31 Aralık 2011 Cumartesi

Mino'nun Siyah Gülü - Hüsnü Arkan

MİNO'NUN SİYAH GÜLÜ
HÜSNÜ ARKAN
Kırmızı Kedi Yayınları
Ekim 2011 1.Basım
252 Sayfa
MRW:
   Mino’nun Siyah Gülü Hüsnü Arkan’ın 6. romanıymış, benimse okuduğum ilk romanı. Yazar 12 Eylül’ü konu almış kitabında, bir ailenin aşklarıyla, kavgalarıyla, iç sesleriyle dolu dramını anlatmış. Kitabın en güzel taraflarından biri iç içe 2 ayrı aşkı anlatması. Kahramanlardan biri kitaba adını vermiş olan Mino, yani Münevver. O zor yıllarda küçük bir kasabada, kendi kararlarıyla, kendi doğrularıyla sadece kendi için yaşayan bir kadın Mino.

   Kitap ortalama 5-6 sayfadan oluşan bölümlerle kahramanların ayrı ayrı ağızlarından yazılmış. Başka bir özelliği de olayları kadınların gözünden anlatması.

   Romanda sıkça geçen Mino’nun mektupları o kadar güzel ve anlamlı ki.. Ne kadar farklı ve özel biri olduğunu kanıtlıyor bize. Kitap bittikten sonra da o kısacık ama derin anlamlar yüklü mektuplarına bir kez daha göz atmadan edemedim.

   Kitabın arkasında bir de CD var 5 Mayıs isimli. Hüsnü Arkan sanatçı yönünü de küçük bir hediyeyle bize sunması çok hoş bir sürprizdi.

Kitaptan Notlar:
   "… Kulaklarını aç yengecim beni dinle; ben aşık oldum… çok az şey söyleyeceğim; çünkü ben aşık oldum… Ben daha çok gencim, biliyor musun? Bugün 25 yaşıma bastım. Sen Eylül renklerini bilir misin? Onlara basar gibi bastım. Renklere basınca değişirler bunu bilir misin? Örneğin benim üstüme biri basarsa cağırtlak rengi olurum. Bir yaprağa basarsan, o yaprak hışırt rengi olur… gözlerimi alabildiğime açıyorum; bunları göreyim diye… peki görebiliyor muyum? Hayır! Çünkü ben ne rengiyim? Şu sıralar aşk rengiyim…"

   "Bir insan nasıl sevebilir ki? Bunun bir kuralı var mı? Kitaplardan öğrenilebilir mi? Yanlış sevdiğimde kabahat mi işlemiş olurum? Beni cezalandırır mısınız?"

Mutlu Yıllar...

  
"KİTAPSIZ BİR YIL GEÇİRMEMENİZ DİLEĞİYLE...
MUTLU YILLAR..."



 2011 yılının sonuna gelmişken çok satan kitaplardan bahsetmenek olmaz. Araştırdık ve karşımıza üç farklı liste çıktı. (D&R - Pandora - NetDergim) Bizde bu üç listeyi harmanlayarak 2011'in en çok satan 20 kitabını paylaşıyoruz.

 1. Hayat Dürbünümde Kırk Sene - Ayşe Kulin - Everest Yayınları
2. Aşkın Gözyaşları Tebrizli Şems - Sinan Yağmur - Karatay Akademi
3. İsim Şehir Hayvan - Yılmaz Özdil - Doğan Kitap
4. İskender - Elif Şafak - Doğan Kitap
5. Karatay Diyeti - Canan Efendigil Karatay - Hayy Kitap

 6. Bir Dönem İki Kadın - Oya Baydar&Melek Ulagay - Can Yayınları
7. Hüzün Dürbünümde kırk Sene - Ayşe Kulin - Everest Yayınları
8. Elif - Paulo Coelho - Can Yayınları
9. S*ktir -Et - John C. Parkin - Arunas Yayıncılık
10. Cahillikler Kitabı - John Lloyd - NTV Yayınları


11. Şah & Sultan - İstender Pala - Kapı Yayınları
12. Aklından Bir Sayı Tut  - John Verdon - Koridor Yayıncılık
13. Prag Mezarlığı - Umberto Eco - Doğan Kitap
14. Serenad - Zülfü Livaneli - Doğan Kitap
15. Hayatın Işıkları Yanınca - Serdar Özkan - Altın Kitaplar




 16. Lüsyen - Can Dündar - Can Yayınları
17. Ye Dua Et Sev - Elizabeth Gilbert - Pegasus Yayınları
18. Bildiğin Gibi Değil - R.Canan Akın & Funda Danışman - Metis Yayıncılık
19. Bir Gün - David Nicholls - Pegasus Yayınları
20. Kabil - Jose Saramago - Kırmızı Kedi Yayınları


29 Aralık 2011 Perşembe

Aşırı Gürültülü ve İnanılmaz Yakın - Jonathan Safran Foer

AŞIRI GÜRÜLTÜLÜ VE İNANILMAZ YAKIN
JONATHAN SAFRAN FOER
Çeviri: Algan SEZGİNTÜREDİ
Orjinal Adı: Extremely Loud and Incredibly Close
Siren Yayınları
Şubat 2011 2.Baskı

AFD:
   Jonathan Safran Foer bence mükemmel bir kitap yazmış. Bu güne kadar hiç böyle bir kitap okumamıştım; kurgusu, içtenliği, aşkı sevgiyi ve hüznü değişik pencerelerden yansıtması, görsel yazı teknikleri, küçük oyunları, resimleri, anlamak için kendimizi zorlayacağımız fakat hiç anlayamayacağımız bölümleriyle... Okuduğum en iyi kitaplar arasındaki yerini aldı. Okumuyorsunuz sayfalar yitiveriyor elinizde... Abartmıyorum! Bu kitaptaki her karakter için ayrı ayrı mükemmel romanlar yazılabilir.

