29 Eylül 2012 Cumartesi

ZOMBİSTAN HEDİYELİ ÇİZTANBUL TESTİ



    Beyaz Kitaplık olarak, Rodeo Kitap’la birlikte ödüllü bir yarışma düzenledik. Kısa süre önce çıkmış olan ve bizim de severek okuduğumuz, Studio Rodeo 2012 Çizgi Roman Yıllığı ÇİZTANBUL’a dair aşağıdaki sorulara doğru cevap veren beş takipçimiz, Rodeo Albümler Dizisi’nin kitaplarından Zombistan’ı kazanacak!

   Soruların cevapları, Çiztanbul’un sayfalarında, Ciztanbul.com’da ve Çiztanbul’un Facebook sayfasında bulunabilir.

  Ödül kitap olan Zombistan’ı kazanma şansı yakalamak için, testimizde bulunan  on soruyu doğru olarak cevaplamak, Çiztanbul Facebook sayfasını beğenmek ve  Çiztanbul Twitter hesabını takip etmek yeterli.

Not: Twitter hesabı olmayanlar, sadece Facebook hesaplarıyla da katlabilirler.

   Zombistan'ı kazanmak için, 18.10.2012 Saat: 23:59'a kadar testimizi çözmelisiniz.

28 Eylül 2012 Cuma

Ulaşılamayan Talihli / Yeni Çekiliş



   11 Eylül'de başlayan Ödüllü Okur Testimizin, ilk kazananını 19 Eylül'deikinci kazananını 24 Eylül'de açıkladık. Fakat tüm duyurularımıza ve maille iletişime geçmemize rağmen, yine herhangi bir geri dönüş olmadı. Bu yüzden tekrar ve tekrar çekiliş yapmak zorunda kaldık. Bu sefer kesin çözüm olsun diye sırasıyla beş şanslı kişi belirledik. 

  Beş kişiden de 30 Eylül saat 23:59'a kadar adres bekliyoruz. Eğer bu tarihe kadar 1. şanslı kişi adresini göndermezse şans 2.'ye, '. de göndermezse 3.'ye... şeklinde devam edecektir. 

1- Meltem Demir
2- Hale Eraslan
3- Pınar Şentürk
4- Gamze Yayık
5- Hilal
6- Gizem Bayhan
7- Özge Yurdum
8- Aslıhan Uğur
9- Ümmehan Mert
10- Uğur Mumcu
11- Pınar Özkoyuncu
12- Ebru Uysal
13- Nehir
14- Hilal Pektaş
15- Ezgi Buse
16- Oya Esen
17- Emine Öztürk
18- Melike Demir 

Şanslı Kişiler
 



Özge Yurdum
Aslıhan Uğur
Gamze Yayık
Hilal Pektaş
Hale Eraslan
   Şanslı kişilerin iletişim bilgilerini 30 Eylül saat 23:59'a kadar  afdmrw@gmail.com 'a bekliyoruz.

    Eğer 1.talihli adres göndermezse, hak 2. talihliye, 2. talihli göndermezse, hak 3. talihliye şeklinde devam edecektir.

24 Eylül 2012 Pazartesi

Ödüllü Okur Testi Sonucunda Ulaşılamayan Talihli/Yeni Çekiliş


   11 Eylül'de başlayan Ödüllü Okur Testimizin, kazananını 19 Eylül'de açıkladık. Fakat tüm duyurularımıza ve maille iletişime geçmemize rağmen herhangi bir geri dönüş olmadı. Bu yüzden yeni bir çekiliş yapmak zorunda kaldık. 

1- Meltem Demir
2- Hale Eraslan
3- Pınar Şentürk
4- Gamze Yayık
5- Hilal
6- Gizem Bayhan
7- Özge Yurdum
8- Aslıhan Uğur
9- Ümmehan Mert
10- Uğur Mumcu
11- Pınar Özkoyuncu
12- Ebru Uysal
13- Nehir
14- Hilal Pektaş
15- Ezgi Buse
16- Oya Esen
17- Emine Öztürk
18- Melike Demir

Testimizde tüm soruları doğru cevaplayan 18 kişi arasından yeniden yaptığımız çekiliş ile, imzalı Buket Uzuner kitabı kazanan...

