş Hanım.

  Mahrem'deki karakter isimleri; Keramet Mumi Keşke Memiş Efendi, Samur Kız, Yılanbaz, Kınar Hanım, La Belle Anabelle.

   Ayrıca bir de Elif Hanım'ın cinlere karşı özel bir ilgisi var sanırım çünkü Pinhan, Baba ve Piç, Siyah Süt kitaplarında cinleri olan karakterler var. haa bir de yine yazarın tarzını yansıtan ilginçlikler var ; çift cinsiyetlilik, üç memeli kadınlar, yarısı insan yarısı hayvan olan yaratıklar, cüceler.. Gerçekten yazarın hayal gücüne hayranlık duymamak elde değil. kitapları için artık yazarını görmesem bile bir kaç sayfa okuyunca evet bunun yazarı mutlaka Elif Şafak olmalı diyebilirim. 

   Son olarak Pinhan'ı beğendim mi? Sadece okurken eğlendim diyebilirim. Yazar yine farklı konulardan , farklı hayatlardan girerek yavaş yavaş hikayeyi birleştirmiş, aslında bu yönüyle de Mahrem adlı kitabı andırıyor. Evet kitabı bitirdim en azından yarım bırakmadım ama çok da beğendiğim söylenemez.

Kitabın Tanıtımından: 
   Pinhan, Elif Şafakın ilk romanı. Bu romanıyla Elif Şafak 1998 yılında Mevlâna Büyük Ödülünü aldı.

   "Pinhan!" dedi Dürri Baba. Sesi yaprak kımıldatmayan sabâ rüzgârı gibi doldu odanın içine.
"Pinhan!" dedi çocuk üst üste üç kere. İlk kez bu ismi söylerken, farkında olmadan el çırptı; omuzları sevinçle oynadı; yüzünde gonca güller açtı. İkinci kez söylerken duruldu, az evvelki taşkınlığından utandı. Üçüncü kez söylerken, ateş bastı dilini, damağını; dudaklarında buruk bir tat kaldı. Beti benzi kül kesildi. O zaman Dürri Baba, kollarını iki yana açıp, olan biteni izleyen dervişlere doğru dönerek,
"Nicedir adını bekler dururdu. Velhasıl adı da onu. İşte bugün kavuştular birbirlerine. Adı Pinhan olsun bundan böyle" dedi.

   Döndü halka/ döndü olanca hızıyla/ toprak ki siyah bir halka idi/ ve geceye saklanırdı bazen/ tuttu su ile karıştı/ su ki sarı bir halka idi/ rengiyle dalaşırdı bazen/ tuttu toprağı kucakladı/ eğildim suya baktım/ suda kendimi gördüm/ kendimi sen sandım/ sarılmak için atıldım/ köprüye hıncım yalan imiş/ onu yıkarken suya karışan/ ben oldum 

   Bir de baktım ki/ ben ben değilim artık/ sûretim başka bir sûret/ ismim bir başkasının ismi/ gönlüm ne yöne akar/ ben ne yöne/ verdiğin emaneti yitirdim yollarda/ hata ettim/ kusur ettim/ affola...

13 Ekim 2013 Pazar

Ölüm Bir Varmış Bir Yokmuş - Jose Saramago

ÖLÜM BİR VARMIŞ BİR YOKMUŞ
Orjinal Adı: As Intermitências da Morte
JOSE SARAMAGO
Çevirmen: Mehmet Necati KUTLU
Kırmızı Kedi Yayınları
Temmuz 2013, 1. Baskı
204 Sayfa

AFD:
    Herkesin gittiği illerden bir hatıra alma tutkusu vardır, bizim de her ilden en az bir kitap alma tutkumuz var, o ilin hatırası olması adına. Yazar Ayları Ekim yazarı Jose Saramago seçildi. Ben de iş için gittiğim Erzincan'dan, araştırıp almak istediğim Yitik Adanın Öyküsü ve Ölüm Bir Varmış Bir Yokmuş arasında bir seçim yaparak Ölüm Bir Varmış Bir Yokmuş ile döndüm. Elimdeki kitap yolda bitince hemen Josê Saramago'nun dünyasında kayboldum.

