30 Temmuz 2012 Pazartesi

4. Kitap Çekilişimiz Sonuçlandı

 Çekilişimiz 29.07.2012 23:59 itibariyle bitmiştir.

Şartları eksiksiz şekilde yerine getirenler ve + haklarla toplam 231 sayısına ulaştık.

Random.org ile belirlediğimiz
Buket UZUNER'in Uyumsuz Defne Kaman'ın Maceraları "SU" 
adlı kitabı kazanan

...
...
...
...
131 numara sırasıyla...

28 Temmuz 2012 Cumartesi

Uyumsuz Defne Kaman'ın Maceraları "SU" - Buket Uzuner

UYUMSUZ DEFNE KAMAN'IN MACERALARI
""SU""
BUKET UZUNER
Everest Yayınları
Mart 2012, 1.Baskı
329 Sayfa

MRW:

   Buket Uzuner’i okumaya yeni başladım, evet biliyorum biraz geç kalınmış bir seçim ama zararın neresinden dönsen kardır demişler değil mi? Geçen ay “İki Yeşil Su Samuru”nu okumuştum, hala bloğa yazma imkanı bulamadım ama.. Şimdi “Su”, bundan sonra da “Kumral Ada Mavi Tuna” ile devam edeceğim inşallah.

   Su kitabı ilk çıktığı zamandan beri bende bir anti pati oluşturmuştu, niyeyse Uyumsuz Defne Kaman falan deyince, sanki ergenlik dönemlerinde bir genç kız ve atıldığı maceralar gibi bir izlenim uyandırmıştı kitabın ismini duyar duymaz. Sonra arkasındaki Şamanizm, Kamanlık gibi kelimeleri de okuyunca, dedim aman sıkıcı, hiç benlik bir roman değil. Ama çok yanılmışım. Kitap ilk sayfasından öyle bir sardı ki beni.. çok merak uyandırıcı, eğlenceli, keyifli, akıcı, bilgi verici.. daha ne desem kesinlikle okunması gereken bir kitap. Bloğumuzu okuyanlar bilir, biz öyle okuduğumuz her kitabı tavsiye eden bloggerlardan değiliz. Açık açık eleştiri yapıp, gerçek düşüncelerimizi söylüyoruz burada. O yüzden, Su kitabının kesinlikle okunulası bir kitap olduğunu belirtmek isterim. Özellikle kitabın kapağında da bulunan resimlerin, bazı iç sayfalarda da olması, ayrıca Kutadgu Bilig’den alıntıların yapıldığı, Su kitabından yazıların da olduğu sayfalardaki süslemeler gerçekten çok hoştu, kitaba ayrı bir güzellik, renk katmıştı.

   Biraz da konudan bahsedecek olursak; dilinin kemiği olmayan ve inanmadığı hiçbir şeyi savunmayan gazeteci Defne Kaman, ninesi Umay Bayülgen, komiser Ümit Kaman, sahaf Semahat'den oluşan ana karakterlerle büyüyen bir roman. Komiser Ümit sevdiğine kavuşmaya çalışan, geleneklerin arasına sıkışmış genç bir erkek, Semahat kendini sahaf dükkânına ve kedilerine adamış genç bir kadın. Umay Nine kaman geleneklerini yaşayan ve yaşatan bir otacı ve ortada bir gazeteci Defne Kaman. İşte ipuçları bu kadar, puzzle'ı tamamlamak için de geriye bu güzel kitabı okumak kalıyor. Sonu da öyle bir bitiyor ki insanın Sayın Buket Uzuner’e "hadi Buket Hanım çabuk yazın 2. kitabı öleceğim meraktan" diye mesaj atası geliyor! : )