   Çevirmene de hakkını vermek lazım, bu kitabı hakkıyla çevirmek gerçekten çok zor bir iştir. ve bu işten Algan Sezgintüredi alnının akıyla çıkmıştır.
OSKAR SCHELL

MUCİT, TAKI TASARIMCISI, TAKI ÜRETİCİSİ,
AMATÖR ENTOMOLOG, FRANKOFİL, VEJETARYEN, 
ORİGAMİST, PASİFİST, PERKÜSYONİST, AMATÖR
ASTRONOM, BİLGİSAYAR DANIŞMANI, AMATÖR 
ARKEOLOG VE KOLLEKSİYONCU (nadir paralar, doğal
nedenlerle ölmüş kelebekler, minyatür kaktüsler, Beatles 
hatıraları, yarı değerli taşlar ve diğer şeyler.)

E-MAIL: OSKAR_SCHELL@HOTMAIL.COM
EV TELEFONU: ÖZEL / CEP TELEFONU: ÖZEL
FAKS: HENÜZ BİR FAKS MAKİNEM YOK

    Düşünün ki bu kartvizit yeni tanıştığınız 9 yaşındaki bir çocuğun, ne yaparsınız? Bu kitabı okuduktan sonra benim yapacağım; kesinlikle o çocuğun yakınlarında olmak olurdu. Belki asistanı olmamı kabul ederdi...

   Kahramanımız, Stephen Hawking'e Kofi Annan'a, Bill Gates'e, Vladimir Putin'e ve daha nicesine mektuplar yazan, küçük dahi Oscar Schell, babasını 11 Eylül saldırılarında kaybeder ve onun eşyaları arasında bulduğu bir anahtarla babasına/hatıralarına, ona yakın hissettirecek herhangi birşeye ulaşmaya çalışır.
   "Zaman tuttum: bir kilidi açmam üç saniye sürüyordu. Ardından, New York'ta her 50 saniyede bir bebeğin doğması ve herkesin 18 kilidi bulunması üzerinden her 2.777 saniyede bir kilidin yaratıldığını çıkardım. Yani kilit açmaktan başka iş yapmasam bile her saniye 0.333 kilit geri kalacaktım. Ve bu eğer kapıdan kapıya gitmezsem ve eğer yemek yemezsem ve eğer uyumazsam geçerliydi..."

   Peki bu Oscar'ı durdurabilir mi?
  Oscar'ın "raisons d'etre"si (varoluş nedeni) babasının izini takip etmektir. Oscar bizi bu yolculukta her birinin hüzün dolu hayat hikayeleri olan ve asla sıradan olmayan insanlarla tanıştıracaktır. Acı bu kadar mı güzel anlatılır? Sevgi bu kadar saf olabilir mi?

   Kesinlikle tavsiye ediyorum. Dahi mucit Oscar'ın yolculuğunda, babası, babaannesi, dedesi, ve annesinin hayatlarıyla; güleceksiniz, düşüneceksiniz, hüzünleneceksiniz ve ağlayacaksınız.

Not: Kitabın filmi de çekilmiş ilgilenenler için: Extremely Loud and Incredibly Close

Parayı Bulduğum An Alayını ... - Erdal Demirkıran

PARAYINI BULDUĞUM AN ALAYINI...
ERDAL DEMİRKIRAN
Kashna Kitap Ağacı
Ekim 2011 1.Basım
256 Sayfa

MRW:
   LÜTFEN BU KİTABI OKUYUN
ÇOOK EĞLENCELİ!
   Erdal Demirkıran kendi kurguladığı bir ülkedeki karakterlerin yaşadıklarını konu alarak, biz "zavallı" insanların marifet saydığı yanlışları akıcı bir dille ve olağanüstü bir hikaye ile yüzümüze vuruyor.

   Kitabın ana fikri ön yargılarımızdan kurtulmamız gerektiği. Kargo kolisini açıp kitabı elimize aldık, kapağı açtık ve çok ilginç bir sürprizle karşılaştık. Sonra da hemen yazarın dehasını takdir ettik. :)
   
   Yazar ilk sayfadan itibaren körü körüne inandığımız şeylerin aslında doğru olmayabileceğini vurguluyor hep. Hikaye, bir gencin bir sabah uyandığında vücudunun tamamen mavi renk olmasıyla başlıyor ve olaylar birbirini kovalıyor. 250 sayfalık kitabın 180. sayfasına kadar saçma sapan bir hikaye okudum gülerek ve hep "Nasıl bi kitap bu ya?" diyerek ama yazar son 70 sayfada Daaannn! diye gerçekleri yüzüne vuruyor insanın. Ne kadar küçük olduğumuzu, küçük düşündüğümüzü gösteriyor. Kitap boyunca kaç defa "Harbiden ya, valla öyle" dedim. Hele bir 10. bölüm var ki kitapta " Ders" başlığıyla. Hepimize veriyor o dersi Erdal Demirkıran. Ne yalan söyleyeyim kendini kötü hissediyor insan.