16 sıra numarasıyla

16- Oya Esen olmuştur.

Oya Hanım iletişim bilgilerinizi afdmrw@gmail.com 'a bekliyoruz

20 Eylül 2012 Perşembe

Gazap Üzümleri - John Steinbeck

GAZAP ÜZÜMLERİ
JOHN STEINBECK
  Remzi Kitabevi
Orjinal Adı: The Grapes of Wrath
Çeviri: Rasih Güran
1990, 9.Basım
637 Sayfa

AFD:
   Ülkemizde yasaklı kitaplar konuşulduğu şu sıralar, en son okuduğum kitap olan, Gazap Üzümleri'nin de ABD'de Kaliforniya yöre insanını küçük düşürdüğü gerekçesiyle, yıllarca yasaklı kaldığını belirtmeden incelememize başlamayalım. Yasaklanması için baskı yapanlar ise tarım şirketleriymiş. Kitabı okuyunca neden yasaklamak istediklerini apaçık görebiliyoruz.

   Yıllardır okumak istediğim bir kitaptı Gazap Üzümleri. Sahaflarda Remzi Kitabevi'nin sadeleştirilmemiş basımını aradım ve isteğime kavuştum. Uzun süre elimde gezindi kitap, ama bu durum kitaptan değil benden kaynaklandı. Çok fazla zaman ayıramadım :(

   John Steinbeck Gazap Üzümleri ile; Amerika'nın Oklahama kentinde yaşayan ve geçimlerini çiftçilikle sağlayan Joad ailesinin hikayesini ve hikayenin arka planında da 1929 Dünya Ekonomik Bunalımı döneminin Amerika'sını anlatıyor.

    Kendi halinde ve doğdukları topraklarda mutlu olan Joad ailesi için işler gittikçe kötüye gider ve ekmek parası için göç etmek zorunda kalırlar. Gittikleri yerde vaat etikleri kadar büyük bir zenginlik var mıdır? Göç etmelerine değecek bir hayat yaşayacaklar mıdır? Eski güzel günlerine geri dönecekler midir? gibi soru işaretleri içinde göç ederler.

   Kitap iki yandan ilerliyor, bir yanda Joad ailesinin zorunlu göçü, zorluklar arasındaki yolculuğu ve yeni bir yerde hayata tutunma çabalarının olduğu bölüm anlatılırken, diğer yanda da Amerika'nın o yıllardaki durumu, insanların çaresizliği ve yaşam savaşı anlatılıyor. Özellikle bu bölümlerde Steinbeck'in ders niteliğinde çok güzel tespitleri var. Zaten bir klasik olmasını sağlayan bu tespitlerdir diye düşünüyorum.

-Kitabı okumayanlar için kitabın gidişatını etkileyecek bilgiler içerir-
   Kitap sanki bir anda bitti. Sayfalar ilerledikçe Steinbeck beni bir isyana hazırladı, bu haklı isyanın öncüsü de benim gözümde Tom Joad'dı. Sayfalar yitip gittikçe, işte isyan geliyor diye seviniyordum. Fakat, maalesef beklediğim isyan olmadan kitap bitti. "Acaba kitap iki cilt de benim mi haberim yok?" dedim, iki cilt de değilmiş. Şu an isyan görememenin isyanını yaşıyorum. Ya Noah'a, Connie'ye ne oldu? Ben nasıl yaşarım bu soru işaretleriyle???? :(( 


Kitabın içinde bulunan John Groth çizimlerinden örnekler.