   Bu arada kitabı okuyunca Şamanizm’i araştırdım ve ilk dinlerin başlangıcı olduğunu, bizim de inandığımız bir din olduğunu ve aslında bugün bile hala şaman geleneklerini kullandığımızı gördüm. İşte bunlardan bazıları;
  • Gidenin arkasından su dökmek eski Türklerdeki su kültünün doğurduğu bir adettir. 
  • Ağaçlara bez ve çaput bağlanması da Şamanizm döneminden günümüze aktarılan geleneklerdir.
  • Yine, istenmeyen bir olay duyulduğunda tahtaya el ile tokmak gibi üç kere vurulması da, kötülükten korunmak, kötü ruhların duymasını önlemek amacına yönelik eski bir Şaman inanışıdır.
  • Kurşun Dökme de Şaman geleneklerinden kalan bir âdettir. Şamanlar bu ritüele “Kut Dökme” anlamına gelen “Kut Kuyma” adını vermişlerdi.
  • Loğusa kadınların başına bağlanan kırmızı kurdele Şaman döneminden günümüze kadar ulaşmış bir adettir. Bu kurdelenin anneyi ve yeni doğan çocuğu, albız denen şeytana karşı koruduğuna, özelikle Alevilik'de gözlemlenen mezarın başına bağlanan kırmızı kurdelenin da ölüye kötü ruhların musallat olmasını engellediğine inanılır
  • Toplumda ulu kabûl edilen kişilerin ölümünden sonra ruhlarından medet ummak mezarları kutsamış ve bu yerler medet umulan yerler hâline gelmişlerdir. Günümüzde mezar, türbe, yatır ve benzeri yerlerin ziyareti ve bunlardan medet umulması da bu inanç sisteminin devamı olarak ortaya çıkmıştır.
  • Anadolu’da halk arasında “nazar” olgusu çok yaygın bir inançtır. Bazı insanların olağandışı özellikleri olduğu ve bunların bakışlarının karşılarındaki kimselere rahatsızlık verdiğine, kötülük yaptığına inanılır. Bunun önüne geçmek için “nazar boncuğu”, “deve boncuğu”, “göz boncuğu” v.s. takılır. Nazar olgusu da eski Türk inançlarındandır.
  • Şaman'ın üzerine giydiği giysiye yılan, akrep, çiyan, kunduz gibi yabanî ve zararlı hayvan şekilleri çizilerek onların kaçırılacağına inanılırdı. Bugün Anadolu’da Türkmen köylerinde dokunan halı, kilim gibi örgüler Şaman giysilerinin izleri taşımaktadır.

Altı Çizilesi:
   Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, Dedem Korkut ile Ninem Umay beşiğimi tıngır mıngır sallar iken’ diye başlayan eski Türk masallarında, uzak çok uzak diyarlarda, ailesini soğuktan korumak için ağaç kesmek zorunda kalan eski Türk, önce, o ağaçtan özür dilermiş. Ağaca, ihtiyacından fazlasını kesmeyeceğine, bundan böyle yediği her yemişin çekirdeğini, tohumunu aynı yerlerde toprağa gömeceğine söz vererek, ağacın canına ve onu yaratan güçlere dua edermiş. (sf: 23)

   Hepsine inandılar ve mantıklı buldular da ne bir yunusun bir insanı koruyacağına, ne de bir insanın ölümden kurtulmak için yunusa dönüşebileceğine inandılar. Kendilerinden boşanmak isteyen karılarını günde beşer beşer bıçaklayıp doğrayan kocalarla, ölmemek için devlete yalvardığı halde korunmayan, göz göre göre ölen kadınların olabilirliğine inandılar. Erkeklere, kendilerini dünyanın hakimi zannetmelerine yol açan resmi eğitime ve kültüre, onların işsiz ve yoksul kalınca kendilerini iktidarsız hissederek, biraz da mecburen karı ve kızlarına işkence ettiklerine,daha ilginci, bunun tabiat kanunu olduğuna bile ikna oldular ama bir yunusun iyilik yapacağına hayatta inanmadılar.. (sf: 307)

22 Temmuz 2012 Pazar

Beyaz Kitaplık Haftalık Mecmua'da tanıtıldı


   Yeni Asır Tv'de yayınlanan Haftalık Mecmua (Kültür/Sanat) programında kitap blogları konusu incelenmiş ve aralarında bizim de olduğumuz birkaç bloga yer verilmiş.

   SuaryaDan blogunun sahibi Derya Hanım'ın sayesinde bundan haberimiz oldu. Fakat programın tekrarlarını izlememize rağmen o bölüme denk gelemeyince, programın yapımcılarından Engin Tatlıbal Bey'le iletişime geçtik. Sağolsun bu bölümü Youtube'a yükleyerek izlememizi sağladı.