   Kitap boyunca bir çok tezatlığa değiniyor yazar; teknolojinin esiri, paranın kulu olduğumuzu, emek hırsızlığını ve daha nice şeyleri eleştiriyor... 

   Bu kitapta insanların vücutları maviye boyanmış, bizim ise beyinlerimiz boyanmış. Herkesin yaptığı şeyleri yapıp inandığı şeylere inanıyoruz çoğu zaman. Birbirinin aynı 70 milyon insan var sanki gerçektende. Yazar bizden "fabrika ayarlarına" geri dönmemizi istiyor. Umarım bunu yapabiliriz.

   "Farklı olmak için asla çabalama!
         çünkü herkes bunu yapıyor
               ve hepsi de bu yüzden
                     birbirine benziyor...
  Sen sadece fabrika ayarlarına
       geri dön, yeter!
     Eşsizsin bunu fark et!

   Yazarın okuduğum ilk kitabı ama diğer kitaplarını da mutlaka okumam lazım. Çok eğlendim, çok öğrendim ve çok başarılı buldum. Diğer kitaplarının isimlerinden de anlayacağınız gibi çok "şahsına münhasır" bir adam bu Erdal Demirkıran. Bizden de bunu bekliyor zaten, bir an önce herkes gibi olma sevdamızdan kurtulmamızı istiyor.
Kitap İçin Verdiğim Puan: 10

27 Aralık 2011 Salı

Kitaplarımızın 2. kısmı da geldi

AFD:
   Kargoyu beklemek o kadar zor geliyor ki. Bu sefer uzun sürdü kitapların temin edilme süresi ve araya pazar günü de girince 6 gün beklemek zorunda kaldık. Sonunda geldi yeni hediyelerimiz. Evet hediye çünkü kargo görevlisi koliyi getirdiğinde biz içinde ne olduğunu bilmeyen çocuklar gibi heyecanlanıyoruz...

İşte yeni kitaplarımız:
1. Küçük Prens - Antoine de Saint-Exupery - Mavibulut Yayınları (Kitaplığımız en önemli eksik parçalarından biriydi)
2. Thomas More - Ütopya - Bordo Siyah Yayınları
3. Kendine Ait Bir Oda - Virginia Woolf - İletişim Yayınevi
4. Anayurt Oteli - Yusuf Atılgan - Yapı Kredi Yayınları (Zebercet'i çok merak ediyorum)
5. Garanti Karantina - Murat Menteş - Sel Yayıncılık
6. Bülbülü Öldürmek - Harper Lee - Oda Yayınları
7. Bu Defa Çok Fena - Küçük İskender - Sel Yayıncılık
8. Satranç - Stefan Zweig - Can Yayınları
9. Sana Gül Bahçesi Vadetmedim - Joanne Greenberg - Metis Yayınları
9.5 Olmayan Kelimeler Cep Ajandası Metis Yayınevi'nin kitap alanlara armağanı. (Çok güzel bir hediye)
10. Pardayanlar Seti (28 Kitap)Michel Zevaco - Erko Yayıncılık (Sonunda kavuştum bu sete)
10.5 Sabit Fikir Dergisi Sayı: 9 İdefix'in hediyesi (10. derginin elimde olduğunu söyleyip bi önceki sayıyı istemiştim sağolsun kırmadılar.)


Leyla İle Mecnun 38. Bölüm

AFD:
   Bir kitap bloğunda dizinin işi ne diyenler olacaktır. 
   Leyla ile Mecnun'a sıradan bir diziymiş gibi bakmamak lazım.
   Absürd bir dizi olarak lanse edilir aslında absürd olduğu kadar anlamlı ve can alıcı noktaları yakalyan hayattan kopmadan dizi dışındaki herhangi bir şeye gönderme yapabilen bir dizidir.
   Leyla ile Mecnun yeri geldiğinde hep aynı senaryoları değiştirip değiştirip önümüze koyan dizi senaristlerine, yeri geldiğinde "bu bir zam değil güncellemedir" diyen büyüklerimize ( ? ) ve yeri geldiğinde kendi yayınlandığı kanala bile ince ince dokundurabilen sivri zekaya sahip senaristlere, oyuncularına doğaçlama yapma özgürlüğü tanıyan yönetim ekibine ve bir ikisi hariç mükemmel yetenekleri olan (sadece bir bakışıyla güldüren, hüzünlendiren, ağlatan) oyunculara sahip olan bir dizidir.
  Leyla ile Mecnun zihin açar, acaba yine kime dokundurdu der, bu sözü daha önce nerden duymuştum ya da bu sahneyi nerde izlemiştim diye düşünürsünüz dizi boyunca.
   Leyla ile Mecnun'un kendine has sansürleri vardır, (sakız, üzüm vb.) kendine has sövgüleri (duş perdesi, tuvalet terliği vb.) ve bedduaları (İnşallah o bıyıkların uzar böyle ağzının içine girer böyle bütün ağzını kapatır konuşamazsın! yada,  Çengel bulmaca çözerken fotoğraftaki sanatçıyı bulama inşallah! gibi)...
  Mükemmel bir ekibin mükemmel bir iş çıkardığı, her yönüyle kendine has izlenilesi bir dizidir Leyla ile Mecnun