Kitabın 1940 yapımı filmi de var: The Grapes of Wrath





Altı Çizilesi: 
   Ben bir kurt kadar cesurdum. Ama şimdi bir tilki gibi cesurum. İnsan bir ava çıktı mı, avcı olur, güçlü olur. Avcıyı kimse yenemez. Ama seni avladılar mı, iş değişir. İnsana bir şeyler olur. Artık eski gücün kalmaz, belki yine zorlu olursun ama, güçlü olamazsın. (sf:78)

   Avlanmış olmanın bir şeyi daha var: İnsanın aklına hep kötü şeyler gelir. Avladığın zaman, avladığın şeyi düşünmezsin, üzülmezsin. (sf:79)

   Ana, korku ve acıyı kabul etmedikçe ihtiyar Tom'la çocukların da korku ve acı nedir bilmeyeceklerini ' anladığı için her zaman kendi kendine bu duyguları yadsırdı. (sf:102)


   Ana, dedi. Sen eskiden hiç böyle değildin?

   Ananın yüzü sertleşti, bakışları soğuklaştı.
  Şimdiye kadar evim hiç yıkılmamıştı da ondan, dedi. Şimdiye kadar çoluğum çocuğum hiç sokak ortasında kalmamıştı. Şimdiye kadar hiç bir şeyimi satmamıştım. Şimdi her şeyimi... (sf:106)

   Ama şimdi bu traktör iki şey yapıyor: Toprağın altını üstüne getiriyor ve bizi topraktan atıyor. Bir traktörle bir tank arasında çok ufak bir ayrılık var: Her ikisi de halkı yerinden atıyor, korkutuyor ve yaralıyor. (sf:212)

   İki adam çömeliyor, kadınlar ve çocuklar dinleniyorlar. İşte düğüm noktası burada. Ey değişimi sevmeyen ve devrimlerden korkanlar!.. Bu çömelen iki adamı birbirinden ayırın. Onları birbir lerinden tiksindirin. Birbirlerinden korkutun, şüphelendirin. İşte korktuğunuz şeyin başı bu. Bu zygot'tur. Çünkü burada, "Ben toprağımı kaybettim!" sözü değişmektedir. Bir hücre parçalanıyor ve bu parçalanmadan sizin hoşlanmadığınız şey doğuyor. "Biz toprağımızı kaybettik!" İşte asıl tehlike burada; çünkü iki adam bir adam gibi yalnız ve şaşkın değildir. Ve bu ilk "biz"den daha tehlikeli bir şey doğmaktadır (sf:212)

   Özlenen şey,akşamleyin bir su ve ateş üzerinde bir yemek bulmaktır. (sf:274)

   Ve öyle bir zaman geldi ki, toprak sahipleri artık çiftliklerinde çalışmaz oldular. Çiftçiliklerini kâğıt üzerinde yapıyorlardı: Toprağı, toprağın kokusunu, duygusunu unutmuşlardı; ve yalnızca toprağa sahip olduklarını, yalnızca topraktan kazanıp kaybettiklerini hatırlıyorlardı. (sf:325)

   Halkın büyük bir kısmı aç ve çıplak olunca, istediğini zorla alır. Ve bütün tarih boyunca haykıran küçücük bir gerçek daha: Baskı, ancak baskı altmdakileri güçlendirir ve birbirine bağlar. Büyük mal sahipleri, tarihin bu üç haykırışına kulaklarını tıkamışlardır. Toprak birkaç kişinin eline düşüp de topraksızların sayısı arttı mı, büyük mal sahiplerinin her çabası, baskıya doğru yönelir. (sf:332)

   Üç yüz bin aç ve sefil; eğer bunlar kendilerinin ne kadar güçlü olduklarını anlarlarsa toprak onların olur ve dünyanın bütün gazları, silâhları bir araya gelse onları durduramaz. (sf:332)

   İki, birden iyidir. Çünkü emeklerinin mükâfatlarını iyi görürler. Çünkü birisi düşerse, öteki onu kaldırır. Yazık, o kimselere ki, yapayalnızdırlar ve düştükleri zaman yardımlarına gelecek kimseleri yoktur. (sf:586)

Gazap Üzümleri John Steinbeck - Okur Testi


GAZAP ÜZÜMLERİ - John STEINBECK
Okur Testi
İyi Eğlenceler...