   Edebiyat/kitap blogu olarak farkedilmek gerçekten gururumuzu okşadı. Severek takip ettiğimiz Kitap Notları, Kitapla Dans ve Kitap Delisi Gizem'e de yer verilmiş.

   "Bakalım bloglar bağımsızlığını koruyabilecek mi?" diye bir soruyla konuya son vermişler. Bizce blog yazmanın en önemli özelliklerinden biri de bağımsız olması, kimseye hesap verme ya da kimsenin istediği şekilde yazmak zorunda değiliz. Ne hissediyorsak onu dile getirebiliyoruz. Bu yüzden bizce bağımsızlığımızı koruyamadığımız zaman inandırıcılığımızı ve samimiyetimizi yitiririz.

    Haftalık Mecmua Yeni Asır TV'de Cumartesi günleri 13.30'da ekrana geliyor. Engin Tatlıbal edebiyat, Halil Fincan spor, Birkan Yüksel sinema, Erman Azar ise müzik üzerine bilgiler aktarıyor.

    Yeni keşfettiğimiz bu güzel programın yeni bölümlerini merakla bekliyoruz.

   Haftalık Mecmua'yı twitterdan takip etmek için: https://twitter.com/haftalikmecmua

20 Temmuz 2012 Cuma

Gerçek Tarihin Peşinde - Mustafa Armağan

GERÇEK TARİHİN PEŞİNDE
MUSTAFA ARMAĞAN
Timaş Yayınları
Ekim 2011, 2.Baskı
272 Sayfa

AFD:
   Gerçek Tarihin Peşinde, Mustafa Armağan'la tanışmamı sağlayan ilk kitap. Mustafa Armağan ismini duymama ve bilmeme rağmen henüz hiçbir kitabını, yazısını okumamıştım.

    Tarihi anlamlandırmayı, doğru olduğu söylenerek bize empoze edilmeye çalışılan yanlışları öğrenmek ve tarihin çarpıtılan yanlarını keşfetmek her zaman ilgimi çeken konular arasında olmuştur.

   Mustafa Armağan kitabın her sayfasında yanlış bildiklerimizi bize belgelerle anlatmaya çalışmış. Direkt bu yanlıştır demek yerine, neden yanlış olduğunu, nerede mantık hatası olduğunu belgelere dayanarak bize göstermeye çalışmış. Özellikle mantığımıza seslenip gerisini bizlere bırakmasını çok sevdim. (Hayatı boyunca hastalıklarla pençelenen Mihrümah Sultan'ı erkek doktorun tedavi etmesi bile büyük bir olayken kendinden 30 yaş büyük Mimar Sinan'ın ona aşık olup, onun adına kendi parasıyla camiler yaptırmasının mantıksal bir açıklamasını bulmak gerçekten zor)

   Mustafa Hoca'nın yazdıklarına inanıp inanmamak bizim elimizde, her yazılan doğrudur diye bir şey de yok zaten. Gerçek tarihin peşinde olanları tenzih ederek; Tarih yazarlarının birinin ak dediğine bir diğeri kara diyebiliyor. Kendi çıkarları için (para kazanmak, ün yapmak, kendi düşüncesine ve inanışına hizmet etmek) tarihi istedikleri yöne çekebiliyorlar.

   Tarihin gerçeklerini öğrenmenin en iyi yolu eski metinleri okuyabilmekte, bunun içinde birden çok dil (Osmanlıca, Arapça, Farsça, Fransızca ...) bilmek lazım tabii ki. Bize sunulan belgelerin çevirileri ve yorumlamalarında bunları çevirenlerinin görüşlerinin etkisi mutlaka vardır diye düşünüyorum.

    Mustafa Armağan'ın tarihe kendini adamışlığını sevdim, diğer kitaplarını da mutlaka okuyacağım.