Not: Mutlaka izleyin, kaçırmayın çünkü zordur böyle güzel yapımları Türk televizyonlarında görmemiz.
Hiç izlemeyip yeni başlayacaklara not: Mutlaka ilk bölümden başlayın.
Çok önemli not: Kahkalarla güldürür daha kahkahanız bitmemiş hatta gülmekten gözünüz yaşarmışken bir anda sizi salya sümük ağlatır aman dikkat.

26 Aralık 2011 Pazartesi

Canan Tan Kitapları



En Son Yürekler Ölür
Canan Tan
Altın Kitaplar
Temmuz 2009 14.Basım
424 Sayfa

Yüreğim Seni Çok Sevdi
Canan Tan
Altın Kitaplar
Nisan 2007 6.Basım
480 Sayfa
İz
Canan Tan
Altın Kitaplar
Mart 2011 1.Basım
400 Sayfa

MRW:
   Elimde 3 tane Canan Tan romanı var bende okuma sırasına göre yorumluyorum hepsini. İlk şunu söylemeyim ki Canan Tan mutsuz sonları seven bir aşk romanı yazarı. Gerek okuduğum gerekse duyduğum romanlarının konularından biliyorum. Yazdığı romanların sonunda bir hüzün, acı, keder hep oluyor, ama yazarın dili çok akıcı, okuyucu kitabı elinden bırakamıyor bir türlü. Benim okuduğum 3 romanın kadın baş kahramanları hep çok başarılı, iyi akademik eğitim görüp en iyi yerlere gelen ve ailelerinin refah düzeyi yüksek olan kadınlar ama duygusal açıdan hep bir eksiklikleri var. Yazar bunu günümüz Türk kadınlarının erkekler kadar sahip olduğu eğitim hakkı ve kariyer hayatının önemini vurgulamak için mi yoksa bir kadın olarak hemcinslerini görmek istediği en iyi konum dolayısıyla mı yapıyor bilemiyorum belki de sadece denk geliyordur.

   Bir de Canan Tan kitaplarının en sevdiğim özelliği adı geçen şehirler hakkında tam bir tur rehberi bilgisi vermesi. Daha önce oraya hiç gitmeyenler bile gitmiş kadar oluyor neredeyse, gidenler için ise anılar yeniden canlanıyor gözlerinde.


En Son Yürekler Ölür
   Canan Tan’la ilk tanışmam “En Son Yürekler Ölür” romanıyla oldu. Roman’ın en can alıcı yeri kuşkusuz kiraz kırmızısı spor arabayla yapılan yaklaşık 1 saatlik Kuşadası-İzmir yolculuğu, çünkü olayların akışı tamamıyla değişiyor. Şu an günümüzde çok önemli yeri olan organ nakli konusu kitaba hakim oluyor bir anda. Fakat burada söylemeliyim ki bundan sonra olaylar bilindik ucuz bir Türk filmi senaryosuna dönüşüyor neredeyse.. Hele kitabın bir süre sonra kesinlikle tahmin edilen kaçınılmaz sonu hiç de gerçekçi olmuyor okuyucunun gözünde.   
Kitaba Verdiğim Puan: 7


Yüreğim Seni Çok Sevdi
   Ve yine 2. gün bitmeden sonuna geldiğim kitaplardan biri daha, “Yüreğim Seni Çok Sevdi” 3’ünün içinde en sevdiğim. Son sayfalara geldikçe kızdığım, bitmesini hiç istemediğim nadir kitaplardan. Birbirine yeterince sıkı tutunamayan, ailelerini aşklarının önüne geçiren aşıkların trajik sonu..

  Okurken devamlı kızdığım Aslı, üzüldüğüm, arada kalan zavallı Murat.. Yine ince detaylarla anlatılan Amerika şehirleri, Bursa tanıtımı, inanılmaz güzel Nazım Hikmet şiirleriyle Murat’ın aşk itirafları, kocaman kalbi ve hiç bitmeyen aşkı, Aslı’nın anlamsız inadı ve saçma davranışları..

   Burada söylemeden edemeyeceğim Bursalı olan eşimin ilk gidişimizde beni de gezdirmiş olduğu yerleri bu kitapta Bursalı Murat’ın rehberliğinde yeniden keşfetmem, ayrıca eşim ve Murat’ın ortak yanı olan edebiyat bu kitabı sevmemim başka sebeplerindendi.
---Kitabı Okuyanlar İçin Mini Test--- 
Kitaba Verdiğim Puan: 9


İz
   Elimdeki 3. ve son kitap, Canan Tan’ın da son kitabı olan “İz”. Yüreğim Seni Çok Sevdi’den sonra büyük heveslerle aldığım ve malesef hayal kırıklığına uğradığım kitaptır.