19 Eylül 2012 Çarşamba

Ödüllü Okur Testinin Sonuçları


   11 Eylül'de başlayan testimiz süresi dolmuştur.

Doğru cevaplar:
1-Atilla İlhan 2-Sakız 3-Edebiyat 4-Mühendis 5-Denizde 6-Şair 7-Amerika 8-Musa 9-Kuzguncuk 10-Banyoda 11-Fotoğrafçılık

   Teste toplam 96 kişi katılmış ve katılanlar arasında 18 kişi tüm soruları doğru cevaplamıış, cevaplama zamanlarına göre sıraladığımızda, listemiz şu şekilde oluştu:
1- Meltem Demir
2- Hale Eraslan
3- Pınar Şentürk
4- Gamze Yayık
5- Hilal
6- Gizem Bayhan
7- Özge Yurdum
8- Aslıhan Uğur
9- Ümmehan Mert
10- Uğur Mumcu
11- Pınar Özkoyuncu
12- Ebru Uysal
13- Nehir
14- Hilal Pektaş
15- Ezgi Buse
16- Oya Esen
17- Emine Öztürk
18- Melike Demir


18 kişinin arasından yaptığımız çekilişle...


Kazanan 10 sıra numarasıyla

10- Uğur Mumcu olmuştur.

İletişim bilgilerini afdmrw@gmail.com 'a bekliyoruz

18 Eylül 2012 Salı

İlk Geocaching Deneyimim


AFD: 
  "Geocaching mi ? O da ne?" diyenleri duyar gibi oldum sanki.  Bu isimle http://omactivities.blogspot.com/ sayesinde ilk karşılaştığımda aynı tepkileri vermiştim. Omactivies blogunun sahibi Omaggo sürekli geocaching hakkında bilgiler veriyor, yeni yeni etkinlikler paylaşıyordu. Hoşuma gittti ve merak edip yazdıklarının neredeyse hepsini okudum ve geocaching sitesine üye oldum. 

  Geocaching'e en kaba tabiriyle; dünyanın her yerinde oynanan bir define avı diyebiliriz. Site üyelerinden biri bir yere kutu saklıyor (içinde hediye bile var) ve sakladığı yerin koordinatlarını ve fotoğraflarını siteye yüklüyor. Diğer oyuncular da o koordinatlardan ve fotoğraflardan yararlanarak defineyi bulmaya çalışıyor. 

14 Eylül 2012 Cuma

PTT Kargo'dan indirimli kitap göndermek


   PTT kitap gönderilerine büyük kolaylık sağlıyor. Fakat bu durumu bilmeyen şubeler, "öyle bir şey yok" diyerek insanları geçiştiriyorlar. Daha önce bir şubede bu indirimi duyduğumu söylememize rağmen indirim yaptıramamış, bir kitabı 5.50 TL'ye göndermiştik. Bugün merkez şubeye gidip durumu anlattım ve bu sefer kitabı 2.50 TL'ye gönderdik.

   Bu durumu bilmeyen şubelere aşağıdaki kodları verirseniz hem siz kitabı indirimli göndermiş olacaksınız hem de şube çalışanı kodu öğrenmiş olacak :) Yalnız bu indirim kullanıldığında kitaptan başka hiçbir şey gönderilemiyor bilginize. Bol bol kitaplaşmanız dileğiyle...

Tekli kitap gönderimi için: 401 280 698
Çoklu kitap gönderimi için: 100 128 070

Not: Zeynep Hanımın bilgilendirmesiyle, bu indirimlerin yurtdışı gönderilerinde de geçerli olduğunu öğrendik. Teşekkürler Zeynep Hanım


5. Kitap Çekilişi (Ulaşılamayan Talihli Yerine Yeniden Çekiliş)


   "Tarihi Değiştiren Askerler" adlı kitaptan 2 adet hediye ettiğimiz 5. Kitap Çekilişimiz'in sonucu 9 Eylül 2012 tarihinde açıklanmasına rağmen. Kazananlardan biri olan Zeynep Tulay adlı talihliden herhangi bir geri dönüş olmamıştır. Mail ve Facebook hesabından da bilgilendirmemize rağmen bir cevap alamadık. (Kitap hediye etmek için bu kadar uğraşacağımızı düşünmemiştik) Bu yüzden yeni bir talihli belirledik.