Kitapta en çok ilgimi çeken bölümler:
  • Reşat Nuri Güntekin'in baş yapıtı Çalıkuşu'nun uğradığı sansürü anlatan; Çalıkuşu'nun Başına Gelenler.
  • Tarihin kolayca nasıl istenilen yöne çekilebileceğini gösteren; Malazgirt ve Kürtler
  • Neron'un Roma'yı neden yaktığını öğrendiğim; Mithat Paşa Bizim Neron'umuz muydu?
  • Türkçeye çevrilen ilk roman olarak öğrendiğimiz Telemak'ın niteliğinin incelendiği; Türkçeye Çevrilen İlk Roman Efsanesi
  • Kitabın kapak görselindeki portreyi inceleyen; Padişah'ın Özel Odasındaki Şifreler
  • Muhteşem Yüzyıl dizisiyle Kanuni'ye ve Osmanlı imparatorluğu'na yapılan saygısızlığın gözler  önüne serildiği; Muhteşem Rezalet
  • Filistin'deki acı gerçeği anlatan ve uyanmamızı isteyen; İngiliz Profesörler İsail'i Boykot Ediyor, Biz Ne Yapıyoruz?
  • Aydınlanmayı sadece Batı'yı taklit etmek olarak anlayanlara cevap niteliğindeki; Aydınlanma'yı Batı'ya Rağmen Savunan "Aydınlarımız"
  • Mimar Sinan ve Mihrümah Sultan'ı çıkar uğruna (kolay yoldan para kazanmak için dönemde çok satan Osmanlı entrikaları uydurup kitap yazmak) birbirlerine âşıkmış gibi gösterilmesinin ne kadar mantıksız olduğunu belgeleyen; Mimar Sinan, Mihrümah Sultan'a Gerçekten Aşık Oldu mu?
  • ve tüm Yahudi'lerin aynı ırkçılık düşüncesinde olmadığını anlatan; Anti-Siyonist Yahudiler İsrail'i Tanıdı diye Birleşmiş Milletleri Kınamışlardı adlı bölümler.
Altı Çizilesi:
   Mehmed Akif'in Âsım kitabında dediği gibi, daha doğarken "batacaksın" diye bütün ümit kapılarını yüzlerine kapadığımız bir gençlikten farklı bir yüz istemeye yüzümüz olabilir mi? sf: 119

   - Bir odada siyah olan başka insanlarla, siyah olduğumu bilmek için, birlikte oturmaya ihtiyacım yok - bu birlik anlamına gelmez. Birliğin bir amacı olmalıdır. Eğer yoksa politika konuşmuyoruz demektir... İnsanlar şunu anlamalılar ki, bir insan yalnızca kadın olduğu ya da siyah olduğu için, o ve ben aynı politikalara inanmak zorunda değiliz. Birbirimizi kim olduğumuz bağlamında değil, birbirimiz için ne yaptığımız bağlamında tartmalıyız. - June Jordan-  sf:135

   Gazetecilik, yazdığını okuma sanatı diye tarif edilebilirse Evliya Çelebi'yi 'gazeteciliğimizin piri' ilan etmekte bir beis yoktur. Çünkü anlatacağı şeyin akılda nasıl kalacağına dair şaşılacak bir meleke sahibidir. Mesela Artvin'in engebeli arazisini anlatmak maksadıyla "Kahve ikram ettiler, fincanı koyacak düz bir yer bulamadık" cümlesi tek başına, resmin olmadığı bir çağda manzarayı önümüze  sermeye yeterlidir. sf:174

    Peki Kanuni nasıl biriydi?
   Zigetvar seferine çıkmadan önce oğlu Selim'e iki bazubent ile bir "cevherî al sanduğu" bırakmış, bunları satıp parasıyla Cidde'ye su getirmesini vasiyet etöişti. Vasiyetindeki son sözleri şunlarıd:
   Hak Teala bu seferi mübarek edip gönül hoşluğuyla gelmek müyesser ede, Habib-i Ekrem hürmetine aleyhisselam.
   Bu Kanun'yi "Muhteşem Yüzyıl"da boşuna aramayın, bulamazsınız. sf:183

   Peki biz neyiz? Bir toplum olabildik mi? Bir millet? Ya da artık ağzımıza alamadığımız terimle ümmet-i Muhammed'den miyiz? Cevaplar olumsuz galiba. Öyleyse kimiz biz? Kimiz biz ve nerede yaşıyoruz? Orta Doğu'da mı? Sahi neden kendimizi bu ingiliz icadı coğrafi bölgenin içinde düşünmelte bu denli ısrarcıyız ki? Biz İngilizlere "Orta Batılı",  Amerika Birleşik Devletleri vatandaşlarına da "Uzak Batılı" diyor muyuz? Neden demiyoruz? Çünkü biz tanımlamıyoruz haritayı; tanımlanıyoruz daima. sf:262