   İsmiyle hiç bağdaşmayan bir “Baba-Kız” hikayesi. Baba mesleğini devam ettiren ama babasıyla küs ayrılan Verda’nın, babasının ölüm sebebini araştırmasını, izini sürmesini ve çok önemli bilgilere ulaşmasını konu alan bir kitaptır İz. Fakat sorun şu ki, kitaptaki diğer karakterler tarafından da defalarca Verda’nın bir iz sürdüğünün üzerine basılsa da( okuyucu resmen buna inandırılmak istenmiş)  aslında her şey Verda’nın hiçbir şey yapmasına gerek kalmadan kendiliğinden olmuştur. Kurgu çok zayıf, bence bu kitap Canan Tan’ın dedektif roman denemesinin başarısız bir örneği. Yine diğer kitaplarda olduğu gibi kadın karakterin ailesi çok zengin, kadın çok başarılı, zengin birisiyle evli ama bu seferde kocasıyla mutsuz. Bunlar bilindik Canan Tan ama diğer intihar, dava, iz, olaylarının kurgusu bile yok ortada. Bazen olaylar nerde başlıyor takip bile edilemiyor, sanki havadan gelmiş.Yazarın kafasındaki olay örgüsü sayfalar ilerledikçe çocuk kandırırmışçasına okura veriliyor. Hele sonu; yazılan 392 sayfa, son 3 sayfada üstün körü bağlanmış her şey havada kalmış. Hiçbir tat alamadım doğrusu.
Kitaba Verdiğim Puan: 4

Yasımı Tutacaksın - Dominique Lapierre / Larry Collins


YASIMI TUTACAKSIN
Orjinal Adı: ...ou tu Porteras mon deuil
DOMINIQUE LAPIERRE & LARRY COLLINS

Çeviri: Ayda DÜZ
Payel Yayınevi
Kasım 1993 8.Basım
364 Sayfa
AFD:
      Türkçe olarak ilk basımı 1972'de yapılan kitabın elimdeki 1993 8.Basımı. İnternette kitap sitelerinde gezinirken denk geldiğim, biraz daha araştırınca mutlaka almalıyım dediğim bir roman. Ankara Zafer Çarşısı'nda bir sahafta biraz hırpalanmış halde bulduğum ve kitaplığımıza eklediğimiz bir eser. Kitapta 364 sayfaya ek olarak resimlerin bulunduğu 16 sayfa daha yer almaktadır.

     Yasımı Tutacaksın'da ünlü İspanyol matador Manuel Benitez Peres nam-ı değer El Cordobes'in yoksul bir çocukken tutulduğu matador olma tutkusunu, tüm zorluklara rağmen nasıl gerçekleştirdiğini konu alıyor. Kitapta El Cordobes'in bu zorlu mücadelesine paralel olarak ispanya iç savaşı da anlatılıyor. İç savaşın anlatıldığı kısımlar romanın hızını biraz düşürse de, El Cordebes'in hayatının anlatıldığı bölümler tek solukta bitiyor.

     Şunu önemle belirtmek isterim ki tam anlamıyla bir hayvanseverim, televizyonda bile olsa bir boğa güreşi gördüğümde "bunun nasıl bir insafsızlık olduğunu" düşünür, sinir olurdum. Fakat bu kitapla beraber El Cordobes oluyorsunuz. Onun matador olma tutkusunu o kadar içten yaşıyorsunuz ki. O an boğa güreşine çok farklı gözle bakıyorsunuz.

     Kitap şu can alıcı cümleyle başlıyor; "Ağlama Angelita, bu akşam ya sana bir ev alacağım ya da yasımı tutacaksın"

     Manuel Benitez'in hırsı defalarca dayak yemesine, hapishaneye düşmesine, ölümcül yaralar almasına hatta doğduğu kentten kovulmasına rağmen hiçbir zaman tükenmiyor. Manuel kovulduğu kentte omuzlar üstünde taşınacağı günün geleceğini bir an bile aklından çıkarmadan o anı yaşamak için hayatını ortaya koyarak Matador olma mücadelesi veriyor.

Altı Çizilesi:
    ...Manuel Benitez doğduğu kentten kovulmuş, ablasını yaşadığı Madrid'e gelerek düşlerini gerçekleştirmeye çalışırken, ablası Ecarna kurduğu mutlu yaşantısında Manuel'i istemiyordu. Manuel de sadece bir kez ablasının kapısını perişan bir halde çaldı. Manuel'in geliş nedeni yırtık gömleğinin içinde titizlikle sakladığı bir karton rulosuydu. Bir sanat yapıtıymışçasına dikatle çıkarıp açtı. Olup olacağı bir takvimdi fakat üzerinde Manolete'nin yani İspanya'nın en büyük matadorlarından birinin portresi vardı.. Manuel ablasının kocasından resmin altına " Ben de bunu gibi olacağım" diye yazmasını istedi. Manuel okuma yazma bilmiyordu. Takvimin altına imzasını atıp yeniden sardı ve geldiği gibi sessizce uzaklaştı. Manuel'in o takvime ihtiyacı vardı çünkü onu nişanlısına yılbaşı armağanı olarak gönderecekti...