Yeni şanslı kişi...


27 sıra numarası ile...




CANAN GÜL DURAK olmuştur.






Kazanan arkadaşımızı tebrik ediyor ve iletişim bilgilerini afdmrw@gmail.com 'a göndermesini rica ediyoruz.

9 Eylül 2012 Pazar

Kumral Ada Mavi Tuna - Buket Uzuner


KUMRAL ADA MAVİ TUNA
BUKET UZUNER
Everest Yayınları
Ağustos 2006, 39.Basım
500 Sayfa


MRW:
   Yine beni benden aldı Buket Uzuner. Bu kitabı okuyup da ona hayran kalmamak elde değil. Okuyan herkesi etkilemesine, akıllardan çıkmamasına şaşmamak gerek. 

   Kitabın arkasında da yazdığı gibi; Kumral Ada Mavi Tuna, iç savaşın içimizde ve dışımızda, bireysel ve toplumsal olarak yarattığı yangınları umutsuz bir aşk üçgeni ekseninde anlatan sarsıcı bir roman. 

   1997 yılında yazılan, Ada, Tuna ve Aras adlarında 5-7 yaş arası çocukların arkadaşlığıyla başlayıp hayatlarını etkileyen olayları konu alan, bol bol kendiyle hesaplaşmanın, buram buram duygusallığın, küçücük kalplerde yeşeren ilk sevdaların, kişilik savaşlarının, her şeye rağmen hayata tutunma çabalarının ve dahasının anlatıldığı bu romanı halen okumayan varsa, benim kadar geç kalmadan hemen okusun derim. 

   Buket Uzuner’in Son yazdığı “Su” adlı kitabını da çok beğenmiştim ama “Kumral Ada – Mavi Tuna” kesinlikle favorim oldu. 

   Şimdi biraz da kitap hakkında yorumlarda bulunmak istiyorum, kitabı okumayanlar için uyarı; bu bölüm kitap hakkında detaylı bilgi içerir. 

   Tuna’nın Ada’ya olan aşkı, karşılıksız olduğunu bilmesine rağmen asla vazgeçmemesi ve bu aşkı farklı bir boyuta taşıması kesinlikle çok etkileyiciydi. Aras’ı kaybettikten sonra Ada’nın çırpınışları, arada kalışları, yıllar öncede sıkışıp kalması ise kesinlikle çok sarsıcıydı. 

  Aras’ın ölümünden sonra Ada’nın bir süre hastanede kalması, yurtdışına gitmesi, içinde çatışmalar yaşaması kadar, Tuna’nın seferberlik adı altında nasıl kendi ruhuyla savaştığının anlatıldığı sayfalar da Buket Uzuner’in ne kadar usta bir yazar olduğunun en güzel kanıtıydı bence. 

 Son sayfalara doğru “tanıklar” başlığı altında diğer karakterlerin tek tek kavuşması yine en sevdiğim bölümlerden oldu.

Kumral Ada Mavi Tuna - Buket Uzuner (Okur Testi)

KUMRAL ADA MAVİ TUNA - Buket UZUNER
Okur Testi
İyi Eğlenceler...

5. Kitap Çekilişimizin Sonucu

 Çekilişimiz 08.09.2012 23:59 itibariyle bitmiştir.

Şartları eksiksiz şekilde yerine getirenler ve + haklarla toplam 169 sayısına ulaştık.

Random.org ile belirlediğimiz
Ali ÇİMEN'in TARİHİ DEĞİŞTİREN ASKERLER
adlı kitabını ilk kazananı

...
...
...
95 numara sırasıyla...

7 Eylül 2012 Cuma

Blogum Dergisi Eylül Sayısı


   Blogum Dergisi'nin Eylül sayısı çıktı. Beyaz Kitaplık olarak bu sayıda Jodi Picolt'un Taş Kağıt Makas adlı romanının inceleme yazısıyla 44-45. sayfalarda yer alıyoruz.