  Oysa Filistin'de olup bitenler sadece intifada ile sınırlı değil, hatta sadece masum çocukların hunharca katledilmeleriyle de sınırlı değil. Hiçbir noktada güvenliğin olmamasından da söz ediyor değilim. Bir halk yok ediliyor. Filistin'in özü, özeti bu. sf:263

   Bir bilim adamı çıkıyor ve ben bu çuvalla bilgiyi insanlığın geliştirilmesi için, insanlığın acılarını dindirmek için öğrenmiştim. Oysa siz İsrailli meslektaşlarım, bir halkın yok edilişine sessiz kalıyor, adım adım imhasına destek veriyorsunuz. Öyleyse sizinle yollarımız ayrılıyor diyor ve ekliyor:
   Siz bilimi kendiniz için iyiye, başkası için kötüye işleyecek bir alet olarak düşünüyor ve kullanıyorsunuz. Hani bilim evrenseldi? Hani bilimin dini, ırkı şusu busu olmazdı? Yoksa bu Aydınlanma yalanlarına boş yere mi kandık yıllarca? sf:265

16 Temmuz 2012 Pazartesi

4. Kitap Çekilişimiz

---Çekilişimiz Sonuçlanmıştır---

4. Geleneksel Kitap çekilişimiz için seçtiğimiz kitap:
    UYUMSUZ DEFNE KAMAN'IN MACERALARI (SU)
BUKET UZUNER
 Everest Yayınları


      Kitap yine orjinal ve sıfırdır. Bu kitabı hala okumayanlar için güzel bir şans. O zaman herkese bol şans dileriz.

Çekilişe katılmak için tek şart:
29.07.2012 saat 23:59'a kadar, izleyicimiz olmak ve bu yazımıza  yorum yazmak. (Adsız yorumlar dikkate alınmayacaktır)
Kargo ödemesi tarafımızdan karşılanacak olup sadece Türkiye içi gönderim yapılacaktır.


Şansınızı arttırmak isterseniz:
1. Blogunuz ya da sitenizde çekilişimizi duyurursanız (+1) (Kampanya blogları kabul edilmeyecektir)
2. Facebook'ta Beyaz Kitaplık'ı beğenip çekiliş duyurumuzu herkese açık olarak paylaşırsanız (+1)
3. Twitter'da Beyaz_Kitaplik 'in takipcisi olup çekiliş duyurumuzu paylaşırsanız (+1)

Not:  
Blog, site, facebook veya twitterda çekiliş duyurusunu paylaşanların linklerini yorum olarak yazması gerekmektedir. 
Çekiliş Random.org ile yapılacaktır.

11 Temmuz 2012 Çarşamba

Hitler Oyuncağımı Çaldı - Judith Kerr

HİTLER OYUNCAĞIMI ÇALDI
JUDITH KERR
Doruk Yayınları
Orjinal Adı: Als Hitler das rosa Kaninchen stahl
Çevirmen: Hasan KIYAFET
Nisan 2000, 2. Baskı
216 Sayfa
AFD:
   Bilmiyorum daha önce de söyledim mi? İkinci Dünya Savaşı ile ilgili yazılan kitapların dikkatimi çektiğini. O zamanı, o acıları yaşayanları anlamaya çalıştığımı. Savaşı ve savaşın etkilediği insanların yazdıklarını okurken hem üzülüyor hem de güçlü olmanın insanlarda nasıl bir kötülük hissi uyandırdığını içimden bir şeyler koparak okuyorum. Bu kitabın ismine de internette bu dönemle ilgili yazılan kitapları araştırırken rastlamıştım.

   Hitler Oyuncağımı Çaldı'da; babası ünlü bir Musevi yazar olan Anna ve ailesinin gerçek hikayesi anlatılıyor.  Almanya'da Hitler'den önce huzurlu bir dönem yaşanırken, Nazi propagandasının artması ve Hitler'in seçimi kazanacağı anlaşılıması üzerine Anna ve ailesi, can güvenlikleri için Almanya'yı terk etmek zorunda kalır. 