     ...Manuel Benitez'in menajeri onun için "Cesaretini herkese bir demet gibi sunuyordu ama hiç kimse istemiyordu o herkesin gözü önünde aç ve umutsuz bir serseriydi" der...


25 Aralık 2011 Pazar

Serenad - Zülfü Livaneli

SERENAD
ZÜLFÜ LİVANELİ
Doğan Kitap
Mart 2011 1.Basım
484 Sayfa

MRW:
      Zülfü Livaneli’nin son kitabı Serenad. Bence adı “Serenad Für Nadia” da olabilirmiş naçizane fikrimdir. Bir solukta okuduğum romanlardan biri, gerçek aşkların zamana hatta ölüme meydan okuduğunun muhteşem bir kanıtı, Alman Profesör Maximilian Wagner’ın sıra dışı hikayesi, Maya Duran’ın hayatına bambaşka bir yön veren sır perdesi..

     Bir akşam saat 23.00 civarı sinirlenip kitaplıktan rastgele çekip aldığım ve yatışmak için okumaya başladığım aynı gece üçte birini bitirdiğim, ertesi gün de nasıl derler yemeyip içmeyip bitirdiğim harika bir Zülfü Livaneli romanı..

     Galiba biraz da tarihi romanları sevdiğimden daha önce ortaya çıkarılmamış bazı gerçekleri okumak, Struma Gemisi, Mavi Alay’dan haberdar olmak, ve siyasi olayların tamamen dışındaki bambaşka hayatlara da tanıklık etmek, nefes kesen gerçekleri görmek..

    Zülfü Livaneli’nin başarıyla yazdığı, okuyucuyu kesinlikle ilk sayfadan beri etkisine alan bir roman “Serenad”. Buraya ne yazsam eksik kalacak, övgülerim yetersiz olacak, o kadar harika yani, bence kesinlikle okuyun.

Brandenburg - Glenn Meade

BRANDENBURG
GLENN MEADE
Çeviri: Ali Cevat AKKOYUNLU
Doğan Kitapçılık
Haziran 2004 6.Baskı
686 Sayfa

AFD:
   Breandenburg Glenn Meade'in ilk romanı. Benim ise Buz Kapanı ve Kar Kurdu'ndan sonra okuduğum üçüncü Glenn Meade romanı. Her ne kadar Dan Brown ya da Grange kadar konuşulmasa da Meade gerçekten çok etkileyici kurguları olan bir polisiye - aksiyon yazarı, yaşanmış olayların çevresinde mükemmel kurgular oluşturarak 686 sayfalık romanı elinizden bırakamadan bitirmenizi sağlıyor. Kısa sürede bitiyor kitap ve Meade kitap bittiğinde, insanın zihninde "acaba anlattıkları gerçek olabilir mi?" diye soru işareti bırakıyor.

   Kitap birbirinden bağımsız gözüken cinayetlerle başlıyor. Küçük ipuçları ve kime güvenebileceğini  bilmeden cinayetlerin sırrını çözmeye çalışan Volkmann...

   Polisiye ve gerilim sevenler ya da Grange, Dan Brown, Agatha Christie ve Ahmet Ümit romanlarını sevenler için kaçırılmaması gereken bir eser.

24 Aralık 2011 Cumartesi

Piedra Irmağının Kıyısında Oturdum Ağladım - Paulo Coelho

PİEDRA IRMAĞININ KIYISINDA OTURDUM AĞLADIM
Orjinal Adı: Na Margem do Rio Piedra Eu Sentei e Chorei
PAULO COELHO

Can Yayınları
Çeviri: Aykut Derman
1997 3.Basım
212 sayfa


MRW:
      Piedra ırmağının Kıyısında Oturdum Ağladım..1997 yılında yayınlanan eski bir kitap. Kitapları çok ses getiren ünlü bir yazar, Paulo Coelho, tarafından yazılmış. Bendeki de 3. Baskısı, yani yaprakları sararmış, o kendine has kokusu ortaya çıkmış olanlardan biri. Kitap severler ne demek istediğimi anlar, bu tip kitapların tabiri caizse en makbulü olduğunu bilirler.

     İlahi aşk ile dünyevi aşk arasında kalan genç bir adam, çocukluk aşkı ve küçük kasabasındaki tek düze yaşamı arasında kalan genç bir kadın.. Hangi aşk galip gelir, nelerden vazgeçilir?

      Bu kitapta sadece kadınların değil, erkeklerin de bir aşk uğruna çok büyük şeyler feda edebileceğini görüyoruz. Beğenerek okuduğum kitaplardan biriydi gerçekten.

     “Barajlar gibidir aşk, bunu biliyorum: Bir zerre suyun sızabileceği bir çatlak bırakırsanız, bu su duvarları yavaş yavaş kemirir ve öyle bir zaman gelir ki, akıntının gücünü artık kimse denetleyemez. Duvarlar yıkılacak olursa, aşk efendi olarak her şeye el koyar; neyi yapabilirim, neyi yapamam, sevdiğim kişiyi yanımda tutabilir miyim, tutamaz mıyım, gibi sorular artık boşunadır… Aşık olmak, denetimi elinden kaçırmak demektir.”