   Blog yazarlarının, değerli yazılarından oluşan Blogum Dergisi'nin Eylül sayısını okumadıysanız; www.blogumdergisi.com adresine tıklamanız yeterli.

4 Eylül 2012 Salı

Yarım Yüzlü Adam - H.Hüseyin Ütün

 YARM YÜZLÜ ADAM
H. HÜSEYİN ÜTÜN
Cinius Yayınları
Nisan 2012, 1. Baskı
158 Sayfa

AFD:
   Yarım Yüzlü Adam, Hüseyin Ütün'ün ilk kitabı. Kitabı okumaya başlamadan önce bir roman okuyacağımı düşünüyordum. (Kitabın ilk sayfasında oyun yazmasına rağmen farketmemişim.) Bu yüzden kitabın ilk sayfalarında, roman okumaya hazırlanan bünyem biraz sarsıldı.    Tüm karakterler o kadar uzun uzadıya ve tüm söz sanatlarını, benzetmeleri kullanarak konuşuyordu ki, bir anda garipsedim kitabı. Hüseyin Bey'in bir karakterinin de dediği gibi bir durum hissettim ben de.

   Aman anlatma. Toprak üzerindeki çimeni ciltlerce anlatan bayan, sevdiğinden bayıltana kadar bahseder anca.
  
   Aman anlatma dedim ben de. Bir neyiniz var, ne oldu? diyecek olan karakter bir paragraf konuşuyordu ve kitaptaki tüm karakterler böyleydi. En kötü karakter bile, en can acıtacak sözlerini öyle güzel söylüyordu ki... Fakat sonra alıştım kitaba, kitap okuyor gibi değil de sanki bir oyun izliyor gibi oldum. Oyun izlediğimi düşündükçe de kitaptan ayrılamadım. Çok kısa sürede bitti kitap ve tadı damağımda kaldı diyebilirim.

   Yarım Yüzlü Adam'da etrafı tarafından çok sevilen ve takdir gören yakışıklı Ömer'in bir trafik kazasında yüzünün yarısını kaybetmesiyle içine kapanmasını, yarasını ve kendisini insanlardan, hatta ailesinden bile saklaması işleniyor. Ömer her ne kadar insanlardan uzak durmaya çalıssa da, insanların güzellikleri ya da servetlerinden ziyade kalpleriyle ilgilenen Zeynep onun karanlık yüzünün arkasındaki ışığı farkedip onu saklandığı yerden çıkarmaya çalışıyor. Zeynep Ömer ile ilgilenirken, Zeynep'i seven Cem de bu Yarım Yüzlü Ucube'nin gerçek yüzünü ortaya çıkarmaya çalışarak Zeynep'i elinde tutmak istiyor ve olaylar gelişiyor.
   Hüseyin Bey bu kitabı bir serinin başlangıç kitabı olarak yazmış. "Nefes" adını verdiğini hastalık ve deformasyon temalı serinin ilk kitabı bence gayet başarılı. Bu arada serinin ikinci kitabı Aralık ayında çıkacakmış, gerçekten merakla bekliyorum.

  Kitabı çok beğendiğimi söylüyorum fakat yok mu hiç sevmediğim ya da eksik gördüğüm bir yanı? Aslında var. Kitabın asıl hikayesi Yarım Yüzlü Adam üzerine fakat kitap yan hikaye ile başlıyor, Kerem ile Buse'nin hikayesiyle başlıyor ve son olarak da onların hikayesi ile bitiyor. Kitap bittiğinde kitabın Kerem ile Buse'nin hikayesiyle başladığını hatırlamıyordum bile, ne zaman başladı bunların hikayesi diye merak edip baktığımda farkettim, ilk sayfalarda da onlara yer verildiğini. Bence kitap Yarım Yüzlü Adam'ın hikayesiyle başlamalı arada diğer hikayeler yedirilmeli ve kitap Yarım Yüzlü Adam ile bitmeliydi. Beyin asıl hikayeye odaklandığından, kalp onu daha çok kabullenip etkileniyor. Kitap biterken de son olarak o hikayenin tadı damağımızda kalmalıydı diye düşünüyorum. Hani insanın son dakikalarında tüm yaşamı gözünün önünden film şeridi gibi geçer derler ya, kitabı kapattığımızda asıl hikayeyle o hissi yaşamak isterdim.