   Evlerini, oyuncaklarını ve geçmişlerini ardlarında bırakarak İsviçre - Fransa ve İngiltere rotasında devam eden hayatta kalma mücadelelerini Anna'nın izlenimlerinden takip ediyoruz.

   Çeviride biraz problem olduğunu düşünsem de ben kitabı zevkle okudum. Kitap bir anda bitince şaşırdım fakat araştırınca kitabın 'Barış Gelene Dek' ve 'Bir Aile Karşılaşması' adlı devam kitapları da olduğunu öğrendim. İnternette satışlarını bulamadım, artık sahaflarda şansımızı deneyeceğiz.

6 Temmuz 2012 Cuma

D&R ve Can Yayınları'ndan Kitap Şöleni


   D&R ve Can Yayınları tüm yaz boyunca sürecek mükemmel bir kitap şöleni başlatmışlar. Can Yayınları'nın 380 farklı eseri belirli D&R mağazalarında 5 TL. 

  Zevkle takip ettiğimiz Tully'nin blogunda bu haberi duyunca çok heyecanlandık. Fakat maalesef ki Çanakkale'de D&R mağazası yok, kampanya D&R'ın internet mağazasında da de geçerli değilmiş. Biz de İstanbul'daki kardeşimizi devreye sokarak yoğun bir telefon trafiğiyle, güzel kitaplar bitmeden, bu kampanyadan yararlanmaya çalıştık. 

  Kampanya stoklarla sınırlıymış tek mağazada 380 farklı kitabı bulamayabilirsiniz, hepsini görebilmek için herhalde tüm D&R'ları gezmek lazım.

   Kardeşimizden fotoğraflarını da çekmesini istedik, tabii o anda elinde sadece cep telefonu olduğu için onunla çekmiş, çözünürlük biraz düşük. Fakat ne kadar fazla kitap olduğunu anlamak adına güzel fotoğraflar olmuş diye düşünüyoruz.

   Üsteki üç fotoğraf 06.07.2012 tarihinde Bakırköy Capacity'deki D&R'dan

5 Temmuz 2012 Perşembe

Uçurtmayı Vurmasınlar - Feride Çiçekoğlu

UÇURTMAYI VURMASINLAR
FERİDE ÇİÇEKOĞLU
Can Yayınları
Nisan 1993, 7.Basım
109 Sayfa

AFD:
     Barış’ı tanıdığım yerde ne çiçekler vardı, “ne de başı bulutlarda bir çınar”. O gevrek sesiyle simitçi bile giremezdi oraya.Taş avluya yalnızca kuşlar konardı bazen.
    Kuş kanadına binip çayırlara gitmeyi öğretti Barış bana. Düşle gerçek, onun o yarım sözcüklerinde öylesine iç içe geçerdi ki, dünyanın çirkinlikleri bir bulut gibi kayıp giderdi yarım göğümüzden. Taş avluda düşsel uçurtmaları uçurtmayı işte öğlece öğrendim Barış’tan.
     Adını ne Barış yılını düşünerek koymuşlar, ne de savaşlar çıkmasın diye. Babasının sevdiği bir müzikçinin adıymış, yalnızca o yüzden.
     Adının anlamı dünyayı kucaklasa, taşta büyümezdi Barış. Ama bunu ne anası bilirdi ne de anası gibiler. Bilseler, “çocuklar şeker de yiyebilsinler” diye gökyüzüne hasret çeken bizler, çayırlara sadece kuş kanatlarında uçmak zorunda kalmazdık belki.

   Kitap sunum kısmındaki bu güzel cümlelerle başlıyor. Sunumdaki cümleler mükemmel bir kitap okuyacağımızın habercisi gibi.

     Annesinin cezası yüzünden hapishanede büyümek zorunda olan Barış'ın, oradaki en yakın arkadaşı olan, ve özgürlüğüne kavuşan İnci'sine yazdığı mektuplar. Bu mektuplarda Barış küçücük dünyasıyla büyüklerin dünyasını sorgulayıp, kendine göre anlamlandırmaya çalışıyor.