      "Çocuk masallarında, prensesler kurbağalara öpücük verir ve kurbağalar sevimli prenslere dönüşür. Gerçek yaşamdaysa, prensesler prensleri öper ve prensler kurbağaya dönüşür.” :)


23 Aralık 2011 Cuma

Neva - Ilgın Olut

Neva
Ilgın Olut
Doğan Kitap
Ağustos 2010 19.Basım
386 sayfa
AFD:
    En önemlisi kitabın yaşanmış bir olayı anlatması. Kendine, yaşadıklarına bakmadan karşısındaki insanı yargılayan bencil birinin, (sevdiğini sandığı, ki ben onun yaşadığının sevgi olduğuna inanmıyorum) tertemiz bir kalbi parçalaması.
   Gerçek olduğu için içimi çok acıttı.
   Tavsiye eder miyim? İlk bölümleri (yani yazarın kendini övmekten konuya giremediği bölümler) hariç kesinlikle evet. Bence özellikle erkeklerin okuması gereken bir kitap. Her ne kadar kitabı okuduktan sonra yazardan nefret etsem de. Yazarın kitabı insanların ders almasını sağlamak , iç sesleriyle yüzleştirmek için yazmış olması, yazabilmesi de tebrik edilecek bir davranış.

Yazarın Kitap İçin Notu: Bu kitap yazılırken edebi bir kaygı güdülmemiştir. Böyle bir kaygının kitabın objektifliğine ve  içtenliğine zarar verebileceği düşünülmüştür.
...
   Ancak şu anda elinde tuttuğunuz ve benim roman, hikaye, deneme, anı vb. hiçbir kategoriye dahil etmeyerek sadece "kitap" adını verdiğim bu cümleler topluluğu hiçbir art niyetli edebiyat eleştirmeninin sözcükleriyle kirlenmeyecek kadar şeffaftır.
...
Aslında  bu kitabın yazılmasının iki amacı var; öncelikle bu bir iç döküş ve hesaplaşmadır... ikinci ve en önemli amaçsa minnet, vefa ve vicdan borcunu ödeyebilmek için bir genç kızı ölümsüzleştirme gayretidir.
...
AFD: Üstteki yorumu yazarken tüm olayların gerçek olduğunu düşünüyordum biraz araştırınca her şeyin tamamıyla gerçek olmadığını özellikle son kısmının, kitabın finali can alıcı olsun diye (hiçbir edebi kaygı güdülmemiş ya) değiştirildiğini öğrendim ve yazara tekrar sinir oldum. Yazar gerçekten edebi bir kaygı gütmüyor olsaydı, tek derdi içini dökme ve Neva'yı ölümsüzleştirme çabası olsaydı; bu kitap sadece maliyetine satılmalı ya da geliri bir hayır kurumuna bağışlanmalıydı. Böyle bir bağışlama durumu olmadığı için de yazarın kitap için olan notunu kesinlikle samimiyetsiz buluyorum.

Leyla ile Mecnun 37. Bölüm

AFD:

   İlk olarak 17. bölümüne kanal gezerken rastlamış ve bir anda kendimi kaybetmiştim. Aynı gün torrent'ten eski bölümleri indirim ve her gün üçer beşer dozda izleyerek kendimi Leyla ile Mecnun bağımlısı yaptım. TV'de sabırsızlıkla beklediğim tek yapıt.

    Hangi dizi üç önemli karekter oyuncusunu (biri başrol ve diziye adını veren Leyla) bir anda kaybettiği halde hızını kesmeden hatta daha da çoşarak devam edebilir ki?

   Mecnun'u, İsmail Abi'si, Erdal Bakkal'ı, Yavuz'u, Dedesi, İskender'i, nice manyak karakteri ve dahi yazarı, yönetmeniyle izlenilmesi, izlettirilmesi, önerilmesi, konuşulması, yazılması, ve tekrar tekrar seyredilmesi gereken bir şaheser.

Not: Mutlaka izleyin
Hiç izlemeyip yeni başlayacaklara not: Mutlaka ilk bölümden başlayın. 
Çok önemli not: Kahkalarla güldürür daha kahkahanız bitmemiş hatta gülmekten gözünüz yaşarmışken bir anda sizi salya sümük ağlatır aman dikkat.


Teknik aksaklıklardan dolayı 37. bölümü geçte olsa izlemiş bulunuyorum.

-Spoiler-

37. bölümde Maya takvimini sonuna gelmesi ve Marduk adlı göktaşının dünyaya çarpmasıyla dünyanın sonunun geleceğine inanılması işlenmiştir.

Erdal Bakkal My Name is Earl'e bağlayarak herkesten kendini affetmesini diler.

İsmail Abinin dedesinin dedesinin aynı köyden amcasının bacanağının Nostradamus olması

Tabi ki Mecnun durur mu? Ekibi kurar koşar gerçeklerin peşinden:
Şirin'de İndiana Jones olur, takılır mecnun'un peşine...