    Kitabın tanıtımını okuduğumda, çok değişik bir serüvenin beni beklediğini tahmin edebiliyordum. Birkaç sayfa okuyunca da İyi ki Yazar Ayları Ekim yazarı Saramago seçilmiş diye düşündüm. Çünkü bu kitap benim Saramago'yla tanışma kitabım olmuştu ve Saramago beni birkaç sayfada kendisine hayran bırakmıştı.

      Okurken sürekli Saramago'nun ne kadar zeki bir yazar olduğunu düşünüp durdum. Bazen düşünürüz "keşke herkes zengin olsaydı" ya da "dünyada hiç savaş olmasaydı ne olurdu?" diye, Saramago'da "bir ülkede hiç ölüm olmasaydı ne olurdu?" diye düşünmüş. Evet kitabımız bir ülkede bir anda ölümün ortadan kalkmasını anlatıyor. Bir yılbaşı gecesi o ülkede ölüm son buluyor, yaşaması imkansız hastalar, intihar edenler, organlarını kaybedenler bile ölmüyor. Saramago bu değişik konuyu işlerken ölümün durmasının etkilerini tüm yönleriyle ele alıyor. Bu olaya sevinenler, üzülenler, bu olayı fırsata çevirenler ve olaydan zarar görenlerin yaşadıkları çok akıcı bir üslupla ve mükemmel bir hicivle anlatılıyor.

   Peki bu ölünmeyen ülkedeki sorunlarla nasıl başa çıkılacaktır? Ya, ölümsüzlük ne zamana kadar sürecektir? Cevapları, zevkle okuduğum ve kesinlikle tavsiye ettiğim Ölüm Bir Varmış Bir Yokmuş'un sayfalarında gizli. Bu arada kitabın ilk cümlesi ve son cümlesinin aynı olduğunu belirtmeden geçmeyelim; "Ertesi Gün Hiç Kimse Ölmedi."


   Kitabın içeriğinden ziyade, yazımı ve basımı ile ilgili birkaç kelâm etmek istiyorum. Öncelikle paragrafların azlığından bahsetmek lazım. Fotoğrafta da gördüğünüz gibi bazı sayfalarda hiç paragraf yok. Bir oturuşta bitmiyor ki kitap, yok çocuk ağlıyor, yok telefon çalıyor... Bazen nerede kaldığımı bulmak için tüm sayfayı yeniden okuduğum oldu. :) İkinci olarak konuşma metinlerine paragrafın içinde yer veriliyor. Bu da bazen kimin neyi söylediğini anlamamızı oldukça zorlaştırıyor. Son olarak da hiçbir özel isim büyük harfle yazılmamış ve kesme işareti kullanılmamış. Acaba bunlar Saramago'nun kendi tercihlerimi diye merak ediyorum. Saramago'nun tercihleri ise de özel isimlerin küçük yazılması (kitapla ilgili olduğundan) hariç diğerlerini sevmedim. Gerçekten okumayı zorlaştırıyorlar.
 
Altı Çizilesi:
   Her millet hak ettiği hükümet tarafından yönetilir.


   İnsan olmanın ne demek olduğunu her geçen gün daha az bileceğiz.
                                                                         Kehanetler Kitabı

Kitabın Tanıtımından: 
   Adı bilinmeyen bir ülkede, dünya kuruldu kurulalı görülmemiş bir olay gerçekleşir: Ölüm, o güne kadar yerine getirdiği görevinden vazgeçer ve hiç kimse ölmez. Bir anda ülkeye dalga dalga yayılan sevinç çok geçmeden yerini hayalkırıklığı ve kaosa bırakır.

  İnsanların ölmemesi zamanın durduğu anlamına gelmemektedir, ezeli bir yaşlılıktır artık onları bekleyen. Hükümetten kiliseye, sağlık kurumlarından ailelere, şirketlerden mafyaya kadar herkes ölümün ortadan kalkmasının getirdiği sonuçlarla mücadele etmek zorundadır. Ancak ölüm, beklenmedik bir kimlikle ve umulmadık duygularla insanların arasına geri döner.