   Gökyüzüne hasret minicik bir yüreğin içinizi burkacak hikayesi. Yokluklar içinde bulduğu küçücük ayrıntılara kocaman anlamlar yükleyen Barış'ın mektuplarını okuyunca bir daha unutamayacaksınız.

   Kitabı okuduktan sonra 1989 yapımı olan filmini de izledim. Kesinlikle izlenmeye değer. Kitapta İnci dışardayken, filmde hapishanede. Mektuplar yerine birlikte yaşadıkları anlatılıyor. Kitapta mektup olarak Barış'ın ağzından okuduğumuz anları filmde izlemek güzeldi.

Filmin aldığı ödüller:
  • 10. Akdeniz Ülkeleri Film Festivali, En İyi 2. Film
  • 26. Antalya Film Şenliği, En İyi Görüntü Yönetmeni, En İyi Senaryo, En İyi Kadın Oyuncu, En İyi Film
  • İstanbul Film Festivali, En İyi Türk Filmi

3 Temmuz 2012 Salı

Ayazma Mesire Yeri - Kaz Dağları


Hafta içi çok sevdiğimiz arkadaşlarımızla, Kaz Dağları'nın eteklerindeki Ayazma mesire yerinde mükemmel  vakit geçirdik.

 Çanakkale sınırları içindeki bu güzel cennet köşesini sizlere de tanıtmak istedik.

   Mis gibi temiz ve serin havası, buz gibi suyu ve mükemmel manzarasıyla bu güzel dinlenme yerinde keyifli bir vakit geçirmek istiyorsanız hafta içini tercih etmelisiniz. Hafta sonu o kadar kalabalık oluyor ki, neredeyse piknik sofraları yan yana kuruluyor. Ve tabii ki her gelen aile mangal yaktığı için o güzel havayı solumak yerine mangal dumanı soluyabilirsiniz.

1 Temmuz 2012 Pazar

JJ Kim? – Anne Cassidy


JJ KİM?
ANNE CASSIDY
ON8 Kitap
Orjinal Adı: Looking For JJ
Çevirmen: Nazlı Tancı
Mart 2012, 1. Baskı
296 Sayfa
MRW:
   “JJ Kim?” benim şahsi olarak On8 kitapla ilk tanışmam. Sizin bu yayınevinin kitaplarını inceleme fırsatınız oldu mu bilmiyorum ama biz bu dinamik, yepyeni bir yayınevi olan ON8 Kitap’ı çok sevdik. Bursa Kitap Fuarı’nda stantlarını görünce koşarak gittik fakat maalesef yayınevinden kimseyle tanışamadan bir kitap ve iki farklı kitap kapağı baskılı karton çantayla oradan ayrıldık..

   İlk önce eşim aynı yayınevinin “Canavar” adlı kitabını okumuş ve çok beğenmişti. Tık Tık Ben de “JJ Kim?” adlı son çıkan kitaplarını okudum. İlk önce şunu söylemeyim ki; “BEN DE VARIM” sloganıyla camiaya ayak basan ON8 kitap, sayfa boyutlarıyla bir fark yaratıyor. Taşıması, okuması ve özellikle tutması kolay olan 12X18 sayfa boyutuyla hem rahat hem de çok şirin!

   JJ Kim, arkadaşının ölümüne sebep olan on yaşında bir kızın hikâyesini anlatıyor. Anlayacağınız konu oldukça ilginç. Kaza da olsa bir çocuk hangi nedenlerle böyle bir hata yapabilir, bu çocuğun psikolojisi, geleceği, duyguları, umutları bu olaydan nasıl yara alabilir? Peki, bu çocuğun ailesi nerededir?  Olaylar hangi noktada başlayıp, nerelere gelir?

   Emekli bir öğretmenin kaleminden çıkan bu kitabı okuma fırsatınız olursa, beğeneceğinize eminim.

Blogum Dergisi Temmuz Sayısı


   Blogum Dergisi'nin Temmuz sayısı çıktı. Beyaz Kitaplık olarak bu sayıda Ayfer Tunç'un Kapak Kızı adlı romanının inceleme yazısıyla yer alıyoruz.


   Blog yazarlarının, değerli yazılarından oluşan Blogum Dergisi'nin Temmuz sayısını okumadıysanız; www.blogumdergisi.blogspot.com adresine tıklamanız yeterli.
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...