Girerler bir tozlu kütüphaneye, orada ne kitaplar vardır;

İlk Sabun mu Sürülür Yoksa Musluk mu Açılır
Patlarsan Yanarsın
Simidin Sonuyla Ayranın Son Yudunu Denk Getirmenin Yolları
Senaryo Geciktiğinde Bulunacak Bahaneler - M.Akın
Kriz Yönetimi - Gani Müjde
(Burda Gani Müjde'ye mükemmel bir gönderme vardır. İşte ben bu diziyi bu yüzden seviyorum.
vakti zamanında diziden gönderilenler için Gani Müjde şöyle demiş:

22 Aralık 2011 Perşembe

Kitaplarımızın ilk kısmı geldi....

Evet beklediğimiz kargo geldi. Kargo kaçta gelir acaba diye düşünürken, bugün erkenden çaldı kapımızı.


Yeni kitaplarımız:

1. Tarihimi Çok Seviyorum / Sinan Yağmur / Bahar Yayınevi
2. Abdülhamid (Son Hükümdar) / Okay Tiryakioğlu / Timaş Yayınları
3. Şu Hortumlu Dünyada Fil Yalnız Bir Hayvandır / Ahmet Şerif İzgören / Elma Yayınevi
4. Mino'nun Siyah Gülü / Hüsnü Arıkan / Kırmızı Kedi Yayınları
5. Parayı Bulduğum An Alayını / Erdal Demirkıran / Kashna Kitap Ağacı
6. Aşırı Gürültülü ve İnanılmaz Yakın / Jonathan Safran Foer / Siren Yayınları
7. 2000 Yılın Sevgilisi / Refik Halid Karay / İnkilap Kitabevi
8. Kırdığımız Oyuncaklar / Sunay Akın İş Bankası Kültür Yayınları
9. Bir Çift Ayakkabı / Sunay Akın /İş Bankası Kültür Yayınları
10. Piç Osmanın Papuçları / Yiğit Okur / Can Yayınları
İdefix'ten hediye: Sabit Fikir Dergisi sayı: 10

Bloğumuz ve Yeni Kitaplarımız

AFD:
Herşey kitap bloklarını takip etmekle başladı.
Zaten ikimizde kitap sevdalısıyız, dedik ki neden bizim de bir bloğumuz olmasın. Bizde paylaşalım kitap yorumlarımızı, hayata dair güzel ayrıntıları...

Çok fazla kitap sitesi takip ediyoruz. Burası küçük bir şehir olduğundan kitap fuarı gibi bir güzellikten maalesef  yoksunuz. Biz de bu açlığımızı idefix'in Sanal Kitap Fuarıyla giderdik. Gerçi son günlerinde keşfettik ama olsun yine de faydalanabildik.

Hatta Biraz abarttık ilk siparişten 3 gün sonra tekrar sipariş verdik. Tabi birbirimize taksitler bitene kadar yeni kitap almayacağımızı söyleyerek. Ama bu sözü tutmak biraz zor :)

Kitap fuarında neler vardı:
20 gün süren roman alıntı yarışması: ki kaçırdığımız için çok üzüldük.

İmzalı kitaplar: Bir kaç yazarın kitapları bitmiş ama olsun 4 tane imzalı kitabımız oldu.


Abdülhamid (son hükümdar) 
Okay Tiryakioğlu
Timaş Yayınları

Bir Çift Ayakkabı 
Sunay Akın
Türkiye İş Bankası Yayınları

Parayı Bulduğum An Alayını 
Erdal Demirkan
Kashna Kitap Ağacı

Bu Defa Çok Fena 
Küçük İskender
Sel Yayınları

Yazar seçkileri: Yazarlar bize kitap önermiş, Ahmet Ümit'in Canan Tan'ın ve bir çok yazarın okurlara neler önerdiğini bilmek güzeldi.

Editörlerin seçtiği 100 roman: Çok satan romanlar listesinde bulamayacağınız, çok bilinmeyen fakat yorumlara göre çok güzel olan kitaplar, bu listeden Mrw iki adet seçti.
Aşırı Gürültülü ve İnanılmaz Yakın 
Jonathan Safran Foer
Siren Yayınları

Mino'nun Siyah Gülü 
Hüsnü Arıkan
Kırmızı Kedi Yayınları

İndirimli kitap setleri: Bu çok iyi oldu hep istediğim Pardayanlar sete kavuşmuş oldum. İlk kitabını askerde askeriye kütüphanesinden okumuş, çok beğenmiştim. Maalesef kütüphanede sadece ilk kitabı vardı. Hep almak istediğim kitaplar listesindeydi. % 60 indirimle çok uygun fiyata sahip olduk.
Pardayanlar Seti 
Michel Zevaco
Erko Yayıncılık

Ve % 40'a varan indirimli kitaplar: İndirimli kitaplardan epeyce aldık. Kitaplığımızda yer açtık, gözümüz kargoda bekliyoruz...

BiteneKadar



   Aradığınız ürün Bitene Kadar'da
   BiteneKadar'a üstteki linkten üye olarak alışveriş yapın, Beyaz Kitaplık'a siz de destek olun...
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...