   Ölüm ve ölümsüzlük karşısında insanın şaşkınlığını, çelişkili tepkilerini ve ahlaki çöküşünü, edebi, toplumsal ve felsefi anlamda derinlikli bir biçimde işleyen José Saramago, geçici olanla ebedi olanı birbirinden ayıran kısa mesafenin meseli sayılacak Ölüm Bir Varmış Bir Yokmuşu, başladığı gibi bitiriyor: "Ertesi gün hiç kimse ölmedi."

11 Ekim 2013 Cuma

Can Dostum & Can Dostumun Yolculuğu - W.Bruce Cameron

CAN DOSTUM
Bir Sevgi Romanı
Orjinal Adı: A Dog's Purpose
W.BRUCE CAMERON
Çevirmen: Seda ÇINGAY
Yabancı Yayınları
Haziran 2013, 2. Baskı
370 Sayfa

CAN DOSTUMUN YOLCULUĞU
Orjinal Adı: A Dog's Journey
W.BRUCE CAMERON
Çevirmen: Seda ÇINGAY
Yabancı Yayınları
Eylül 2013, 1. Baskı
390 Sayfa


MRW:
   Öncelikle şunu söylemeliyim ki kitapların kapak fotoğrafı ve rengi gerçekten ilgi uyandırıcı. Can Dostum kitabını daha önce birçok blogda görmüştüm ama ikinci devam kitap olan Can Dostumun Yolculuğu yeni çıktı ve sanırım ilk okuyanlardan biri de benim. Bir köpeğin ağzından yazılmış olan bir pardon iki kitap okumak benim için farklı bir deneyim oldu, hoşuma gitti diyebilirim. Evde kedi- köpek gibi hayvanların beslenmesine kesinlikle karşı çıkan biri olmama rağmen bu köpek kesinlikle kalbimi fethetti. Eğer gerçekten kitaptaki gibi köpekler dediğimiz ve hissettiğimiz her şeyi anlıyorsa bu olağanüstü bir şey, bu yüzden evde hayvan beslemek gerçekten acayip ve hoş bir şey olsa gerek.

   Kitaplarda defalarca tekrardan dünyaya gelen ve sahibine gerçek bir dost olan köpeğin hayatı anlatılıyor. Okuyanı yormayan, aksine içindeki insanlığı ortaya çıkaran, içinizi ısıtan bu kitaplar gerçekten güzeldi. İlk kitapta harika köpeğimiz 4. kez yeniden doğunca yok artık dedim evet doğru ama sonra hikaye daha güzel bir yere gitti. Bu arada serinin ikinci kitabı olan Can Dostumun Yolculuğu'nu daha çok beğendim. Bailey, Molly ve Max’li kısımları büyük zevkle okudum.

4 Ekim 2013 Cuma

Cep - Stephen King

CEP
Orjinal Adı: Cell
STEPHEN KING
Çevirmen: Canan KİM
Altın Kitaplar
Eylül 2006, 5. Baskı
430 Sayfa

AFD:
   Daha önce de bahsettiğim Yazar Ayları'nda Eylül yazarı Stephen King seçilmişti. Uzun zamandır Stephen King okumuyordum, Yazar Ayları'nı fırsat bilerek Cep adlı kitabı okumaya başladım.

    Cep klasik bir Stephen King kitabıydı. Stephen King bazı kitaplarını yazmadan önce "Acaba bu sıradan olay sıradanlıktan çıksa nasıl olurdu?" diye düşünüyor ve sonrada düşündüğü olayın etrafında bir hikaye yazarak o olayı süsleyip bize sunuyor diye düşünüyorum. Mesela Sis'te tüm dünyada sıradan olan sisin, insanları öldüren bir canavara dönüşmesi ve Christine'de de bir arabanın canlanması gibi, Cep'te de adından anlaşılacağı gibi cep telefonları birer canavara dönüşüyor diyebiliriz.