   Bir de sanki çok fazla karakter var gibi geldi. Kafam bazen çok karıştı,  arada bu kimin nesi diye düşünüyordum. Okuyacak olanaların kafasının benim gibi çok karışmaması için bir Karakter listesi hazırladım umarım yardımcı olur. - "Yarım Yüzlü Adam" kitabında geçen karakterler -

   Cinius Yayınları'nın yayın politikasını az çok biliyorum. Kitabınızı bastırmak için belirli bir ücret veriyorsunuz onlar da basıp, satışa sunuyorlar. Demek istediğim; Hüseyin Bey kitabını kendi çabasıyla, kendi alınteriyle yayınlatmış ve üzülerek kitabı neredeyse taslak halinde yayınlattığını da belirtiyor. Bu yüzden olmalı ki, kitabın bir arka kapak yazısı bile yok. Kitabın içinden alınan cümleler var sadece. Bu kitabı, adı duyulmuş başka bir yazar yazsaydı yok satacağına eminim. İlk başta güzel bir reklam çalışması yapılırdı. Kitabın arkasına övgü dolu ve merak uyandıracak cümleler yazılırdı. Sonra kitap üzerine tartışmalar açılır, kitap hemen tiyatrolarda oynanmaya başlanırdı ve böylelikle bir çok satanımız daha olurdu. 

   Hüseyin Bey'in kendi deyimiyle "Sivrisinek Konseri" adlı kısa film çalışması dışında, herhangi bir akademik kariyeri yok. Ekmek parasını kazanmak adına birbirinden farklı işlerde çalışan, inşaat işçiliğinden web tasarımına, grafikerlikten gül budamacılığına kadar değişik sektörlerde boy gösteren, buralarda çalışırken farklı insanları gözlemleyen ve hayatının geri kalanını yazmaya adamak isteyen bir insan. Kendi adıma Hüseyin Bey'in kitabını okuduğum için kendimi şanslı kişiler kategorisinde değerlendiriyorum.

   Hüseyin Bey'in Yarım Yüzlü Adam kitabının bazı bölümlerini ve  diğer çalışmalarını yayınladığı Arkası Yarın Roman adlı blogunu mutlaka takip etmenizi tavsiye ederim.

  Hüseyin Bey'i daha yakından tanımak adına Evekitap'ta yayınlanan söyleşisi: http://www.evekitap.com/blog/yarim-yuzlu-adamin-yazari-h-huseyin-utunun-ile-soylesi/

Altı Çizilesi:
   Kardeş payımı alayım acından. (sf:13)

   Yaralı olanın uykusu nasıldır acaba? Aynı rüyaları mı görür neşeli ile solgun? Belki de unutmak için tek yoldur uyumak. (sf:15)

   Deliler yeterince zaman bulanlardır! (sf:19)

   Çaresizliğin çaresizliği... Geri döndürülemez mi hiç bir şey? Peki, o zaman nerede bu düzenin adaleti? Hani şu umutlu hikayeler var ya. Hepsi düzmece olmasın! Ne yani şimdi, ölüler hiç dirilmedi mi mezarlarından, aslan kusmadı mı avını? Seke seke devam edemedi mi o yenilen? Yıkılan tekrar eski ihtişamında dikilmedi mi? Ömrünü hiçlikle heba etmiş hüzünlü bir ihtiyar gençliğine tekrar dönemedi mi? Ne kadar acımazıssın yaşam! Mutluluğu anlarda tattırıp, gaflet zamanlarında tüketiyorsun. Dertleri, belaları ise uzun zamanlarda anlara bölüp yavaşça tattırıyorsun! Mutluluk kolayca lekenebilirken, her an hızlıca yaşlanırken, mutsuzluk hiç solmayan bir yaban çiçeği sende. (sf:36)