   Her gün gibi çok sıradan bir gün iken, bir anda olaylar değişir. Cep telefonları aracılığıyla hızlı bir virüs yayılır ve her cep telefonu kullanan ve cep telefonu sinyaline maruz kalan herkes bir nevi canavara dönüşür. Günümüzde nüfustan çok cep telefonu olduğunu düşünürsek. Virüsten etkilenmeyen ise çok az sayıda cep telefonu kullanmayı tercih etmeyen kişilerdir. Kitabımızda bu az sayıda kahramanlarımızın yaşadıklarını ve ailelerine kavuşma isteklerinin serüvenini anlatıyor.
Cep'in ilk sayfalarının karikatürize edilmiş hâli.
wiki-land.wikispaces.com

    En son Stephen King kitabımı kaç sene önce okuduğumu hatırlamıyorum ama kesinlikle King'in tarzını özlemişim. Hızla gelişen olaylar ve King'in usta kurgu yeteneğiyle yazılmış Cep romanından keyif aldığımı rahatlıkla söyleyebilirim.

Kitabın Tanıtımından: 
Günlük yaşamın vazgeçilmezi olan cep telefonları
hayatımızı kolaylaştıran bir araç mı, yoksa kıyametin habercisi mi?

   Ekim ayının sıradan bir günüydü. Borsa 10.140 seviyesinde, uçaklarsa normal seferlerine devam ediyorlardı. Boston'da Boylston Caddesi'nde sevinçten adeta uçarcasına yürüyen Clayton Riddell içinse hayat çok daha mutlu ve umut vericiydi. İyi bir çizgi roman anlaşması yapmış, geleceğin umut dolu kapıları artık önünde açılmaya başlamıştı. 

   Ancak, her şey bir anda olup bitti. Tahribatın nedeni, herkesin cep telefonlarından yayılan ve sonradan frekans adıyla anılacak olan fenomendi. Clay ve bu faciadan canını kurtaran birkaç kişi, kendilerini medeniyetin zifir karanlık çağında, etraflarını saran kaos ve inanılmaz bir katliamın içinde bulurlar. Frekans yüzünden insanlar akıldan yoksun bir sürüye dönüşürler. Ve onlar için evrim başlar...

1 Ekim 2013 Salı

Eylül 2013 Çok Satan Kitaplar Listesi


    Haftanın çok satan kitaplar listesini, kitap satışı yapan 20 farklı sitenin çok satan kitaplar listelerini harmanlayarak oluşturuyoruz. Böylece daha gerçekçi bir çok satanlar listesine ulaşmaya çalışıyoruz. Haftalık olarak güncellediğimiz listeyi aylık olarak da  yayınlayarak, kalıcılığını sağlamak istedik.



Eylül ayında listemizin başında Yılmaz Özdil'in son kitabı Beraber Yürüdük Biz Bu Yıllarda var. 

Bir tablo hayal edin.
Sanat eseri.
Miras. Size ait.
Tuvali, Türkiye coğrafyası.
Boyası, şehit kanı, alın teri.
Her sabah uyanıyorsunuz.
Gururla seyrediyorsunuz.
Ama, birileri her sabah sizden önce uyanıp o tablonun başına geçiyor
ve orasına burasına minik minik fırça darbeleri atıyor.
Her sabah bir minik fırça darbesi.
Usta işi.
Küçük küçük değişiyor tablo.
Aniden değil.
Milim milim.
Alıştıra alıştıra.
Yedire yedire.
Aradan yıllar geçiyor.
Tablo, o tablo olmaktan çıkmış!
Komple değişmiş.
Dedim ya, kanıksamışsınız.
Bakıyorsunuz bakıyorsunuz
Tablo, hâlâ aynı tablo zannediyorsunuz.
Peki ne yapılabilir
Fark, nasıl fark edilebilir
Orijinalin aslında ne kadar değiştiği
Ne hale getirildiği
İlk bakışta nasıl anlaşılabilir
Tek çare var. Kıyas.
Tablonun ilk haliyle...
Son halini yan yana koymalı.








1. Beraber Yürüdük Biz Bu Yıllarda - Yılmaz Özdil - Doğan Kitap
2. Kardeşimin Hikayesi - Zülfü Livaneli - Doğan Kitap
3.Bir Psikiyatristin Gizli Defteri - Gary Small - NTV Yayınları
4.Cehennem - Dan Brown - Altın Kitaplar
5.Ve Dağlar Yankılandı - Khaled Hosseini - Everest Yayınları

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...