   Derin anlamlarla süslenmiş yaşama karşı ne küstahlık! Süsten püsten unutmuşum analığımı. Ayaklar çamur olmasın diye bahçene bile beton dökersen, ne analık kalır insanda ne de aklı başında düşünce. (sf.42)

   İstediği seviyeden olsun. Üstün üstü olsun, hatta hiç görünmesin. Bahsettiğiniz sonuçta insan. Beş gün yıkanmayınca kokar derisi! (sf:48)

   Evet, çok hoştur farklı renklerin meydana getirdiği gök kuşağı, ama yoğun siyahın, masum beyaza yapabileceği tek şey kopkoyu bir gridir! (sf:83)

   Güzel olan çevresinde topladığı merakla böbürlenir. Haberi yoktur, en güzel çiçek bile solduğu zaman vazosunda çöplüğe layıktır. (sf:99)

   Ve seviyorum diyen dudukla aynı fikirde olmaz bazen kalp! (sf:113)

   Körler sağırlar, iyi ki varsınız. Her iğrençliğe istem dışı sahip olamıyorsunuz. (sf:157)

Yarım Yüzlü Adam Karakterleri



BAŞROLLER

Ömer (Tunahan): Yarım Yüzlü Adam - Esas Oğlan
Zeynep (Karahan): Esas Kız
Cem (Eymür): Esas Kötü - Zeynep'in nişanlısı


Yan Karakterler 

Nihan (Tunahan) : Ömer'in kardeşi 
Buse (Tunahan) : Ömer'in küçük kardeşi
Latif Bey (Tunahan): Ömer'in babası
Beril Hanım (Tunahan): Ömer'in annesi
Mustafa: Ömer'in yardımcısı ve en yakın arkadaşı
Kerem (Yüzü Tamamen Kapalı): Tunahanlar'ın evinde yardımcı - Mustafa'nın kardeşi
Bedri (Karahan): Zeynep'in babası
Özden: Zeynap'in annesi
Kurt Eymür: Ömer'in babası
Ece Hanım (Eymür): Ömer'in annesi


Diğer Karakterler

Bilal: Nihan'ın müstakbel eşi
Leyla Hanım: Bilal'in annesi
Ayşegül: Nihan'ın arkadaşı
Davud Musta: Buse'nin hoşlandığı kişi
Beşir - Rahmi (ikizler): Cem'in arkadaşları
Ferhat: Ömer'in kuzeni
Kadir: Ömer'in kuzeni
Teoman: Cem'in kuzeni
Kenan: Cem'in kuzeni
Nalan: Cem'in teyze kızı
Hala: Ömer'in halası
Anneanne: Zeynep'in anneannesi
Gülay: Zeynep'in arkadaşı
Kortan: Gülay'ın nişanlısı
Meryem: Buse'nin arkadaşı
Emre: Buse'nin arkadaşı
Demir: Cem'in Arkadaşı
Dirkan: Cem'in Arkadaşı
Emine: Cem'in Arkadaşı
Timur: Cem'in arkadaşı
Tuğçe: İkizlerin arkadaşı
Ferda:
İkizlerin arkadaşı
Her Şeyi Bilen Çocuk: Adı üstünde :)
Anne: Her şeyi bilen çocuğun annesi 
Uyuşturucu Adam: Ömer'in sokakta tanıştığı kişi
İhtiyar Kadın: Ömer'in sokakta tanıştığı kişi
Kaman: Bedri Bey'in çalışanı
Leyla: Tunahanlar'ın hizmetçisi
Yaver: Tunahanlar'ın yaveri
Hizmetçi: Tunahanlar'ın hizmetçisi 
Fuat: Eymürler'in uşağı
Hizmetkar: Eymürler'in lokantası çalışanı
Bekçi

Yarım Yüzlü Adam hakkında Beyaz Kitaplık incelemesi: http://beyazkitaplik.blogspot.com/2012/09/yarm-yuzlu-adam-hhuseyin-utun.html
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...